Türk Eğitim-Sen, SODİMER işbirliğiyle ve UNESCO Milli Komisyonu’nun desteğiyle 22-24 Ocak 2021 tarihlerinde “Dünyada ve Türkiye’de Güncel Gelişmeler Işığında 2023’e Doğru Dijital Eğitim” Çalıştayı düzenliyor.
Hem içinde bulunduğumuz pandemi koşulları hem de Türk Eğitim sisteminin güncel gelişmeler eksenindeki ihtiyaçları yüz yüze eğitim kadar etkili olmasa da dijital eğitimin, uzaktan eğitim teknolojilerinin çağımızın bir parçası olduğu ve bu alanda bir hazırlık yapılması ihtiyacını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle Türk Eğitim-Sen olarak, Dijital Eğitim Çalıştayı düzenliyoruz. Çalıştayla; dijital eğitim süreçleri ile ilgili tüm konuları çeşitli temalar altında incelenmesini, tartışılmasını, gerekli çözüm yollarının bulunmasını sağlayarak dijital eğitimin kalitesini ve etkililiği arttırmayı amaçlamaktadır. Ülkemizde bir ilk olma niteliği taşıyan bu çalıştaya, ülkemizden ve yurt dışından 40 üniversiteden 100’e yakın akademisyen katılmaktadır.
1. Dijital eğitimin Felsefesi ve Soyolojisi
2. Dijital Eğitim ve Öğretim Programları
3. Dijital Eğitimin Yönetimi
4. Dijital Eğitimde Öğretmen Yetiştirme
5. Dijital Eğitimde Materyal Geliştirme
6. Dijital Eğitimde Yapay Zekâ ve Etik
7. Dijital Eğitim ve Öğretmen-Öğrenci-Veli Psikolojisi
8. Dijital Eğitimde Ölçme Değerlendirme
Bu sekiz ana başlık etrafında gerçekleştirilen olan çalıştayda, her biri alanında uzman kişilerce dijital eğitimin mevcut süreci ve eğitimin geleceği üzerine incelemeler ve analizler yapmaktadır.
Türk Eğitim-Sen’in youtube ve facebook hesaplarından da canlı yayınlanan çalıştay, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra protokol konuşmaları yapıldı.
Açılışta MEB Bakan Yardımcısı Mustafa Safran, Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, UNESCO Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan ve Bahçeşehir Koleji Genel Müdürü Özlem Dağ birer konuşma yaptı.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan açılış konuşmasında şunları söyledi: “Covid-19 pandemisi Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkmış ve Mart 2020 itibarıyla dört ay gibi kısa bir sürede tüm dünyayı etkisi altına alan bir pandemiye dönüşmüştür. Mart 2020 itibariyle Türkiye’de de salgın tedbirleri kapsamında eğitim öğretimin uzaktan yapılmasına karar verildi. Bu süreçte sadece eğitim kurumları olarak değil bütün çalışma alanları hazırlıksız yakalandılar. Bankalar, adliyeler, marketler, lokantalar gibi pek çok alan pandemi tedbirleri kapsamında farklı bir planlamaya maruz kaldılar. Bu süreçte hem dünya hem Türkiye hemen hemen bütün kurumlar dahil hazırlıksız yakalandık. Bu süreç bize bir kriz senaryomuzun olması gerektiğini, olası böyle durumlar için bir plan hazırlamamız gerektiğini gösterdi. Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır, atasözümüz gereği devlet ve toplum olarak bu süreçten ders çıkararak mevcut normal hayatımız dışında; olağanüstü durumlar için bir hazırlık yapma sorumluluğundan kaçamayız.
