Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN Türk canlı yayınında CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
İkinci, bir darbe girişimi tartışmalarına ilişkin Kalın, "OHAL, günlük hayatı etkilemeyecektir. Biz bir darbe atlattık. Bu belayı def etmek için bir takım ekstra hukuki müeyyideleri uygulamaya sokmak zorundadır. Şu anda böyle olağanüstü bir durum ile karşı karşıyayız. Bir darbe püskürtülmüştür. Darbe sonrası atılması gereken adımlar var. Bir başka darbe girişimi ya da bu darbeyi planlanmış olanların bir başka kamikaze hareketine karşı atılması gereken adımlar vardır. Bunlardan her şey beklenir. Sokakta kendi vatandaşına silah çevirmiş asker üniformalı teröristlerden her şey beklenir. Hele ki Fetullahçı Terör Örgütü'ne mensup bu dinen de ahlaken de zihnen de sapık bu adamlardan her şey beklenir. Açıklamalarında gördünüz. Bu adamlardan her şey beklenir. Büyük bir darbe yediler. İlk darbeyi 17- 25 Aralık'tan sonra yediler. Bunların temizlenmesi için devam eden bir süreç vardı" diye konuştu.
Darbe girişiminin yaşandığı geceyi anlatan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bizim tahminimize göre darbe erkene alınıyor. Yaklaşık 5-6 saat önceye alınıyor. O sırada da tabi herkes imkanı ölçüsünde, elindeki imkanı seferber ederek harekete geçti" dedi. Kalın, "TSK'nın Savunma Bakanlığı'na bağlanması konuşulan konulardan biri" diye konuştu. İbrahim Kalın'ın, darbe girişimi sırasında yaşamını yitiren vatandaşlardan bahsederken güçlükle konuştuğu ve boğazının düğümlendiği görüldü.
CNNTürk canlı yayınında soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın şöyle konuştu:
OHAL, Anayasa'da olan bir şey. Anayasa'nın amir hükmü gereğince alınan bir karar. İsmi tabi 90'lı yılları, JİTEM'i çağrıştırıyor. OHAL ile sıkı yönetim farklı şey.
'BUNLARA KİMSE İNANMASIN'
Biz bir darbeyi durdurduk, bir askeri yönetimin kurulması söz konusu değildir. Seyahat, ifade, toplanma, gösteri özgürlüğü normal akışında devam edecek.
O kadar abuk sabuk iddia var ki, banka hareketleri durdurulacakmış falan bunlara kimse itibar etmesin. Sokaklardaki demokrasi şöleni devam edecek.
Neden buna ihtiyaç duyuldu? Savaş gibi durumlarda bir ülke bu belayı defetmek için...
Darbe sonrası atılması gereken adımlar var. Bir başka darbe girişimi, kamikaze hareketine karşılık atılması gereken adımlar vardı.
'BÜYÜK BİR DARBE YEDİLER'
Bunlardan herşey beklenir. Asker üniformalı teröristlerden her şey beklenir. Zihnen, ahlaken sapık bu adamlardan her şey beklenir. Açıklamalarında ifadelerinde gördünüz. Ta 89'da kendisine verilen sorularla alındığını, 25 yıldır bugüne hazırlandığını, verilen emirleri uyguladığını, ses dinleme cihazlarını kimlere verdiğini...
Büyük bir darbe yediler. Bu FETÖ mensubu ister askeriye, emniyette, yargıda neredeyseler bununla ilgili zaten süreç vardı. Önemli kilit adamları yurtdışına kaçtılar. Şimdi son çare olarak bu darbeyi gündeme soktular, uyguladılar. Hamd olsun milletimiz büyük bir demokrasi, cesaret örneği göstererek demokrasisine sahip çıktı.
Elinde hiçbir şey olmayan insanların üzerine helikopterle bomba yağdırdılar. Komutanları rehin alınmaya başlanmış, sabah 6-7 sularında Cumhurbaşkanı Külliyesi'nin önündeki vatandaşlara bomba attılar. Orada mesela caminin önünde, sabah 6 sularında orada gezen sivil insanları bombaladılar. Orada şehidimiz var. Gözü dönmüş bu insanlardan her şey beklenir. Biz bütün tedbirleri aldık.
