Genel Başkanımız Talip Geylan, Ankara 3 No’lu Şubemizin faaliyet alanında bulunan kurum yöneticileriyle Mogan Turizm Otelcilik Uygulama Oteli’nde istişare toplantısında bir araya geldi. Programda Genel Başkan Yardımcımız Selahattin Dolgun, Ankara 3 No’lu Şube Başkanı Ertekin Engin ve şube yönetim kurulu üyeleri de hazır bulundu.
Yetkili konfederasyonun diğer konfederasyonları hiçe sayan ve ‘masada sadece ben varım’ şeklindeki kibirli tutumu kamu çalışanlarının iki yılının daha heba edilmesine yol açtı.
Toplantıda bir konuşma yapan Genel Başkanımız Talip Geylan, çalışanları hayal kırıklığına uğratan bir toplu sözleşme süreci yaşandığına dikkat çekerek, yetkili konfederasyonun bunu beceriksizce yönettiğini söyledi. Türkiye Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarımız ve emeklilerimiz için masada son ana kadar mücadele ettiklerini, onların taleplerini masaya taşıdıklarını, sesini kamuoyuna duyurduklarını belirten Geylan, “Ne yazık ki yetkili konfederasyonun göstermelik yaklaşımları, diğer konfederasyonları hiçe sayan ve ‘masada sadece ben varım’ şeklindeki kibirli tutumu, talepleri güçlü ve kararlı şekilde masaya taşımaması kamu çalışanlarının iki yılının daha heba edilmesine yol açtı” diye konuştu.
Enflasyon farkının maaşlara aylık olarak yansıtılması, emeklilerimizin 8 bin 77 TL’lik ek ödemeden faydalanması, refah payının kalıcı hale getirilmesi, kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi verilmesi, vergi dilimlerinin yüzde 15’e sabitlenmesi, kira, ulaşım, ısınma ve yemek yardımı gibi birçok hususun sonuca ulaşmadığını bildiren Geylan, zam oranının da kamu çalışanlarının beklentilerini karşılayacak düzeyde olmadığına dikkat çekti.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nu da eleştiren Geylan, kurulun çoğunluk üyesinin işveren tarafı olduğunu, bu nedenle kurulun bağımsız hareket edemediğini söyledi. Yoksulluk sınırı 39 bin TL’ye dayanmışken, yıllık enflasyon yüzde 58,94 iken, kira, gıda, giyim, yakıt başta olmak üzere birçok girdi ard arda zamlanırken, kamu çalışanlarının ücretlerinin insanca yaşayabilecekleri seviyeye yükseltilmediğini ve bu şekilde hayat standartlarının düştüğünü belirten Geylan, Türkiye Kamu-Sen olarak mücadelelerinin toplu sözleşme ile sona ermediğini, kamu çalışanlarının ücretler başta olmak üzere her türlü hak ve hukukunun korunması ve yükseltilmesi noktasında her platformda gayret sarf edeceklerini belirtti.
Mülakatın kaldırılması; makamların bilgisi, birikimi, tecrübesi ile fark yaratan yöneticilerden oluşmasında, kurumların adil ve objektif yönetilmesinde büyük öneme haizdir.
Yönetici atamaları ile ilgili önemli açıklamalar yapan Genel Başkan Geylan, mülakat süreci ile adeta eğitime “suikast” yapıldığını ifade etti. Siyasi ya da sendikal saiklerin, eş-dost, ahbap-çavuş ilişkilerinin, “benim adamım olsun” zihniyetinin Türkiye’yi bataklığa sürüklediğini, liyakatsizliğe gedik açtığını, eğitimin içini boşalttığını bildiren Geylan, yapılması gerekenin yönetici atamalarından başlamak kaydıyla eğitimin tüm alanlarında mülakatın kaldırılması, sadece yazılı sınavın dikkate alınması oluğunu belirtti.
