Türk Eğitim-Sen Genel Başkan Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcısı Seyit Ali Kaplan ile birlikte Sakarya Şube Başkanlığı’nın düzenlediği istişare toplantısına katıldı. Toplantıda Sakarya Şube Başkanı Mehmet Düzlü ve şube yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve işyeri temsilcileri, şube kadın komisyonları ile üyelerimiz katıldı.
Bu çetenin manevra alanı giderek daralacaktır.
Toplantıda bir konuşma yapan Genel Başkan Talip Geylan, 21 Nisan tarihinde yapılacak yönetici atama sınavına vurgu yaparak, önümüzdeki süreçte 20 bin yöneticinin sisteme gireceğini söyledi. Eğitim çalışanlarının sınav süreciyle ilgili kaygıları olduğunu bildiren Geylan, “Bazı adaylar, ‘Yazılı sınavı kazansak bile mülakatta eleyecekler’ diye düşünerek sınava girmek istemeyebilir. Geçmişte yaşananlardan dolayı çalışanlar bu kaygılarında haklıdır. Ancak bu süreçte kul hakkı gaspı yaşanmaması için her türlü gayreti ortaya koyacağımızın bilinmesini istiyoruz. Bu çetenin manevra alanı giderek daralacaktır. Bu noktada pozisyonumuzu doğru almalı ve kendimize güvenmeliyiz. Herkes bilmelidir ki; bu süreçte Türk Eğitim-Sen üyelerinin hakkını gasp edenin alnını hep beraber karışlayacağız” dedi.
Yaradan; kul hakkı konusunda affetme yetkisini üstüne almamışken, bu Müslümanların nasıl bu kadar rahat kul hakkı gasp ettiğini aklım almıyor.
Mülakat marifeti ile iş başına getirilen birtakım yetersiz yöneticilerden dolayı eğitim çalışanlarının canının çok yandığını, eğitimde kötü gidişat yaşandığını bildiren Geylan, “2016 yılında İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü toplam 45 kişiden oluşan 9 komisyon kurdu. Komisyon üyesi 45 kişinin 44 tanesi sadece bir sendikanın üyesi idi. Mülakat sonuçları açıklandığında komisyonların 100 tam puan verdiği toplam 86 aday olduğu görüldü. 86 kişinin 81 tanesi sadece bir sendikanın üyesi idi. 90 ve üzeri puan alan 214 kişiden 197 tanesi yine aynı sendikanın üyesi idi. Bu konuyu Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’a da ilettim. Şimdi bu fotoğrafı iki şekilde yorumlayabiliriz: Ya İstanbul’daki en yetenekli, en bilgili, en donanımlı müdürlerin tamamı o sendikada toplanmış bunların dışında ne kadar yetersiz varsa diğer sendikalara dağılmış ya da İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kurduğu komisyonların üyesi 45 tane Müslüman çatır çatır kul hakkı yemişler. Allah bunları ıslah etsin!” diye konuştu.
Kul hakkının önemine dikkat çeken Geylan, “Yüce Allah, ‘Kul hakkıyla karşıma gelme’ diye buyurmaktadır. Yani Yaradan; kul hakkı konusunda affetme yetkisini üstüne almamışken, bu Müslümanların nasıl bu kadar rahat kul hakkı gasp ettiğini aklım almıyor” dedi.
Mülakatlara hiçbir sendika, vakıf, cemiyet, parti müdahale edemedi.
18 Şubat ile 1 Mart tarihleri arasında bütün illerde görevde yükselme mülakatlarının yapıldığını belirten Geylan, “Görevde yükselme sınavının ardından yapılan mülakatlarda, güvenlik soruşturması temiz olan adaylara yazılı sınav puanları verildi. Uzun yıllardan sonra ilk kez mülakatlara hiçbir sendika, vakıf, cemiyet, parti müdahale edemedi. Zaten ahlaki ve doğru olan da bu idi. Hak edenin hak ettiğini aldığı düzen olması gerekendir. Aksi durumlar haydut düzenidir. Sayın Ziya Selçuk’a bu konuda gösterdiği duruştan dolayı teşekkür ediyoruz. İnşallah bu tutum, bundan sonraki tüm süreçlerde hâkim bir yönetim anlayışı olarak yerleşir. ” dedi.
Öğretmenlerin 657 sayılı DMK’dan kaynaklanan birtakım kazanımlarının gasp edilmesine müsaade etmeyeceğiz.
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili açıklama yapan Geylan; öğretmenlik mesleğinin statüsünü sağlam bir zemine kavuşturan bir kanun çıkarılmasını desteklediklerini, ancak kanun çıkarılırken, öğretmenlerin 657 sayılı DMK’dan kaynaklanan birtakım kazanımlarının gasp edilmesine de müsaade etmeyeceklerini bildirdi.
Meslek kanununda kariyer basamaklarının hizmet yılı esas alınarak belirlenmesini talep ettiklerini söyleyen Geylan, “10 yılını dolduran öğretmenler uzman, 20 yılını dolduran öğretmenler baş öğretmen olmalıdır. Öğretmenlik tecrübe ve bildiğini aktarma mesleğidir” diye konuştu.
Meslek kanununda eğitim çalışanlarına yönelik şiddete ilişkin tedbir alınmasının da yer alması gerektiğini belirten Geylan, “Öğretmenler adeta şamar oğlanı haline geldi. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek için caydırıcı tedbir alınması gerekmektedir. Fail hakkında şikâyete bağlı kalmaksızın kamu davası yürütülmesini de talep ediyoruz” dedi.
Hükümete çağrımız şudur: Sözünüze sahip çıkın.
3600 ek gösterge konusunun ikinci 100 günlük eylem planında yer aldığını, bu planın süresinin dolmasına az kaldığını belirten Geylan, 3600 ek gösterge sözünün en kısa sürede tutulmasını istedi. Cumhurbaşkanı’nın ek gösterge ile ilgili taahhüdünün yerinde ama eksik olduğunu bildiren Geylan, “Bazı meslek gruplarının kapsam dışı bırakılması çalışma barışını bozar. Bu nedenle tüm meslek gruplarının ek göstergelerinin artırılması ve yardımcı hizmetler sınıfının ek göstergeden yararlanmasını talep ediyoruz. Konuyla ilgili Türkiye Kamu Sen bir yasa tasarısı hazırlayıp, Mustafa Kalaycı marifetiyle TBMM’ye gönderdi. Bu tasarı Plan Bütçe Komisyonu’nda görüşülmek üzere gündeme alındı. Umuyorum ki, tasarı, tüm partilerin ittifakıyla yasalaşır. Hükümete çağrımız; sözünüze sahip çıkın ve ek gösterge düzenlemesini bir an önce hayata geçirin.” diye konuştu.