Toplumsal hayatı derinden ilgilendiren eğitim alanı için; Türk Eğitim sisteminin de bu tür salgın dönemleri kapsamında bir kriz senaryosu oluşturması elzem olarak kendini göstermiş oldu. Uzaktan eğitim kültüründen yoksun olmamız önemli bir sorundur. Bakınız; uzaktan eğitim ilk kez maruz kaldığımız meşakkatli bir süreçtir. Tabi ne öğretmenlerimiz, ne öğrencilerimiz, ne velilerimiz, ne de sistemimiz uzaktan eğitme göre düzenlenmedi. Bu süreçte öğretmenlerimiz fedakârlıkla çalıştı. Öğretmenler hiçbir pedagojik ve maddi destek almadan süreci başarıyla yürüttüler. Çocukların kesintiye uğrayan eğitim süreçlerinin olabildiğince telafi edilmesi çok önemli bir husustur. Ancak şunu belirtmek isterim ki; yüz yüze eğitim devam ediyormuşçasına akademik beklenti içine girmek mümkün değildir.
Bunun yanı sıra öğretmenler bu süreçte büyük gayretler ortaya koydu ama öğretmenleri üzen açıklamalarla karşı karşıya kaldık. “Öğrenciler ile öğretmenler rahata alıştı” diyenler oldu. Halbuki bu süreçte öğretmenlerimiz çok daha fazla yoruldu. Öğretmenler, yüz yüze ortaya koyduğu emeğin birkaç katını uzaktan eğitimde harcadılar. Öğretmenler ders faaliyetlerini sürdürürken, vefa destek gruplarında, filyasyon ekiplerinde, mahalle denetim ekiplerinde yer alarak covid 19 ile mücadeleye emek verdi. Buna rağmen öğretmenlerin hak etmedikleri halde yersiz ve asılsız ithamlara maruz kalması bizleri derinden üzmüştür.
Öte yandan Türk Eğitim-Sen olarak hem dünyada ve Türkiye’deki güncel gelişmeler ışığında böyle bir hazırlık aşamasında yapılacak çalışmalara bir katkı sunmak amacıyla; mevcut durum, sorunlar ve çözüm önerilerini kapsayan bir bilimsel toplantı yapmaya karar verdik. Bu niyetimizi 100. Yılında 2. Maarif Kongresi kapsamında yapacağımız etkinliğin ilki olan çalışma ile başlatarak dijital eğitimin oluşturduğu sorunlara mercek tutup alanında uzman akademisyen ve öğretmenlerle meseleyi masaya yatırarak bu kapsamda uygulayıcılara ve meselenin taraflarına bir öneri sunmayı amaçladık. Bu çalışmada Türk Eğitim-Sen ve SODİMER işbirliğinde UNESCO Milli Komisyonunun desteği ile “Dünyada ve Türkiye’de Güncel Gelişmeler Işığında 2023’e Doğru Dijital Eğitim” Çalıştayını gerçekleştirmekteyiz.
Türk Eğitim-Sen olarak Aynı ruh ve heyecanla 13-18 Temmuz 2021 tarihleri arasında 100. yılında düzenleyeceğimiz kongre ile yeniden bir eğitim meşalesi yakılmasını amaçlıyoruz. Bu bağlamda 2023 “Türk Asrı” hedefiyle çıkılan yolda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içte ve dışta vermiş olduğu bağımsızlık savaşının “Türk Eğitim Sistemi” tarafından desteklenmediği durumumda 21. Yüzyılın Türk Asrı olacağı ülküsünün sekteye uğrama ihtimaline karşı bu kongreyi düzenleme ve sürecin bütün paydaşları ile birlikte “Millî Eğitimimize” yeniden diriliş muştusunun verilmesi noktasında katkı sunmayı hedeflemekteyiz.