Geçmiş yıllarda mülakat komisyonlarında yaşanan kul hakkı gasplarına dikkat çeken Geylan, yönetici atama sürecinin titizlikle yürütülmesi gerektiğini söyledi. Geylan; bu noktada mülakatın kaldırılmasının; makamların bilgisi, birikimi, tecrübesi ile fark yaratan yöneticilerden oluşmasında, kurumların adil ve objektif yönetilmesinde büyük öneme haiz olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak, gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız.” sözlerini de hatırlatan Geylan, hemen, şimdi bu sözün gereğinin yapılmasını istedi. Mülakatın bu ülkenin sırtında kambur olduğunu bildiren Geylan, “Şimdi bu kamburdan kurtulmanın zamanıdır” dedi.
Sınavla öğrenci alan proje okullarına yapılan öğretmen ve yönetici atamalarında hiçbir kritere bağlı kalınmadığını, burada yürütülen sürecin keyfiyete dayalı olduğunu kaydeden Geylan, “Türkiye’nin en başarılı öğrencilerini sınav ile seçerken ve bu öğrencilerin proje okullarında eğitim-öğretim görmesini sağlarken, bu okullara sınavsız ve keyfiyete dayalı öğretmen ve yönetici ataması yapılmasını kabul etmiyoruz. Proje okullarına yapılan yönetici atamaları MEB Yönetici Atama Yönetmeliği’ne tabi olmalıdır” dedi.
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili düzenlemeler, iptal edilen hükümler dikkate alınarak, öğretmenlerin talepleri karşılanacak şekilde bir an önce yapılmalıdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’na da değinen Geylan, kanunu çok önemsediklerini söyledi. Türk Eğitim-Sen olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili çalıştay yaptıklarını, kanunla ilgili taleplerini her fırsatta gündeme taşıdıklarını bildiren Geylan, temmuz ayında da kanunla ilgili görüşlerini Yüksek Mahkeme’de dile getirdiklerini kaydetti. Anayasa Mahkemesi’nin kanunda yer alan bazı hükümlerin iptaline karar verdiğini hatırlatan Geylan, iptal kararını fırsat olarak gördüklerini yineledi. Kanunun içeriğinin zenginleştirilmesini, öğretmenlerimizin muhatap olduğu tüm mevzuat ve süreçleri ihtiva etmesi için gerekli düzenlemelerin yapılmasını isteyen Geylan, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavının kaldırılması ve hizmet yılının esas alınması gerektiğini söyledi. 5 yılını dolduran öğretmenlerimizin uzman, 10 yılını dolduran öğretmenlerimizin başöğretmen unvanı almasını talep eden Geylan, öğretmenleri huzursuz edecek hiçbir düzenlemenin kanunda yer almaması gerektiğini kaydetti.
100 binin üzerinde yönetici pozisyonuna sahip bir Bakanlığın hazırladığı kanunda yönetici atama sürecine yer verilmemesini eleştiren Geylan, liyakat ve ehliyetin esas alındığı bir yönetici atama sisteminin yasal bir zemine oturtulmasının şart olduğunu bildirdi.
Elverişsiz bölgelerde görev yapmayı teşvik etmek amacıyla Zorunlu Hizmet Tazminatı getirilmesini isteyen Geylan, “Zorunlu Hizmet Tazminatı uygulaması getirilmesi ile öğretmenlerin gönüllü olarak bu bölgelerde görev yapması sağlanacak ve elverişsiz bölgelerde öğretmen açığı sorunu çözülecektir” diye konuştu.
Öte yandan eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına dikkat çeken Geylan, öğretmenlerin zaman zaman hem öğrenciler hem de veliler tarafından sözlü, psikolojik ya da fiziki şiddete maruz kaldığını ifade etti. Bu noktada eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçmek amacıyla caydırıcı ve önleyici müeyyideler getirilmesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Öğretmenlerimizin saygınlığının ve itibarının artırılması da kanunla güvence altına alınmalıdır” dedi.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, ÖMK ile ilgili “Bir yasalaşma gerekiyorsa yasa açısından, gerekmiyorsa da kendi mevzuatımız açısından değerlendirip öğretmenlerin taleplerini karşılayacağız” şeklindeki sözlerini hatırlatan Geylan, bu konuda zaman kaybedilmemesini istedi. Öğretmenlerin talepleri doğrultusunda gerekli düzenlemelerin yapılmasını isteyen Geylan,” ÖMK, TBMM açıldığında ilk gündem maddelerinden biri olmalıdır. Gerekli düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır” dedi.