ÖMK sürecini anlatarak sözlerine başlayan Talip Geylan, “ÖMK ilk olarak 23 Ekim 2018 tarihinde 2023 Eğitim Vizyon Belgesi ile gündeme geldi. O tarihte dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ÖMK’yı yakın zamanda çıkacaklarını söylemişti. Biz o andan itibaren öğretmenlik mesleğinin statüsünü yasal zemine kavuşturacak, öğretmenlerin muhatap olduğu tüm süreçleri kahır ekseriyetle ihtiva edecek olan bir meslek kanununu desteklediğimizi ifade ettik. ÖMK’nın kabul edildiği 3 Şubat 2022 tarihine kadar yani 4 yıllık süre içinde kanunun içeriğinin nasıl olması, neleri ihtiva etmesi gerektiği konusunda tavır geliştirdik. Çalıştay düzenledik, raporlar hazırladık, taleplerimizi muhataplarımıza her platformda ilettik. Kanun yürürlüğe girdi ama meslektaşlarımızın beklentilerini karşılamaktan uzak kaldı. Biz o zamanda şu tavrı ortaya koyduk: Eksikleri de olsa öğretmenler için kanun çıkarılması bir mevzidir, gelin bu mevziden ilerleyerek kanunun içini beklentiler doğrultusunda dolduralım.
Bilindiği gibi geride bıraktığımız dönemde Anayasa Mahkemesi kanunun bazı maddelerini iptal etmişti. Kanunun eksiklerinin giderilmesi noktasında bunun fırsat olarak görülmesini istedik. Nitekim Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin de AYM’nin kararının ardından kanunla ilgili düzenleme yapılacağını söyledi. Bu süreçte de kanun teklifine öneri ve eleştirilerimizle katkı sunduk. Geldiğimiz noktada MEB bir kanun teklifi hazırladı ve bu teklif geçen hafta TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Çarşamba günü de kanunun Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülmesi bekleniyor” dedi.
Sendika olarak bu görüşmelere müdahil olacaklarını görüşlerini ifade ederek, kanun genel kurula geldiğinde sahanın uygulayıcısı olan öğretmenlerimizin beklentileri doğrultusunda bir irade ortaya konulması için gayret sarf edilmesini isteyeceklerini bildiren Geylan, MEB’in yeni kanun teklifini değerlendirdi.
Sınavın kaldırılması, 20 yıl ve üzeri öğretmenlerimizin uzmanlıkta bekleme süresi olmadan başöğretmen olması sevindiricidir.
Türk Eğitim-Sen’in bazı taleplerinin hayata geçirilmesinden dolayı memnuniyet duyduğunu ifade eden Geylan, “En önemli taleplerimizden birisi sınavın kaldırılması ve öğretmenlerin kariyerlerinin tecrübe ve hizmeti yılına göre belirlenmesiydi. Bu gerçekleşti.
İkinci önemli talebimiz de, emekliliği yaklaşmış öğretmenlerin başöğretmen olması için uzmanlıkta 10 yıl bekleme süresinin kaldırılmasıydı. Zira 20 yıldan fazla hizmeti olan öğretmenlerimiz baş öğretmen olma imkanı yakalayamadan emekli oluyorlardı. MEB bu talebimize kayıtsız kalmadı. 20 yıl ve üzeri öğretmenlerimiz uzmanlıkta bekleme süresi olmadan doğrudan başöğretmen olacak” diye konuştu.
Artık öğretmenlere şiddet hadisesi vuku bulduğunda faile hapis cezası verilecek, bu ceza ertelenmeyecek ve tutuksuz yargılanmayacak.
Kanun teklifinde eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçilmesi için önleyici ve caydırıcı tedbirler alınmasına ilişkin maddelere yer verildiğini kaydeden Geylan, “Türk Eğitim-Sen olarak 2019 ve 2023 yıllarında eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek amacıyla iki kanun teklifi hazırlayıp, milletvekilleri aracılığıyla TBMM’ye iletmiştik. Bu talebimizin ÖMK’da hayata geçirilmesinden dolayı teşekkür ediyoruz. Artık öğretmenlere şiddet hadisesi vuku bulduğunda faile hapis cezası verilecek, bu ceza ertelenmeyecek ve fail tutuksuz yargılanamayacak” dedi.
Uzman ve Başöğretmenlik tazminatı emekli kesintisine dahil edilmelidir.
