Türk Eğitim-Sen, ataması yapılmayan öğretmenlerin eylemine destek verdi. Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen ataması yapılmayan öğretmenler, Ulus Atatürk Heykeli önünde Şubat’ta 20 bin atamaya ilave 40 bin atama daha yapılmasını talep etti.
Ataması yapılmayan öğretmenlerin eylemine Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan ve Genel Merkez Yöneticileri katıldı.
Eylemde; ellerinde “Ücretmen Değil, Öğretmen”, “Elbet Bir Gün Kavuşacağız Çocuklar, Bu Böyle Yarım Kalmayacak”, “Halimizi Victor Hugo Görse Sefilleri Tekrar Yazardı”, “Haydi Öğretmenler Okula”, “Öğretmen Burada Ek 40 Bin Atama Nerede?”, “Bir Sınıf Dolusu Hayalimiz Var, Ek 40 Bin Atama İstiyoruz”, “Gelecek Nesil Öğretmenlerin Eseridir” şeklinde pankartlar taşıyan ataması yapılmayan öğretmenler; “Başöğretmen İzinde, Kulağımız Sizlerle”, “Öğretmene Nisan’da 40 Bin Atama”, “Mutlu Öğretmen, Güçlü Türkiye” şeklinde sloganlar attı.
Eylemde bir konuşma yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Şubat ayında 20 bin atama yapılacağını hatırlatarak; 81 bin ücretli öğretmen çalıştırıldığını, norm kadro ihtiyacının 150 bine ulaştığını, atama bekleyen öğretmen sayısının 700 bin olduğunu belirterek, 20 bin atamanın yeterli olmadığını söyledi.
60 bin atama 60 bin aile demektir!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Gençlerimizin evlilik yaşı giderek yukarı doğru çıkıyor. Genç yaşta maalesef evlenmiyorlar, kızlar da erkekler de. Böyle bir şey olur mu!” şeklindeki sözlerini de hatırlatan Geylan, “Sayın Cumhurbaşkanının sözlerine katılmamak elbette mümkün değil. Ama şunu da görmek gerekir: İşsiz olan, eşsiz de kalır!” dedi.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a çağrıda bulunan Geylan, “Şubat’taki öğretmen atama sayısını artırarak 60 bin gencimizin daha evlenmesine vesile olun! 60 bin atama 60 bin aile demektir!” diye konuştu.
Ülkemizin topyekûn kalkınmasının ön koşulu olan eğitimde tasarruf olamayacağını kaydeden Geylan, “Hele ki, eğitimini taşıyıcı kolunu olan öğretmenlerimizin atanmasında tasarruf asla kabul edilemez!” dedi.
Genel Başkan bu noktada yapılması gerekenin; Şubat ayında ilan edilen 20 bin atamaya ilave olarak, 40 bin öğretmen ataması daha yapılması ve 2020 yılı sonuna kadar da toplam atama sayısının 100 bine çıkarılması olduğunu bildirdi.
Ataması yapılmayan öğretmenler, Genel Başkan’a desteklerinden dolayı teşekkür ederek, plaket takdim etti.
Ataması yapılmayan öğretmenler daha sonra şarkılar, türküler söyleyerek, halaylar çekerek, ek 40 bin atama taleplerini yineledi.
Genel Başkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Kıymetli meslektaşlarım, değerli basın mensupları;
Diyarbakır’dan, Karabük’ten, Van’dan, İstanbul’dan, Kars’tan, Trabzon’dan, Antalya’dan kısacası güzel ülkemizin dört bir yanından “Şubat’ta 60 Bin Atama” talebinizi haykırmak için Ankara’ya geldiniz.
Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz!
Kışa, soğuğa ve zor koşullara aldırmadan, belki de yakınlarınızdan aldığınız harçlıklar ile bugün buradasınız.
Kendi geleceğinize sahip çıkmak adına emek verdiğiniz için, yılmadan mücadele ortaya koyduğunuz için her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum.
