Topçu: M. Eğitim Bakanı Görevini Yapamamaktadır

Zühal Topçu: M. Eğitim Bakanı Görevini Yapamamaktadır

 

MHP Ankara Milletvekili Zühal Topçu ve 21 Milletvekilinin; Bakanlığı Yönetemediği, YeniOluşturulan Sistemlerin ve ProjelerinYürütülmesinde Sorunlar Yaşandığı ve Öğretmenlik Mesleğinin İtibarını Düşürdüğü İddiasıyla Milli EğitimBakanı Ömer Dinçer Hakkında Bir Gensoru Açılmasına İlişkin Önergesi verdiler. „

MHP Ankara Milletvekili Zühal Topçu ve 21 arkadaşının imzası ile Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Hakkında Bir Gensoru Açılması yolundaki TBMM Başkanlığı'na sunulan önerge TBMM'nin bugünkü oturumunda görüşülecek. Görüşmeler esnasında dilekçe sahibi, TBMM Milli Eğitim, Gençlik ve SporKomisyonu Üyesi MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Zühal Topcu'nun önergesi lehine yapacağı konuşma merakla bekleniyor.

MHP Ankara Milletvekili Zühal Topçu ve 21 arkadaşı tarafından TBMM Başkanlığı'na sunulan MilliEğitim Bakanı Ömer Dinçer Hakkında Bir Gensoru Açılmasına İlişkin Önerge şu şekilde:


TÜRKİYE BUYUK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIGI'NA

07.07.2011 tarihinde Milli Eğitim Bakam olarak atanan Ömer DİNÇER, Milli Eğitim camiasında maddi ve manevi alanda birçok olumsuz etki yaratmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı gibi bir bakanlığı yönetemediği gibi, birçok açıdan Eğitimdeki girdilerin ve çıktıların üzerinde tahribat yapmıştır. Merkezi sınavlarda soruların çalınması, eksik basılması, FATİH projesi ve 4+4+4 modeli gibi oluşturulan sistemlerin yürütülmesinde sorunların çıkması, kullanım güvenliğinin sağlanamaması, kutsal bir meslek olan Öğretmenliğin toplum nezdindeki itibarının düşmesi, suça kansan çocukların sayısının artması ve bunun gibi birçok problemler kartopu etkisiyle büyümeye devam etmiştir. Ülkemizin gelecek kuşakların yetiştirmekten sorumlu olan Milli Eğitim Bakam Sayın Ömer DÎNÇER hakkında ekte verilen gerekçeler ile Anayasanın 98 ve 99'uncu, İçtüzüğün 106'ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.

Prof. Dr. Zühal TOPÇU
MHP Ankara Milletvekili


GEREKÇE:

07.07.2011 tarihinde Milli Eğitim Bakam olan Ömer Dinçer'in atanmasının üzerinden bir buçuk yıla yakın bir süre geçmiştir. Bu zaman diliminde karnesinin pek iç açıcı olduğu söylenemez. İlk etapta Teşkilat Yasası değiştirilmiş ve bu yasanın verdiği yetkiye dayanılarak bakanlıktaki birçok bürokrat görevden alınmıştır. “Bir bakan güvendiği ve donanımını takdir ettiği kişilerle çalışmalıdır.” denilmiştir. Bir bakanın her şeyi (özellikle de eğitimde) bilmesi tabii ki beklenmemektedir. Yönetim ekip işidir ve bakanın eksikliklerini ekip tamamlamalıdır. Gelinen noktada durumun gerektiği gibi olmadığı görülmektedir. Bakanlıkta “Ben bilirim, yaparım, söylerim, açıklarım.” yaklaşımı söz konusudur. Süreç, yapılan seçimlerin doğruluğunu ve tek adamlılığı tartışmaya açmıştır. MEB gibi bir bakanlığın tek adamla yönetilemeyeceği, her konuya tek kişinin yetişemeyeceği gerçekliği unutulmuştur. Bu ne yaman çelişkidir ki kendi atadığı grup başkanlarının büyük bir kısmının görevlendirmesini iptal etmiştir.