'PKK'YA YAPMADIKLARINI VATANDAŞIMIZA YAPTILAR'
Birinci kapıya önce iki tane tank geliyor. Girmeye çalışıyorlar, koruma ve vatandaşlar püskürtüyor. Tanklar durmuyorlar. Karşı taraftan 4 manga askerle geliyorlar. Artık ellerinde tüfeklerle, orayı esir alacaklar. Aynı şekilde vatandaşlar, bizim polis, koruma bir kısmını derdest ediyorlar, diğerleri de kaçıyor.
Bunlar PKK'ya yapmadıklarını, bizim vatandaşlarımıza yaptı bu alçaklar.
OHAL 3 ay yeterli olursa devam edilir, olmazsa meclis bunu 3 ay daha uzatabilir. Fransa'da bunu yaptı. Paris saldırısı oldu, 6 ay OHAL ilan ettiler, hükümet 3 aylık getirmiş, parlamento 6 ay dedi. Paris saldırı iğrenç bir terör saldırısıydı. OHAL ilan ettiler. Hiç kimse Fransa'da ekonomi çökecek, insan hakları sözleşmesi demedi. Belçika'da da OHAL ilan ettiler. Kimse Belçika'ya söyleyemediğini Türkiye'ye söylemesin. Ama bu darbecilerin kazınması için devlet ne gerekiyorsa onu yapacak.
Fakat'la başlayan cümleler, hukuk kuralları içinde hareket etmeli gibi ifadeler... Hukuka karşı hareket ettiğimizi kim söylüyor? Bu millet şu anda bunun hesabının görülmesini istiyor. Hukuk dışı bir şey söz konusu değil.
'BU ÇİFTE STANDARTTIR'
Son yıllarda batı medyasında, Türkiye'nin attığı her adımı karalayan bir trend var. Diktatörlük, otoriterlik vesaire... ABD'de bir saldırı oluyor, polis vatandaşı öldürüyor, kimseden ses çıkmıyor. Hamd olsun polisimiz böyle bir şey yapmıyor. Ama kamu düzenine dönük bir şey yapıldığında...
Ferguson'da da yaptılar, OHAL ilan ettiler. Başka yerlerde de ilan ederler. Bunlara kamu düzeninin korunması olarak bakılırken, bizde söz konusu olduğunda işte özgürlükler ortadan kaldıracaklar gibi yorumlar yapılıyor. Bu açıkça çifte standarttır.
Sayılar meselesine gelince, 17-25 Aralık'tan beri zaten yürüyen bir süreç var. Bunun bir kısmı uyuyan hücre, bir kısmı destekçileri... Şimdi elimizdeki bilgiler belgeler çerçevesinde harekete geçildi. Burada hukuksuz bir askıya alma gözaltı söz konusu değil. Zaten bir yargı süreci var. Bu gözaltına alınanlar cezası yoksa aklanır, varsa da cezalandırılır.
'DARBEYİ 5-6 SAAT ERKENE ALIYORLAR'
MİT, Genelkurmay kendi raporlarını analiz edildiğini raporluyorlar. Baktığınız zaman MİT'in verdiği istihbaratla başlıyor. Kendi aralarında bu koordinasyonu sağlarken, Cumhurbaşkanımıza MİT bir istihbarat aktarılırken... Bizim tahminimize göre darbe erkene alınıyor. Yaklaşık 5-6 saat önceye alınıyor. O sırada da tabi herkes imkanı ölçüsünde, elindeki imkanı seferber ederek harekete geçti. Resmi açıklamalardan biliyoruz ki, 18:30'da toplantıdan sonra Genelkurmay bir dizi tedbiri hayata geçiriyor.
NEDEN CUMHURBAŞKANI ARANMADI?
