Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Genel Başkan Yardımcısı Seyit Ali Kaplan ile birlikte 06-07 Eylül 2019 tarihinde Denizli’de istişarelerde bulundu.
Öncelikle Denizli Lütfi Ege Anadolu Lisesi’nde üyelerimizi ziyaret eden Geylan, üyelerimizle sohbet etti.
Geylan daha sonra İl Milli Eğitim Müdürü Mahmut Oğuz ve Merkezefendi Kaymakamı Adem Uslu’yu ziyaret etti. DRT TV’de canlı yayına katılarak gündemi değerlendiren Genel Başkan, ilçe temsilcilerimizle de akşam yemeğinde bir araya geldi. Toplantıda; Denizli Şube Başkanı Emre Erdoğan, şube yönetim kurulu üyeleri ve ilçe temsilcileri hazır bulundu.
Genel Başkan Geylan 7 Eylül tarihinde de Denizli Şubemizin düzenlediği pikniğe katılarak, üyelerimizle bir araya geldi.
Programda bir konuşma yapan Genel Başkan Talip Geylan, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına değindi. Okulların çok büyük kısmında güvenlik tedbirleri alınmadığını, güvenliğin nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışıldığını belirten Geylan, okullarımıza, üniversitelerimize öğrencilerin sopa, kesici ve delici alet hatta silah sokabildiğini söyledi. ‘Eti senin kemiği benim’ anlayışının çok gerilerde kaldığını ifade eden Geylan, öğretmenlerin itibar kaybı yaşamasıyla birlikte bu olayların da sayısının arttığına dikkat çekti. Hayatını eğitime adayan, bilgi ve tecrübesini aktarmak için çaba sarf eden, öğrencilerini çocuklarından ayırmayan ve fedakârca görevini yapan öğretmenlerimizin can güvenliğinin çıkarılacak bir yasayla sağlanabileceğini kaydeden Geylan, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da eğitim çalışanlarına yönelik şiddet konusunun mutlaka yer almasını istedi.
Geylan, “Eğitimcilere şiddet uygulandığında bir şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılması ve en ağır cezai müeyyidelerin uygulanmasını talep ediyoruz. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete asla müsamaha gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleştirilmesi ve kamu sağlığını bozduğu için de ayrıca cezalandırılacağı düşüncesinin oluşturulması, önleyicilik açısından önemli bir adım olacaktır” dedi. Geylan öğretmenlerin saygınlığının artırılması için de mutlaka tedbir alınması gerektiğini bildirdi.
Öğretmen açığının ücretli öğretmenler eliyle giderilmeye çalışıldığını belirten Genel Başkan Talip Geylan, sendikamızın geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında yaptığı ücretli öğretmen araştırmasına göre sadece 74 ilde 83 bin 783 olduğunu tespit ettiğini kaydetti. 81 ili göz önünde bulundurursak bu rakamın 100 bine ulaştığını söyleyen Geylan, girdiği ders başına ücret alan, hiçbir güvenceye sahip olmayan, iki yıllık meslek yüksekokulu mezunlarının bile ücretli öğretmen olabildiği ülkemizde bu durumun ciddi bir sorun olduğunu bildirdi. 2019 yılının Ağustos ayında yapılan 20 bin öğretmen atamasının yetersiz olduğunu kaydeden Geylan, “100 bine yakın ücretli öğretmen çalıştırılıyorken, norm kadro açığı 110 binin üzerindeyken, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un ifade ettiği gibi atama bekleyen öğretmen sayısı 700 bin iken, neden atama sayısı 20 binde kalmaktadır? Talebimiz 2019 yılının sonuna kadar en azından 60 bin atama daha yapılmasıdır” dedi.
Öğretmenlerin kadrolu, sözleşmeli, ücretli şeklinde üç gruba parçalandığını söyleyen Geylan, öğretmenliğin kariyer mesleği olduğunu, bu noktada sadece kadrolu atama yapılması gerektiğini ifade etti. Sözleşmeli öğretmenlerin eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşadığını, ayrı ev açarak ayrı masraf yaptığını da söyleyen Geylan, “Öğretmenlerimiz sözleşmelilik ucubesinden kurtarılmalıdır. Tüm öğretmenler kadrolu olarak ve sadece KPSS puan üstünlüğüne göre atanmalıdır. Mülakat gibi torpil odaklı, şeffaf olmayan yöntemleri kabul etmiyoruz” dedi.
Genel Başkan Geylan toplu sözleşme sürecini de değerlendirdi. Toplu sözleşmede Hükümetin, 2020 yılı için yüzde 4+4, 2021 yılı için yüzde 3+3 zam teklif ettiğini, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun da bu teklifi aynen kabul ettiğini bildiren Geylan, “Beceriksiz ellerde yapılan toplu sözleşmenin ne tür sonuçlara yol açtığına bir kez daha tanık olduk. Güya kamu çalışanlarını temsil eden sendika hükümetin teklifine karşı çıktı! Bu nasıl karşı çıkış? Sadece bir kere göstermelik olarak öğleden sonra 15’te iş bırakma eylemi yapan bu konfederasyon kamu çalışanlarını nasıl temsil edebilir? 2 saat iş bırakma eylemi mi olur? Kimi kandırıyorsunuz? Türkiye Kamu-Sen olarak defalarca çağrıda bulunduk. İş bırakma eylemi yapın, size destek vereceğiz dedik. Ancak bu teklifimizi bile görmezden geldiler. Hükümete talepte bulunamayan, hak ettiğini alamayan bir konfederasyon neden hala varlığını sürdürür? Toplu sözleşme başladığından itibaren doğru düzgün tepkisini görmediğimiz bu konfederasyona yazıklar olsun! Bu noktada kamu çalışanlarının da artık sorgulama vakti gelmiştir. Toplu sözleşmede yetki iktidarların kuyruğundan gidenlere değil; hak edenlere, kamu çalışanlarını en iyi temsil edenlere verilmelidir. Aksi taktirde kamu çalışanları yeni kazanımlar elde edemediği gibi mevcut kazanımlarını da yıllar içerisinde kaybetmeye devam edecektir” diye konuştu.