Ayrıca bugün burada aranızda olmak isteyen, sizlerle birlikte Ankara’dan haykırmak isteyen; ancak türlü sıkıntılardan ötürü buraya gelemeyen; dua, dilek ve ümitleriyle desteklerini yanımızda hissettiğimiz yüzbinlerce meslektaşımıza da teşekkür ediyorum.
Ülkemizin eğitim neferleri, gözbebeğimiz olan genç meslektaşlarım;
Her biriniz yüksek puanlarla eğitim fakültesini kazandınız. 4 yıl üniversite sıralarında dirsek çürüttünüz. Öğrencilerinize kavuşma hayaliyle mezun oldunuz, ardından KPSS’ye girdiniz. Buna rağmen atanamadınız. Aranızda KPSS’den çok yüksek puan almasına rağmen sınırlı kontenjan nedeniyle ataması yapılmayan çok sayıda arkadaşımız olduğunu biliyorum.
Bilindiği üzere Hükümet tarafından 2020 yılı için Şubat ayında sadece 20 bin öğretmen ataması yapılacağı açıklandı. Bu komik atama sayıları ile ne eğitim hayatımızın ihtiyacı karşılanır, ne eğitim hedeflerine ulaşılır ne de atama bekleyen yüzbinlerce meslektaşımızın sorunu çözülebilir.
Yeterli öğretmen ataması yapılmaması, sadece iş bekleyen genç kardeşlerimizin istihdam problemi değil, aynı zamanda bir eğitim sorunudur.
Bakın, Türk Eğitim Sen olarak her yıl olduğu gibi bu sene de ücretli öğretmen araştırması yaptık. Buna göre, 81 il valiliğinden gelen rakamlar doğrultusunda tam 80 bin 583 ücretli öğretmen çalıştırıldığını tespit ettik.
Yani 81 ilde 81 bin noktada acil öğretmen ihtiyacını karşılayamamış ve ek ders ücreti karşılığında ücretli öğretmen çalıştırmak zorunda kalmışız.
Öncelikle şunu belirtelim ki, ücretli öğretmenlik modern köleliktir.
- Bu öğretmenler, girdiği ders başına ücret alır.
- Büyük çoğunluğunun aylık maaşı asgari ücreti bile bulmaz.
- Yılın 9 ayı çalıştırılırlar, dolayısıyla 3 ay maaş alamazlar.
- Hiçbir özlük hakkı yoktur.
- Okul müdürü istediği anda işlerine son verebilir.
- Üstelik ücretli öğretmenlerin öğretmenlik formasyonu alması şart değildir. İki yıllık herhangi bir yüksekokul mezunu olanlar bile ücretli öğretmenlik yapabilmektedir.
Ücretli öğretmenlik uygulamasının bir diğer problemi de, bu arkadaşlarımızın tamamının öğretmenlik yeterliliğine haiz olmamasıdır. Şu an görev yapan ücretli öğretmenlerin sadece 37 bin 208’i eğitim fakültesi mezunu, 33 bin 280’i lisans mezunu, 8 bin 268’i de ön lisans mezunudur. Özel uzmanlık gerektiren zihinsel-görme-işitme engelliler sınıf öğretmenliğinde dahi ön lisans mezunu ücretli öğretmen görevlendirmesi yapılmaktadır. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen açığını gidermek için bu yöntemi uygulaması ve ücretli öğretmenliği bir atama politikası haline getirmesi asla kabul edilebilir değildir.
Her yıl ortalama 40 bin öğretmen, eğitim fakültesinden mezun olmaktadır. Maalesef yerel ve siyasi saiklerle hareket edilerek, gerekli alt yapı oluşturulmadan açılan eğitim fakülteleri neticesinde atama bekleyen öğretmenlerimizin sayısı her geçen yıl artmakta büyük bir yığılma oluşmaktadır. Görünen odur ki, ayakları yere sağlam basan tedbirler alınmazsa, önümüzdeki yıllarda atama bekleyen öğretmen sayısı 1 milyona dayanacaktır.