Göreve geldiği ilk günden bu yana Milli Eğitim camiasına güvensizliğini her platformda belirtmiş, eğitimin bütün çalışanlarının motivasyonlarını yerle bir etmiştir. En son işi abartıp ataması yapılmayan öğretmenleri güvercinlere benzeterek, bu kutsal mesleğin toplum nezdindeki itibarını zedelemiştir.

Bakanlığı döneminde hazırlıksız olarak uyguladığı projeleri ile (özellikle 4+4+4 modeli) başta öğretmenler ve öğrenciler olmak üzere tüm toplumu sıkıntıya sokmuştur.

Eğitimde 4+4+4 modeline geçilmesi ile birlikte özellikle norm fazlası durumuna düşürülen sımf öğretmenleri ciddi mağduriyetler yaşamıştır. Öğretmenlerin mağduriyetlerinin yanında özür grubu atamalan ve tayinlerde yaşanan sıkıntılar sorunları daha da derinleşmiştir.

Öğretmenlerin yıllık çalışma saati ortalaması OECD ülkeleri içinde 1675 saat iken, Türkiye'de öğretmenler 1816 saat ile OECD ortalamasına göre 141 saat daha fazla çalışmaktadır. Eğitimde 4+4+4 modeline geçilmesi ile birlikte okul öncesi çağdaki 60-71 ay arasındaki çocukların ilkokula alınması, sınıfların aşın kalabalık olması, seçmeli ders sayısında ve ders saatlerindeki artış vb. gibi çok sayıda sorun nedeniyle öğretmenlerin yıllık çalışma saatlerinin bu yıldan itibaren belirgin bir şekilde artması kaçınılmaz görünmektedir.

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmemesi, yoksul ve daha az eğitimli ailelerin çocuklarım, eğitim ve gelir düzeyi iyi olan ailelerin çocuklan ile aynı düzeyde olmasını engellerken fırsat eşitliğini ortadan kaldırmaktadır.

TÜİK verilerine göre suça kansan çocukların sayısı her geçen gün artmaktadır. Son dört yılda çocuk suçlu sayısında artış oranı %36'dır. 2011 yılında 84bin çocuk suçluluğu bildirilmiştir. Bu suçlar, okullara sıçrayarak öğrenci ve öğretmenlere yönelmiştir. Bakanlığın bu döneminde bunların ıslahına yönelik hiçbir ciddi çalışmaya rastlanmamıştır.

Sınavlarda yapılan hatalar, eksik soru basmalar, soruların çalınması hem devlet kurumlarının itibarım düşürmüş hem de Türkiye'nin geleceği olan gençlerin umutlarını bitirmiş, geleceğini söndürmüştür.

Sayın Bakan “Normal vatandaşlarımızın çoğunluğu bizi destekliyor. Bakın, biz istemiyoruz ama vatandaşlar 60 aylık çocuğunu bile okula göndermekten yana. Eleştirilerin bir kısmı PKK kaynaklı. Çocuklarımızı erken yaşta okula alıp Türkçe öğreteceğiz, onları hayata hazırlayacağız. 'Rapor dahi almayın' diyenler PKK yanlıları. Bunu önlemek istiyor. Bir de laikçi kesim bu reformdan rahatsız oluyor.” gibi ifadeleri ile kamuoyu nezdinde icraatları ile sıkıştığında, toplumun hassasiyetlerini dile getirip toplumu bölmeye ve parçalamaya yönelmiştir.

Ülkemizin gelecek kuşakların yetiştirmekten sorumlu olan Milli Eğitim Bakam Sayın Ömer DİNÇER hakkında ekte verilen gerekçeler ile Anayasanın 98 ve 99'uncu, İçtüzüğün 106'ncı maddeleri uyarınca gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri