İl/ilçe milli eğitim şube müdürlüğü, ilçe milli eğitim müdürlüğü ve il milli eğitim müdür yardımcılığı kadrolarına kurumsal kimlik kazandırmak, bu kadroların mali haklarının ve özlük haklarının iyileştirilmesi ile mümkündür. Bu haklardan yalnızca biri üzerinden yapılacak iyileştirmeler, bu kadroların statüsünü yükseltmeye yetmeyecektir. Bu köşeden ve Derneğimizin sitesinden yaklaşık iki yıldır bu konuları anlatmaya çalışıyorum. Geriye doğru baktığımda, 2010 yılı temmuz ayından itibaren bu sitede 200’e yakın yazım, yayınlanmış. Bu yazılardan sadece bir kaçına bakıp genel hüküm vermek doğru değildir. Sadece rotasyon ile ilgili yazıları okuyup, şartsız olarak rotasyonun uygulanmasını savunuyor, sonucunu çıkarmak da ne kadar doğrudur? Mali hakların iyileştirilmesi ile ilgili onlarca yazıyı görmemek demektir. Ek ders saatlerinin artırılmasından, ek ödeme verilmesine, ek gösterge rakamının yükseltilmesine kadar mali haklarımızın iyileştirilmesi ile ilgili birçok yazım yayınlandı. Şunu dürüstçe diyor isek; mali haklarımız iyileşsin, ek gösterge 3600 e çıksın, özel hizmet tazminatımız %175 olsun, görevde yükseleyim ama çalıştığım yerden de kesinlikle ayrılmayayım. Böyle bir şey savunulabilir mi? Kişisel talep olabilir ama hiçbir STK bunu savunamaz. Okul yöneticisinden denetmenine kadar herkes yer değiştirirken, biz istemiyoruz demek ne kadar adaletli olur. Ya da böyle bir savunma tutarlı ve inandırıcı olur mu?
Rotasyon konusuna bu aralar çok yer verdiğim için eleştiriliyorum. Zaman zaman arkadaşlarımdan uyaranlar oluyor. Aman Davut Bey, şube müdürlerinin diğer sorunlarından bahset ama şu yer değiştirme uygulamasından bahsetme… İyi de biz bu yola çıkarken haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır demedik mi? Yıllardır görev yaptığı yerden tayin isteyip bir türlü atamaları yapılmayan arkadaşlar var. Sağlık gibi, öğrenim özrü gibi özürleri olup ta atamaları yapılmayanlar var. Bunların talepleri ne olacak? Yer değiştirmenin nasıl olması gerektiği ile ilgili olarak düşüncelerimizi ortaya koymayalım mı? Yıllardır aynı yerleşim yerlerinde çalışan ama bir türlü ataması yapılamayanların sesi olmayalım mı? Sessiz yığınların, kıyıda köşede kalmış, kendisine şimdiye kadar şans tanınmamışların sessiz çığlığını duyurmaya çalışıyoruz. Örgütlenmemizde ki bir amacımız da bu.
Allahaşkına bu kadrolarda görev yapan 2000 üzerinde ki yöneticinin ortak sorunu doğru dürüst bir atama yönetmeliği değil miydi? Bir araya geldiğimizde bu konulardan şikâyet etmiyor muyuz? Yoksa sadece birbirimize ahkâm mı kesiyoruz? Bu işlerin düzeliyor olmasından en fazla şikâyet edenler rahatsız olacak gibi bir izlenim oluşmaya başladı. Meğerse herkes memnunmuş da bizim haberimiz yok. Adaletsizlikten kimse memnun olmamalı… Bugün çalıştığımız yerde rahat olsak bile bu adaletsiz uygulamaların birgün kapımızı çalacağını unutmamalıyız.
*****
Şunu da ifade ediyorum; tek başına rotasyon uygulamasının çare olmadığını defalarca yazdım. Özlük hakları deyince yer değiştirme, görevde yükselme ve ilk atama akla gelmelidir. Öncelikle isteğe bağlı yer değişiklikleri gerçekleştirilmelidir. Ve 20 yılını dolduran yöneticiler, il eğitim denetmenlerinin tabi tutulduğu uygulamalara tabi tutulmalıdır. Ama işimize gelmiyor diye rotasyona tamamen tuka kaka demek ne kadar etik olur. Dernek olarak da, şahsi olarak da savunduğumuz özlük haklarının bu üç ayak üzerine oturtulmasıdır. Bu ayaklardan üçünün de yere sağlam basmasıdır. Yayınlanması planlanan yönetmelikte üçü de yer almalıdır. Biri birine feda edilmemelidir. Sonra görünen bir durumda var. 652 sayılı KHK nin gereği yapılacak. Bu durumda, bizde düşüncelerimizi ortaya koyuyoruz. Görevde yükselme unvan değişikliği gibi bir yönetmelik yayınlanırsa ne yaparız? İş işten geçmiş olacaktır. Tabi şu da var; bu kadar yazıp çizdiğimiz halde sesimizi duyuramazsak o artık bizim kabahatimiz olmaktan çıkar. Gerçekten sağır sultanların varlığına inanmış oluruz.
Davut ÇALIŞKAN