Bu durumun sorumlusu elbette devlet kapısında iş bekleyen gençlerimiz değil, sağlıklı planlama yapamayan kamu yöneticileridir.
Dolayısıyla “Muhakkak her mezun olanı devlet işe alacak diye bir şart yok” yaklaşımını asla kabul etmiyor, bu tutumu topu taca atmak olarak görüyoruz.
Ülkeyi yönetenlere yakışan, bu tür söylemlerle atama bekleyen öğretmenlerin umudunu kırmak değil, dertlere deva olmaktır.
Değerli öğretmenlerimiz;
Yıllarca iş bulamadığı, cep harçlığına muhtaç olduğu, anne-babasının himayesinden çıkamadığı için tüm bu yaşadıkları ağır gelen, depresyona giren ve intihar yolunu seçen öğretmenlerimizin sayısı günden güne artmaktadır. Bu öğretmenlerimiz eline ekmeğini alamamanın verdiği hayal kırıklığı ile son seçenek olarak hayatına son vermektedir. Devletimizin bu yaşanan intihar vakalarına kayıtsız kalmaması gerekir.
Yıllarca emeğinin karşılığını alamadığı ve iş sahibi olamadığı için psikolojisi bozulan, hatta hayatına son veren, evlenemeyen, aile kuramayan gençlerimiz görmezden gelinemez. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan geçtiğimiz günlerde, “Gençlerimizin evlilik yaşı giderek yukarı doğru çıkıyor. Genç yaşta maalesef evlenmiyorlar, kızlar da erkekler de. Böyle bir şey olur mu!” demişti.
Sayın Cumhurbaşkanının sözlerine katılmamak elbette mümkün değil. Ama şunu da görmek gerekir: İşsiz olan, eşsiz de kalır!
Buradan soruyoruz: İşini eline almadan gençlerimiz nasıl evlenip, yuva kuracak, nasıl çocuk sahibi olacak?
Bu noktada Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a çağrıda bulunuyorum: Şubat’taki öğretmen atama sayısını artırarak 60 bin gencimizin daha evlenmesine vesile olun! 60 bin atama 60 bin aile demektir!
Sevgili meslektaşlarım;
Sendikamızın ücretli öğretmenler ile ilgili araştırmasında norm kadro açığını da tespit ettik. Valiliklerden gelen bilgilere göre şu anda 69 ilde norm kadro açığı 103 bin 527’dir. 81 ilden veriler elimize ulaşsaydı, bu sayının çok daha yüksek olduğunu görecektik. Norm kadro açığı 150 binlere dayanmışken, ücretli öğretmen görevlendirmesi sayıları 81 bine ulaşmışken, atama bekleyen öğretmen sayısı 700 bine aşmışken, öğretmen atama sayısını 20 bin olarak belirlemek asla doğru bir atama politikası değildir.
Hiç kimse bize ekonomik koşullardan bahsetmesin. Ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik koşulları tabii ki biliyoruz. Ülkemizin muhatap olduğu iktisadi daralmalar karşısında getirilen tasarruf tedbirlerini tabii ki anlıyor ve doğru kabul ediyoruz.
Ancak şu gerçek unutulmasın ki; ülkemizin topyekûn kalkınmasının ön koşulu olan eğitimde tasarruf olmaz. Hele ki, eğitimini taşıyıcı kolunu olan öğretmenlerimizin atanmasında tasarruf asla kabul edilemez!
Bu nedenle; öncelikle ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapmak, ardından da norm kadro açığını gidermek öncelikli hedef olmalıdır.
Bu minvalde yapılması gereken; Şubat ayında ilan edilen 20 bin atamaya ilave olarak, 40 bin öğretmen ataması daha yapılması ve 2020 yılı sonuna kadar da toplam atama sayısının 100 bine çıkarılmasıdır.
Öğretmenler işsiz, öğrenciler öğretmensiz kalmasın!”