Şimdi o saatlerde cumhurbaşkanımıza ulaşmaya çalışırken, benim bilgilerim dahilinde söylüyorum bunu. Ertesi gün Antalya'da futbol etkinliği vardı. O sırada zaten hareketlilik başlayınca, ilk saldırdıkları yerlerden bir tanesi Özel Hareket ve MİT. Tabii olaylar çok hızlı gelişiyor, ilk haberler geliyor, bir şeyler oluyor belli noktalarda, Akıncılar Üssü'nde. Bunlar toparlanıp bir şey haline gelene kadar bu adamlar harekete geçiyor. Dedim ya insanların aklına gelebilecek en son şeylerden birini yaşadık orada.
Tablo netleşmeye başladığı anda cumhurbaşkanımızla temas ettik, talimatlarını istedik. İlk söylediği şeylerden birisi vatandaşlarımızı sokağa davet ediyoruz. Biz yayın hazırlığı yaptık, yerel gazeteci şu bu falan otele gönderdik. Onlar gittiler çekimi yaptılar, 3-4 dakikalık bir çekim. Ben içişleri bakanımızla, milli savunma bakanımızla görüşüyordum. Komutanlara ulaşılamıyor. Hasan bey, kaydı yaptık ve TV'lere yükleyelim dedi. Yarım saat 40 dakika gecikti. Helikopterler kayıttan hemen sonra geldi. Kaydı yapıp çıkıyor cumhurbaşkanımız.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ENDİŞELİ MİYDİ?
Olağanüstü bir şey olduğunun farkındaydı ama ben ne ses tonunda, en ufak bir korku endişe hissetmedim.
Biz MİT müsteşarıyla pek çok defa görüştük. Bir anda başlayınca, şöyle söyleyeyim o trafik bir başladı, o arada ben TV'lere bağlandım. Telefonum susmuyor bu arada. Bir kısmı ne oluyor diye aradı, bir kısmı istanbul'da şunları görüyoruz diye. Ben de kızdım yani nasıl yüklenemiyor diye, bizim arkadaşlarımızı da aradık şunu yükleyin bir an önce diye. O arada sizin yayınınız devreye girdi. O çok kritik bir andı. Cumhurbaşkanı işinin başında, iki milleti demokrasiye çıkmaya davet ediyor.
Vatandaş o gece o cesareti gösterip, sokağa çıkmasaydı olay çok başka yere gidecekti. Ben size de teşekkür etmek istiyorum. Baştan beri grup olarak gösterdiğiniz tavrın yanı sıra, yayın çok kritikti. Ben aslında kızdım, hiç hoşuma gitmedi o görüntü. Yayınımız var halbuki, onu vermeye çalışırken...
Siz bağlandığınızda açıklamayı yaptı, çıkmak üzere hazırlık yapıyordu. Yayın gecikince, ekranlarda biz onu göremeyince, hasan bey sağ olsun, bari buradan yapalım demiş. Sizinle temas ediyor. Sonra birkaç kanala daha bağlandı.
'ODA ODA CUMHURBAŞKANIMIZI ARIYORLAR'
Hadi kalkıyoruz kararı alınıyor, arkadaşlarımız cumhurbaşkanını çıkarıyor. Maksimum yarım saat önce ayrılıyorlar. Daha sonra indirme yapıyorlar. Özel kuvvetler, özel eğitilmiş, lazer dürbünlü silahlarla oda oda cumhurbaşkanımızı arıyorlar. Çatışmada koruma görevlisi arkadaşımızı şehit ettiler, bayan koruma görevlisini tartakladılar. Öldürme kastıyla geldikleri çok açık. Olayın sonra seyri rengi değişti.
242 şehit verdik, bunların içinde arkadaşlarımız dostlarımız da vardı. Bütün millet, yeri geldi kebapçısı, güvenlikçisi, normal vatandaşı amcası, teyzesi hakikate büyük bir cesaret örneği sergilediler o gece. Hepimiz İstanbul'a bir şekilde geldik, sonra olay kontrol altına alındı. İnsan düşünceden yada beyinden ibaret varlık değil, duygu boyutumuz da var. Batılılar bunu yaşamadığı için duygusal bağ kuramıyorlar. Darbe kötüydü, niye bu kadar adam alıyorsunuza getiriyorlar konuyu. Biz o yaşananları unutmayacağız, unutturamayacağız.
