Türk Eğitim-Sen'den Andımız Tepkisi

Değerli Basın Mensupları, Değerli Eğitim Çalışanları Çok Saygı Değer Türk Milleti;

Cumhuriyetimizin 90. Yılını kutlamaya hazırlandığımız şu günlerde maalesef  Kurtuluş  Savaşında yaşadığımız bağımsızlık mücadelesine yeniden ihtiyaç vardır. Ülkemiz zihinlerde ve vatan coğrafyasının bir bölümünde işgal edilmiştir. İktidar sahipleri bu işgale seyirci kalmakta ve çıkardıkları yasalarla destek olmaktadırlar.

Demokrasi ve özgürlükle uzaktan yakından ilgisi olmayan, 76 milyon vatandaşımızın ortak ihtiyaçlarını karşılamak yerine terör örgütünün taleplerini hayata geçirmeyi amaçlayan şüpheli bir demokrasi oyunu ile karşı karşıyayız. Bugün burada bir kez daha tarihe not düşmek adına toplanmış bulunuyoruz.

Yıllardır yürütülen kampanyalarla bizleri bir arada tutan tarihi ve kutsal kavramlarımızın içi boşaltılmak, inanç değerlerimiz yıpratılmak, milli ve manevi değerlerimiz yozlaştırılmak istenmekte; milletimizin ve devletimizin geleceği üzerinde kirli bir oyun oynanmaktadır.  Bu oyunun son sahnesi ise demokratikleşme paketi adı altında, Türk milletine dayatılan baldıran zehiri olmuştur. 30 yıl boyunca ülkemizi bir kan gölüne çeviren eli kanlı bebek katillerinin ana dilde eğitim talebi, özel okullarda hayat bulmakta, bölücülerin çok dilli toplum hayali, İktidar eliyle gerçekleştirilmektedir. Bununla ana dilde eğitim, terör örgütünün müktesebatına geçirilmekte, milletimizin arasındaki iletişim koparılmak istenilmektedir. Alfabemizde olmayan harflerin kullanılmaya başlamasının ve isteyen herkesin her dilde eğitim yapabilmesinin ardından gidilen yol, çok dilli, çok milletli, çok başlı, bölünmüş bir Türkiye’ye çıkmaktadır.

 Bu yol, dilde ayrışma, iş’te ayrışma, fikirde ayrışma ve nihayetinde hedefte ayrışma yoludur.   Türk coğrafyasında yaşayan tüm vatandaşlarımızı bir arada tutan ve ortak bir amaç etrafında kenetlenmemizi sağlayan üst kimliğimiz “Türklük” yok edilmek istenilmekte, bu doğrultuda her sabah okullarda okutulan “Öğrenci Andı” kaldırılmakta, “Ne mutlu Türküm diyene” diyenler susturulmaktadır. Bölücü klavyelere özgürlük, birleştirici dillere pranga vurulmaktadır. “Türküm”le başlayan, “doğruyum”la devam eden bir andın kaldırılması, ancak Türk olmayan ve doğru olmayan insanları memnun etmek için atılmış bir adım olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde çocuklarımızın “Türküm” demesi, “doğruyum” demesi, “çalışkanım” demesi kimleri, neden rahatsız etmektedir? Bundan ancak, Türklük şuurundan uzak, Türklerle tarihi bir hesaplaşma peşinde koşanlar rahatsız olur.

Biz bunların kim olduğunu çok iyi biliyoruz. İktidar, 30 yıldır milletimizi ve devletimizi bölmek isteyenlere karşı yürütülen mücadelede geri adım atmış, adeta terör örgütüne teslim olmuştur. Bir süredir milli kimliğimizin, birlik ve beraberliğimizin bütün unsurları teker teker imha edilmekte, bizi biz yapan değerlerimiz dejenerasyona uğratılarak tarihe gömülmek istenmektedir.  Aziz Türk milleti, tarih boyunca yaşamadığı bir zillete maruz bırakılmakta, esaret dönemlerinde bile görülmemiş bir kültürel soykırıma tabi tutulmaktadır. Demokrasi kisvesi altında, demokrasi katledilmekte, milletimizin sinesine yerleştirilen ayrışma, bölünme ve kopma virüsü alabildiğine beslenip, büyütülmektedir. Yılladır gizliden gizliye yürütülen Türk milletini tarihinden koparma ve milli kimliğini unutturma politikası gün yüzüne çıkmış, kapalı kapılar ardında terör örgütüne verilen kirli sözlerin büyük bir kısmı hayat bulmuştur. Ayrışmayı alabildiğine körüklediler. Kendinden olmayanı yok etmeyi mübah saydılar.  Bitaraf olanın bertaraf edilmesini emrettiler.

         Bu anlayış, adım adım, yavaş yavaş, sindire sindire ülkemizi bölünme uçurumuna doğru sürüklemektedir. Çağrımız Türklüğe ve Türk milletinedir. Türk kimliğine ve birliğine karşı girişilen saldırıların, süslü paketlerle pazarlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Dışı süslü paketin içinden, Türk düşmanlarının cerahatli fikirlerinin, hain tuzaklarının pis kokuları gelmektedir. Bu millet, böylesine cüretkâr bir saldırıyla en son Birinci Dünya Savaşı sonrasında karşı karşıya kalmış ve verdiği muhteşem mücadele ile Türk’e kefen biçenleri, geldikleri gibi göndermiştir. Hain planlarla, türlü tuzaklarla Türklüğe saldıranlar, PKK taleplerinin icracıları iyi bilsinler ki, Türk milleti, kendisine yapılan hiçbir ihaneti karşılıksız bırakmayacaktır.

Zafer sarhoşluğu içinde emellerine bir adım daha yaklaştığını düşünen alçaklar ve bunların işbirlikçileri için Atatürk’ün bir sözünü hatırlatmakta fayda görüyoruz: “Toroslara çıkın bir bakın. Nerede kara bir Yörük çadırı görürseniz, dumanı da tütüyorsa dünyada hiçbir güç bizi asla yenemez.

Bu coğrafyadan Türk adını silmeyi hedefleyenlere karşı, şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bu toprakların Türk yurdu olduğunu bir kez daha ilan ediyor ve diyoruz ki:“Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe Türk’ün ilini ve töresini kimse bozamayacak, yeryüzünde bir tek Türk kalsa dahi, bu vatandan Türk mührünü kimse silemeyecektir.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun! Ne mutlu Türküm diyene!

                              Veli KESKİN

Türk Eğitim Sen Ankara 6 No’lu Şube Başkanı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri