Türkiye'de yıllardır tüm önemli davalarda bilirkişi görevini üstlenen ve kararlarıyla davaların seyrini değiştiren en stratejik kurum olan TÜBİTAK, son gelişmeler sonrası hükümet tarafından 4 açıdan masaya yatırıldı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) ve İçişleri Bakanlığı TÜBİTAK'taki paralel yapıya odaklandı. İlk incelemelerde, paralel yapının, bilirkişi görevlerini almak ve üyelerini devletin üst düzey görevlerine getirmek için özel çalışma yaptığı, akademik kariyer basamaklarını hızla atlatarak 30 yaşında profesörler yetiştirdiği belirlendi. TÜBİTAK'ta stratejik görevler üstlenen paralel devlet mensuplarının akademik unvan kapısını ise ÖSYM, Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) ve TÜBİTAK'ta kurulan üçlü mekanizma ile çözdükleri iddia edildi. TÜBİTAK'ta araştırılan "paralel oluşumun" fotoğrafı ise şöyle çekildi:
1- BİLİRKİŞİLİK: Devletin kritik kurumlarında çalışabilmek için gerekli olan akademik unvan, yabancı dil ve uluslararası bilimsel yayın barajlarını paralel yapı sayesinde aştığı ileri sürülen isimlerin TÜBİTAK'ın araştırma merkezlerinde bilirkişi görevlerini üstlendikleri görüldü.
2- YABANCI DİL SINAVLARINDA ÖSYM'YE BY-PASS: ÖSYM'nin düzenlediği yabancı dil sınavlarında başarılı olamayanlar için "IELTS" sınavı kullanılmaya başlandı. İddialara göre; İngiltere merkezli yabancı dil seviye tespitinde Mevlana, Melikşah, Turgut Özal ve Koza-İpek Üniversiteleri de sınav merkezi olarak hizmet veriyor. Paralel yapıya yakın akademisyen adayları bu üniversitelerde IELTS sınavlarına giriyor. ÖSYM'nin Yabancı Dil Sınavı'ndan 30-40 gibi düşük puan alan bazı adayların bu sınavlardan yüksek puanı aldıkları anlaşıldı.
3- BİLİMSEL YAYIN BARAJINA ÇALIM: Dil puanını geçen adayların, akademik kariyeri için en zor aşama olan 'bilimsel yayın barajı'nı ise TÜBİTAK yayınları ile aştıkları öğrenildi. Doçentlik sınavı için uluslararası indekslerde taranan dergi yayını barajı, paralel akademisyenlere TÜBİTAK'ın 12 farklı bilimsel dergisi kullanılarak aşıldı. ÜAK kaynaklarına göre, son yıllarda doçentlik sınavı başvuru ve sınav geçme oranları olağanüstü düzeyde arttı. Başvurular incelendiğinde, aynı yılda, aynı derginin farklı sayılarında 3 yayın yapan aday sayısı rekor seviyeye ulaştı. Paralel yapıya yakın bazı subayların da bu kolaylıktan yararlanarak doçent olduğu ve bu yolla terfi ve kurmaylık kapısını araladıkları iddia edildi.
4- UÇAN PROFESÖRLER: Son aşamada bilimsel yayınları yayımlanan adayların doçentliğinin kabulü için ÜAK'taki yapının harekete geçirildiği belirlendi. ÜAK bünyesinde bulunan ve 'İmam' olarak bilinen isimler, kendilerine yakın akademisyenlerden oluşturdukları bilimsel jürilerle, paralel adayların tezlerini jet hızıyla kabul ettiler. Paralel yapının sağladığı hızlı akademik çıkış, Türkiye'de profesörlük yaşını 30'a indirdi. 21 yaşında üniversiteyi bitiren adaylar 1.5 yıl yüksek lisans ve 3.5 yıl içinde doktora yaparak, 25-26 yaşında doçent, 30'lu yaşlarda profesörlüğe hak kazandı. ÜAK'a her yıl doçentlik için başvuru yapan ortalama 2 bin akademisyenden birçoğunun paralel yapı içerisinde "Uçan profesör" olacağı saptandı.
Sabah