Millet olarak tezat duyguları karışık olarak yaşıyoruz. Bir tarafta üzüntü var, ama sevinç var, böyle bir belayı defetmiş olmanın haklı gururu. Bir yandan öfke var, bu FETÖ'cüler kendi insanına ateş açtırabilirler. Ama zafer duygusu da var. Dedim ya bütün duyguları aynı anda yaşadığımız dönemden geçiyoruz.
HİÇ ŞÜPHELENMEDİNİZ Mİ?
Şüphe her zaman vardı. Sayın cumhurbaşkanımız 17-25'ten beri hep dile getirdi. Bu bir süreç. Aslında insan düşününce haşhaşi tarifinin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Haşhaş çekip başka boyuta geçip aslında bir kamikaze ordusu yaratmış bunlar. Kendini gizlemeyi biliyor, yalan söylemeyi bliyor, iki yüzlü üç yüzlü olmayı biliyor. Buna rağmen bir sürü kişi tart edildi. Bu ülkenin insanına ateş açanlar muhalefet mi? Muhalefet var mı, basında var, Melis'te var. Demokrasinin vazgeçilmezdi. Ama kendi vatandaşına silah çekenler herhalde muhalefet değil.
Bu iade talebi konusu 1-1,5 yıldır gündemimizde. Cumhurbaşkanımız Obama'ya açıkladı. Onlar da dediler ki bizim süreçlerimiz var, işletelim dediler. Dosyaların ilk kısmı iletildi. Toplanan tüm deliller, detaylı bir dosya olarak kendilerine gönderilecek. Suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde, ABD'den Fethullah Gülen'i talep ediyoruz. Burada zaten delil ne var, dosyada ne var deniyor. Biz mahkeme değiliz. ABD Dışişleri Bakanlığı' Biz zaten yargılanması talebiyle istiyoruz. Şu cezayı vereceğiz diye değil ki. Şüpheli sıfatıyla iadesi için yeterli şartlar oluşmuş durumda. Bu adam ABD vatandaşı bile değil. Bu adamı niye koruyorsunuz sorusunu sormaya başlarlar.
ÜST AKIL ABD Mİ?
Bir ilke olarak şunu koymamız lazım. Bu konuyu ikili ilişkilerimizde sorun olmaktan çıkaralım. Bunun içn ABD üzerine düşeni yapsın ve bu defteri kapatalım. Bu izahı mümkün olmayan duruma gelmiş noktada. Artık ortada kanlı bir darbe girişimi ar. Bunun bağlantıları da ortada. Bazıları da diyor ki inkar ediyorlar. Bunlara sorarsanız cemaat yok, okulları yok. Peki, nasıl oluyor da bu imparatorluğa hükmediyordu. Gerçi o imparatorlukda parçalanıyor.
Kendisi 'belki bana sempati duyan birileri de işin içinde olmuş olabilir' gibi bir şeyler söylemiş. Ama göreceksiniz 15 Temmuz dosyasında, yavaş yavaş gelmeye başladı. Genelkurmay başkanının yaverinin ifadelerinde var, arkası da gelecek. Üzerlerinden çıkan notlar dualar falan. Bunların hepsi dosyaya konacak ve bu iade sürecini tamamlayacak.
Kapsamlı güvenlik tedbirleri uygulamaya başlandı. Külliye'de de TBMM'de de var. Cumhurbaşkanımızın korunması çok önemli. Muhafız alayı konusunu güvenlik açısından bir daha değerlendireceğiz.
TSK'NIN SAVUNMA BAKANLIĞI'NA BAĞLANMASI
Konuşulan şeylerden birisidir bu. TSK'nın içine sızmış FETÖ'cülerle, TSK'yı birbirinden ayırmamız lazım. Bu grubun vatana ihanetleri ortada. Ama bunu Türk ordusunun tamamına teşmil etmek çok yanlış olur. TSK'nın içinde vatanperver on binler yüzbinler var. Onları net şekilde ayırmamız lazım.