“Hayata geçen taleplerimizin yanı sıra kanunda olmasını istediğimiz başka hususlar da var” diyen Geylan, uzman ve başöğretmenlik tazminatının emekli kesintisine dahil edilmesi gerektiğini belirtti. Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü emekli ve çalışanlar arasında maaş farkı çok fazla. Öğretmenlerimizin bir kısmı emekliliği hak ettiği halde yaşadığımız zor ekonomik koşullar nedeniyle çalışmaya devam ediyor. Başöğretmenlik tazminatı emeklilik kesintisine dahil edilirse, bu durum dolaylı olarak emekliliği de teşvik ederek, genç meslektaşlarımıza kadro açılmasına imkan sağlayacak.”
Kanunda mutlaka başarıyı esas alan, objektif kriterlere haiz bir ödül sistemi güvence altına alınmalıdır.
Kanun teklifinde cezai düzenlemelere yer verilirken, ödül konusuna hiç değinilmediğine dikkat çeken Genel Başkan, “Ne yazık ki ülkemizde ödül sistemi şeffaf ve adil değil. Kişisel inisiyatiflere, mensubiyetlere dayalı bir süreç yürütülüyor. Bu noktada kanunda mutlaka başarıyı teşvik ve takdir eden, objektif kriterlere haiz bir ödül sistemi güvence altına alınmalıdır” diye konuştu.
Hükümet bir kez daha yanlıştan dönmeli ve tüm çalışanları kadrolu olarak istihdam etmelidir.
Kamuda aynı işi yapan çalışanların farklı statülerde istihdam edilemeyeceğini, bu ayrımın kaldırılması gerektiğini söyleyen Geylan, şunları kaydetti: “Hatırlanacağı üzere hükümetimiz 416 bin sözleşmeliyi kadroya geçirmişti. Hükümetin bu tasarrufunun anlamı şuydu: Hükümet olarak bir kısım kamu çalışanını 4/B statüsünde istihdam etmekle yanlış yapmışız. Bu yanlıştan dönüyor ve sözleşmeli çalışanları kadroya geçiriyoruz.
İşte bu doğru olan tavırdı. Ancak bugüne gelindiğinde yanlışın hala sürdürüldüğünü, 4/B statüsünde memur alımının yapıldığını görüyoruz. Hükümet bir kez daha yanlıştan dönmeli ve tüm çalışanları kadrolu olarak istihdam etmelidir.”
Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğinin ayrım yapılmadan tüm eğitim çalışanlarına verilmelidir.
Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği’nin ayrım yapılmadan tüm eğitim çalışanlarına, bir asgari ücret tutarında ödenmesini isteyen Geylan, “Gelin 1 milyon 100 bin öğretmene verilen bu ödeneği, geriye kalan 80 bin çalışana da verelim” dedi.
İstisnasız tüm öğretmenlerimiz mazeret tayin hakkından yararlanmalıdır.
Nakil/tayin süreçlerinin kanunda yer alması gerektiğini vurgulayan Talip Geylan, “Özellikle sözleşmeli öğretmenlerimiz, 3 yılını doldurmadan tayin isteyemedikleri için eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamak zorunda kalıyor. Bu da öğretmenlerin aile bütünlüklerini bozuyor. İstisnasız tüm öğretmenlerimiz mazeret tayin hakkından yararlanmalıdır” diye konuştu.
Gelin, adalet zemininde yürütülen bir yönetici atama sürecini yasal zemine kavuşturalım.
Yönetici atama sürecine de vurgu yapan Geylan, “ ‘21. Yüzyıl Türk Asrı olacak’ diyerek, Türk yüzyılını inşa ediyoruz ama hala ehil yönetici seçme sorunu yaşıyoruz. Gelin, ehliyet ve liyakat esasına dayalı, adalet zemininde yürütülen bir yönetici atama sürecini yasal zemine kavuşturalım. Bunu da ÖMK ile gerçekleştirelim!” dedi.
Kariyer planlamasından faydalanamadıkları için ilçe milli eğitim müdürlerinin, müfettişlerin, şube müdürlerinin maaşları maiyetinde çalışanlardan daha düşük kaldı.
MEB’de görev yapan il müdür yardımcıları, ilçe müdürleri, şube müdürleri, maarif müfettişleri ve müfettiş yardımcılarının mali koşullarının yetersizliğine dikkat çeken Geylan, “Özellikle kariyer planlamasından faydalanamadıkları için bu yöneticilerimizin maaşları maiyetinde çalışanlardan daha düşük kaldı. ÖMK ile bu personelimizin maaşları hiyerarşik silsileye uygun şekilde yetki ve sorumluluklarına mütenasip bir seviyeye çıkarılmalıdır. Aksi taktirde bir süre sonra MEB’de yönetici ve müfettiş bulamama sorunuyla karşı karşıya kalacağız” ifadelerini kullandı.