Hem içinde bulunduğumuz pandemi koşulları hem de Türk Eğitim sisteminin güncel gelişmeler eksenindeki ihtiyaçları yüz yüze eğitim kadar etkili olmasa da dijital eğitimin, uzaktan eğitim teknolojilerinin çağımızın bir parçası olduğu ve bu alanda bir hazırlık yapılması ihtiyacını zorunlu kılmaktadır. 21. yüzyıl “dijital çağ” olarak nitelenebilir. Dijitalleşme, yaşamın her yanını ve her yönünü etkileyen bir teknoloji devrimidir. Dijitalleşmenin görece daha yaygın ve etkin olduğu alanların öne çıktığı görülmektedir. Bunların içinde “eğitim” ayrı ve dikkate değer bir yere sahiptir. Bu açıdan dijitalleşmenin eğitim ve bireyler üzerindeki bütün etkileri etraflıca masaya yatırılmalı ve dikkatlice planlanmalıdır.
Bireylerin ve toplumların gelişmelerindeki en önemli aktörler olan eğitim süreçleri ve ortamları dijital teknolojilerden yararlanılarak daha etkili bir hale getirilebilir. Sanal gerçeklik, yapay zeka, dijital tecrübe ve öğrenme ortamları bu konuda özellikle çalışılması gereken alanlardır. Kuşkusuz, dijital eğitim sadece öğrencilerin okulda öğrenecekleri dersleri ve becerileri kazandırmak için değil, öğrencilerin küresel dünyanın aktörleri haline gelebilmeleri ve geleceği inşa edebilecek nitelikler kazanmaları için de büyük önem arz etmektedir.
Çünkü öğrenme boyunca çok çeşitli dijital teknolojileri kullanmak, çocukları, gençleri ve yetişkin öğrencileri 21. Yüzyıl için gerekli olan öğrenme ve istihdam edilebilirlik becerileriyle donatmak ve küresel ölçekte iletişim ve etkileşim kurabilmek için çok önemlidir. Gerek okul öncesi ve ilköğretim düzeyinde gerekse sonraki aşamalarda ve bilhassa yükseköğrenimde günümüzde ve yakın gelecekte olağan dışı kolaylaştırıcı, yaygınlaştırıcı ve mali ve fiziki planda erişilebilir olanaklar çocuklarımızı ve gençlerimizi beklemektedir.
Teknolojideki hızlı gelişmelerin eğitim sistemlerine dâhil edilebilmesi için eğitim programları yeniden düzenlenmekte, eğitime yapılan yatırımlar arttırılmakta ve eğitim politikaları bu yönde oluşturulmaktadır. Günümüzde çağın daha hızlı ilerliyor olması, yeni neslin dijital yerliler olarak tanımlanıyor olması ve eğitimde dijital desteğin ve salgın dönemleri gibi özel durumlar için bir kriz senaryosu ihtiyacı gibi zorunlu hale gelmiş olması hem devlet hem de diğer sektörler olarak daha stratejik adımlar atılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Eğitim sistemleri içindeki tüm öğrencilerin, öğretmenlerin ve ailelerin dijital eğitim sürecindeki ihtiyaç ve beklentileri eğitimciler ve karar vericiler tarafından belirlenmeli ve hızla yanıtlanmalıdır. Dijital eğitim süreçlerin planlama, sürdürme ve değerlendirme aşamaları dikkatle, öğrencilerin akademik, gelişimsel ve psiko-sosyal ihtiyaçlarının tümü göz önünde bulundurularak stratejik adımlarla şekillendirilmelidir. Dijital eğitimin dizaynı ve sürdürülmesi aşamalarında eğitime dahil olan tüm kişiler, kurumlar, ortamlar ve hatta materyaller gerekli dönüşümü geçirmelidir.
