Dört yıl içerisinde Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili her sürece müdahil olduk.
Son günlerde gündemde yer alan Öğretmenlik Meslek Kanunu hakkında açıklamalarda bulunan Genel Başkan Geylan, “Uzman ve başöğretmenlik sürecinin ilk başladığı 2005 yılından beri mücadele ediyoruz ve tavrımız, duruşumuz hep aynı. 10 yılını dolduran her öğretmen uzman, 20 yılını dolduran her öğretmen başöğretmen olmalıdır” diye konuştu.
Genel Başkan sözlerini şöyle sürdürdü: ‘23 Ekim 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde dönemin Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk tarafından Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılacağı kamuoyuna duyuruldu. O tarihten bugüne kadar Türk Eğitim-Sen olarak bütün süreçlerde aktif olarak yer aldık. Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlediği çalıştaylara iştirak ettik. Dört yıl içerisinde Öğretmenlik Meslek Kanunu’na yönelik onlarca açıklama yaptık, toplantılara katıldık, görüşmelerde bulunduk, eylemler yaptık. Her zaman şunu ifade ettik: Kanunu, 657 sayılı DMK’dan kaynaklanan haklarımızın baki kalması kaydıyla kabul ediyoruz. Nitekim kanun 31 Aralık 2021 TBMM gündemine sunuldu. Gerek TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda gerekse genel kurul aşamasında sürece müdahil olduk. Siyasi partilerin grup başkanvekilleri ile görüştük. Kanun teklifi TBMM’ye verilmeden önce 8 Aralık 2021 tarihinde 81 ilde eş zamanlı olarak alanlara inerek, meslektaşlarımızın talep ve görüşlerine ses olduk.” dedi.
Bugün bir yerlerden aldığı talimatlarla sahaya inmiş olanlar, dört yıllık süreçte kulağının üstüne yattı.
Türk Eğitim-Sen’in kadük bir şekilde çıkarılmış olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu yargıya taşıdığını hatırlatan Geylan, şöyle konuştu: “Bugün piyasaya çıkmış olan bazıları, aylardır sürece kayıtsız kalmış olmalarını gözden kaçırarak Türk Eğitim-Sen’in dört yıllık gayretini, emeğini kıymetsizleştirecek manipülasyon, iftira ve ithamlarla suyu bulandırmaya çalışıyorlar. Herkes haddini bilecek! Sosyal medya operasyonlarıyla Türk Eğitim-Sen’e ayar vermeye çalışanların sendikal kalibresi Türk Eğitim-Sen’le mukayese edilemeyecek seviyededir, yok hükmündedir. Türk Eğitim-Sen hiçbir zaman ekşi yemedi ki karnı ağrısın. Bizim derdimiz 30 yıldır üzüm yemek olmuştur. Bağcının kim olduğuyla ilgilenmiyoruz. Ama bugün birilerinin derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Bir kısım siyasetçilere çağrıda bulunuyorum: Lütfen eğitim çalışanlarının haklı taleplerini, beklentilerini, hatta protestolarını siyasi ve ideolojik husumetlerinize meze yapmayın. Eğitim çalışanları kendi meselelerini, kendi mecralarında yürütecek ve çözebilecek kabiliyete ve kapasiteye sahiptir.” dedi.