Mülakat adaletin katilidir. Liyakati katleder.
“Kamunun yaşadığı tecrübeler gösterdi ki mülakat adaletin katilidir. Liyakati katleder. Bu konuda eğitim camiası olarak geniş bir tecrübemiz var” diyen Geylan, hem ilk atamalarda, hem görevde yükselmelerde hem de yönetici atamalarında yazılı sınav sonuçlarının dikkate alınmasını istediklerini bildirdi. Geylan, “Yazılı sınavda büyük başarı elde etmiş ama mensubiyetlerden olayı elenmiş çok kişi var. Bu nedenle mülakata baştan beri karşıyız” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı’nın mülakat ile ilgili sözünü de hatırlatan Geylan, “Bilindiği gibi Cumhurbaşkanımızın seçimler öncesinde ‘Kamuya işe alımları, görevin getirdiği zorunluluklar dışında mülakatı kaldırarak gençlerimizin sınavlardaki başarı sıralamasına göre yapacağız’ şeklinde sözü vardı. Aslında MEB bu sözü 2018 yılından bu yana adaylara KPSS puanına mütenasip mülakat puanı vererek yerine getirmektedir. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise, ‘Mevcut uygulamada mülakat yüzde 100 etkili, yeni düzenlemeyle mülakatın etkisini %50’ye indiriyoruz’ diyor. Gerçek durum ise yukarıda da ifade ettiğim gibi 2018’den itibaren mülakatlarda KPSS puanının aynısı verildiği için, mülakatın öğretmen atamalarındaki etkisinin aslında sıfır olduğudur” dedi.
Bir öğretmen adayı iki ayrı komisyona alınsın, Komisyonların vereceği puanlar aynı olamaz.
Mülakat komisyonun teşkiliyle ilgili de açıklama yapan Genel Başkan Geylan, “Bir komisyon üyesi ne kadar adil olmaya çalışırsa çalısın bu mümkün değil. Nihayetinde mülakatı yapay zekâ uygulaması yapmayacak, insan yapacak. Dolayısıyla komisyon üyesinin bilgi ve tecrübesi, formasyonu, algı kapasitesi, duygu durumu onun takdir hakkını etkiler. Bir öğretmen adayını iki ayrı komisyona alın, iki ayrı komisyonda iki ayrı puan alacaktır. mülakatta ter dökecek. On binlerce adayın yarıştığı mülakat sınavında 0,01’lik bir sapma dahi bir adayı onlarca kişinin aşağısına çekebilir ya da yukarısına taşıyabilir” dedi.
Öğretmenin niteliği mülakatla değil, öğretmeni yetiştirme sürecinde ele alınır.
Öğretmenin niteliğinin 45 dakikalık mülakatla ölçülemeyeceğine dikkat çeken Geylan, “Öğretmenin niteliği öğretmen yetiştirme sürecinde değerlendirilmelidir. Bu noktada bir çağrımız var. Öğretmen liselerini yeniden açalım. Öğrenciler bu liselere öğretmen olma arzu ve hedefiyle girsin. Hala aynı arzu ve hedefi taşıyorsa eğitim fakültesinde okusun. Eğitim fakültesinin son sınıfını tam zamanlı okulda geçirsin. Okulla, öğrenciyle, veliyle, yöneticiyle muhatap olsun. Hala öğretmen olma isteğini koruyorsa KPSS’ye girsin. Ancak bu şekilde nitelikli öğretmen yetiştirilir. Kısacası öğretmenin niteliği mülakatla değil, öğretmen yetiştirme sürecinde ele alınır” diye konuştu.
2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı başlamadan 20 bin atamaya ilaveten en az ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapılmalıdır.
Öğretmen atama sayısının yetersizliğine vurgu yapan Talip Geylan, “2023 yılında emekli/ayrılan öğretmen sayısı 23 bin 670 idi. 024 yılında da emekli olacak öğretmen sayısı en az 20 bindir. Dolayısıyla 20 bin atama bırakın mevcut açığı gidermeyi, bu yıl emekli olacak öğretmenlerimizin oluşturacağı yeni boşluğu dahi doldurmayacaktır. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, geçtiğimiz ekim ayında ‘68 bin norm açığı var’ demişti. Biz de ‘Sendikamızın yaptığı araştırmaya göre 79 ilde 72 bin 723 ücretli öğretmen çalıştırılıyor’ diyoruz. Yine tespitlerimize göre norm kadro ihtiyacı da 101 bin 350. Rakamlardan da görüleceği üzere 20 bin atama hiçbir derde deva olmayacaktır. 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı başlamadan 20 bin atamaya ilaveten en az ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapılmalıdır” dedi.