Çalıştayın kapsamını oluşturan sekiz temel temanın altında çok sayıda çerçevede yapılacak olan çalışmaların dijital eğitimin mevcut durumuna ve geleceğine ilişkin tespit ve önerilerin hazırlanması beklenmektedir. Ülkemizde yapılan ve bir ilk olma niteliği taşıyan bu çalıştay hem fiziksel hem de sanal ortamlarda aynı anda çevrimiçi platformlarla gerçekleşmektedir. Türk eğitim sistemine çok değerli katkılar sunmasını beklediğimiz bu çalıştayın hayırlı olmasını dilerken, çalıştaya katılan bilim insanlarımız ve eğitimcilerimiz başta olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Çalıştayda MEB Bakan Yardımcısı Mustafa Safran da bir konuşma yaptı. Safran, “Her toplantı ve konferansında üyelerini ve bilim dünyasını bir araya getirişinde yepyeni ilke ve doyurucu faaliyetlere imza atan Türk Eğitim-Sen'in etkinliğinde bir kez daha sizlerle olmaktan mutluluk duyuyorum. Bu samimi atmosferi beraber teneffüs etmekten duyduğum mutluluğu paylaşıyorum ve herkesi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Ben bakanlığımız adına buradayım. Bu çalıştayın sonunda bize düşecek ödevleri, vazifeleri not etmek adına buradayım. Yaptıklarınızı paylaşmak, birlikte yapabileceklerimizi planlamak için etmek adına buradayım" dedi.
Eğitimin dijital dönüşümünde kullanılan cihazlar ya da uygulamaların yalnızca birer araç olduğunu söyleyen Mustafa Safran, "Dönüşümün bu araçların kullanımının yaygınlaştırılarak gerçekleşmesini bekleyemeyiz. Bunu bir zihniyet meseleleri olarak ele alıp, kullanılan cihazlardan ziyade içerik, yazılım ve eğitimcilerin eğitimlerine eğilmek gerekir. Çok iyi bilmeliyiz ki, eğitimde dijital değişim sadece öğrenciler için evrimleşmiyor, eğitimde dijital dönüşüm eğitim kurumları ve öğretmenler içinde büyük bir çağ başlatıyor. Bu dönüşüm sürecimde bizim malzememiz, cevherimiz öğrencidir. Öğrencilerimizin teknik üretim konusunda teşvik edilmesi olumlu bir gelişme olmakla birlikte, bu üretim dijital okur-yazarlık ve içerik üretimi becerileriyle desteklemek 2023 Eğitim Vizyonumuzun temel şiarımızdır. Dijital dönüşüm dinamikler üzerindeki değişimlerle mümkündür. Covid 19 ile birlikte önemini kanıksamış olduğumuz dijital dönüşüm dünü, bugünü ve yarını sağlar. Çağ bugün dijitalleşme, bilim, teknik diyorsa, elbette öncüsü biz olacağız. Çünkü mazimiz bize bunu işaret ediyor" diye konuştu.
MEB Bakan Yardımcısı Mustafa Safran, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Elbette ki bu sürecin en temel dinamiklerinden biri olan sivil toplum kuruluşlarının uzantıları olan sendikalarımızdır. Bu bağlamda her fırsatta dile getirdiğim gibi Türk Eğitim-Sen gerek Bakanlığımızın çalışmalarına verdiği destekle gerek kimi konularda atmış olduğu öncü adımlarla bizler için her zaman önemli bir paydaş olmuştur. Bugünkü birlikteliğimiz de göstermiştir ki bu paydaşlık, çocuklarımızın milletimizin ve gök kubbesi altında şan ve şerefle toplandığımız Türkiye Cumhuriyeti'nin her türlü birlik ve beraberliğinde, her türlü milli ve manevi menfaatlerinde devam edecektir.”
SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan da yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Dünya değişiyor ve farklılaşıyor. Evler okul haline döndü. Bu noktada çalıştayda, 8 ayrı bölümde 100’e yakın akademisyenimiz çalışma yapacaklar. Örneğin, djital eğitimi ilk kez konuşacağız. Dijital eşitsizlik kavramını ele alacağız. Öğretmen-öğrenci-ebeveyn psikolojini ele alacağız. Eğitim fakülteleri bu sisteme nasıl öğretmen hazırlıyor. Bunu yakın plana alacağız. Öğretim elemanlarının dijital yeterliliklerini masaya yatıracağız. Dolayısıyla umarım burada elde ettiğimiz fikirler karar vericilerin işine yarar. Yemek masasını tahta yapan, kendi imkanlarını kullanan, çocuklara daha iyi seslenmek için maaşından kulaklık, bilgisayar alan öğretmenlerimiz var. Ben bu çalıştayı o öğretmenlerimize ithaf etmek istiyorum. Eğitimini almadıkları bir alanda onlardan performans bekliyoruz. Eğitim fakültelerinde dijital eğitimde öğrenme tekniklerini, ölçme ve değerlendirmeyi anlatmadık. Bu süreç çok önemlidir. Bu noktada mevcut öğretmenlerimizin hizmet içi eğitimlerinde bu becerilerin kazandırılmasını istiyorum”
UNESCO Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz da, UNESCO Milli Komisyonu olarak dijitalleşmenin getirilerini ve süreçlerini yakından takip ettiklerini söyleyerek, şunları kaydetti: Oğuz, “Türk Eğitim-Sen ile çok önemli ve değerli bir etkileşimimiz var. Bugün gündeme gelmiş olan çalıştay çok değerlidir. Mesela dünya birliği programı bütün verilerin dijital ortama aktarılarak geleceğe aktarma perspeftifidir. Bu program 1992 yılından beri sürmektedir. Bunun yanı sıra 27 Ekim tarihini UNESCO Dünya Görsel ve İşitsel Kültürel Miras Günü olarak ilan etmiştir. 2005 yılında UNESCO Kifaç Sözleşmesi yaparak, mirasın dijitalleştirmesini teşvik eden bir proje yapmıştır. Öğrenme kapsamında yer alan Öğrenen ve Yaratıcı Şehirler ağı, UNESCO kulüpleri, kürsüleri gibi eğitimsel programlarla dünyayla buluşma noktalarını hazırlıyoruz. Öte yandan biz sanal müzeler marifetiyle pek çok kültürel veri oluşturduk. Hem doğal hem kültürel olarak bazı müzelerin sanal olarak gezilmesini destekledik ve yürütüyoruz. Bu dijital verilerin eğitim sistemi içine entegrasyonu ve kullanımı, özel günlerin bu sistem içinde yer alacak verileri de oluşturduk. UNESCO Milli Komisyonunda oluşturduğumuz dijital bellek ve birikim pek çok alanda, dijital eğitim ve süreçte etkili olacak Bu noktada Türk Eğitim-Sen Başkanı’nın dirayetli yönetiminde bu çalıştayı destekliyor ve çalıştaya dahil olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz” dedi.
Protokol konuşmalarının ardından çalıştay komisyonları ilk toplantılarını yaptı. Dijital Eğitimin Felsefesi ve Sosyolojisi Komisyonu’nun Oturum Başkanı Prof. Dr. Hayati Beşirli, Dijital Eğitim ve Öğretim Programları Komisyonu’nun Oturum Başkanı Prof. Dr. Veli Toptaş, Dijital Eğitimin Yönetimi Komisyonu’nun Oturum Başkanı Prof. Dr. Ercan Yılmaz, Dijital Eğitim ve Öğretmen Yetiştirme Komisyonu Oturum Başkanı Prof. Dr. Özgür Kasım Aydemir, Dijital Eğitimde Materyal Geliştirme Komisyonu Oturum Başkanı Prof. Dr. Cengiz Hakan Aydın, Dijital Eğitimde Yapay Zeka ve Etik Komisyonu Oturum Başkanı Prof. Dr. Asım Egemen Yılmaz, Dijital Eğitimde Eğitim ve –Öğretmen-Ebeveyn-Öğrenci Psikolojisi Komisyonu Oturum Başkanı Prof. Dr. Süleyman Sadi Seferoğlu’dur.
Çalıştayın tamamlanmasının ardından hazırlanan raporlar kamuoyuyla paylaşılacaktır.