Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, TBMM’ye sunulan Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifi hakkında önemli açıklamalar yaptı.
Teklifte getirilen düzenlemelerin eksik kaldığına dikkat çeken Geylan, sürecin başlatılmış olmasını olumlu bulmakla birlikte, teklifin beklentileri karşılamaktan çok uzak kaldığını söyledi.
Teklifte; Cumhurbaşkanı’nın ‘Kadrolu öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenler arasındaki ayrımı kaldırıyoruz’ ifadesine uygun bir düzenleme yapılmadığına, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik düzenlemesinin kurs ve sınav şartıyla yapılacak olmasının da bir başka garabet durumu olduğuna dikkat çeken Geylan,“ Gelinen noktada olması gereken; ‘Hele bir başlayalım kervan yolda dizilir’ demeden ve ‘Kaş yapayım derken göz çıkarmamak’ için yapılması gereken teklifin meslektaşlarımızın beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve hızlı bir şekilde TBMM gündemine getirilmesidir” diye konuştu.
Genel Başkan açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılacağı 23 Ekim 2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 2023 Eğitim Vizyon Belgesi Tanıtım Toplantısı’nda kamuoyuna duyurulmuştu.
Öğretmenlik mesleğinin statüsünü sağlam ve yasal bir zemine kavuşturacak, mesleğin saygınlığını artıracak ve öğretmenlerin muhatap olduğu düzenlemeleri tek bir çatı altında toplayacak bir yasanın çıkacağı beklentisi eğitim kamuoyunda heyecan ve memnuniyet oluşturmuştu.
Ancak aradan geçen üç yılın ardından kanun teklifi 2021 yılının son günü TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Sürecin başlatılmış olmasını olumlu bulmakla birlikte Öğretmenlik Meslek Kanunu teklifinin beklentileri karşılamaktan çok uzak kaldığını ifade ediyoruz. Çünkü adeta DAĞ FARE DOĞURMUŞTUR. Teklifin içeriğinde aday öğretmenlik süreci, kariyer basamakları ve ek gösterge düzenlemesi ile sözleşmeli öğretmenlere can güvenliği ve sağlık durumundan mazeret tayini hakkı getirilmesine yer verilmiştir.
Fakat teklifte getirilen bu düzenlemeler de eksik kalmıştır. Şöyle ki;
20. Milli Eğitim Şurası konuşmasında Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın dile getirdiği ‘Kadrolu öğretmenler ile sözleşmeli öğretmenler arasındaki ayrımı kaldırıyoruz’ ifadesine uygun bir düzenleme yapılmamıştır. Bu ayrımın kaldırılmasının tek yolu sözleşmelilerin kadroya alınmasıdır. Mevcut teklifte ise bırakın kadroyu, sözleşmeli öğretmenlerimize eş durumundan tayin hakkı dahi verilmemiştir.
Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik düzenlemesinin kurs ve sınav şartıyla yapılacak olması da bir başka garabet durumdur. Öğretmenlik, sadece bilme mesleği değil, bildiğini aktarma mesleğidir. Sınav, sadece bilgiyi ölçer, oysaki öğretmenliği ölçecek tek ölçüt, deneyimdir. Dolayısıyla kariyer basamakları belirlenirken sadece hizmet yılı esas alınmalıdır. 10 yılını doldurmuş her öğretmenimiz uzman öğretmen, 20 yılını doldurmuş her öğretmenimiz de Başöğretmen olarak değerlendirilmelidir.
3600 düzenlemesi ise aslında teklife konulan geçici madde ile 15 Ocak 2023’de yürürlüğe girecektir. Yani öğretmenlerin ek gösterge düzenlemesi aslında Öğretmenlik Meslek Kanunu ile değil, kamu çalışanlarına yönelik yapılacak genel ek gösterge düzenlemesi ile hayata geçecektir.
Teklifteki en olumlu düzenleme adaylık kaldırma sınavının kaldırılmış olmasıdır. Ancak adaylık eğitimi sonunda değerlendirmeyi yapacak olan Adaylık Değerlendirme Komisyonu’nun teşkili dikkat edilmesi gereken önemli bir husustur. Sendikal ve siyasal saiklerin, komisyon sürecinden uzak tutulmaması halinde, değerlendirmelerin, öğretmenlerimiz üzerinde bir mobbing unsuru olabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
Meclis Başkanlığı’na sunulmuş olan bu teklife, her ne kadar adı ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU olsa bile, aslında içeriği açısından olsa olsa ÖĞRETMENLERİN KARİYER BASAMAKLARINI DÜZENLEME KANUNU diyebiliriz.
Çünkü şu hususun iyi anlaşılması gerekir:
Öğretmen istihdam şeklinin olmadığı,
Zorunlu hizmet bölgelerinde çalışanlara teşvik uygulamasının getirilmediği,
Objektif kriterlere haiz ödül sisteminin düzenlenmediği,
Liyakat temelli yönetici atama sisteminin yasal zemine kavuşturulmadığı,
Eğitimcilere yönelik şiddete karşı tedbirlerin getirilmediği,
Ek ders ücretleri, nöbet görevleri, maaş karşılığı ders saatleri, tayin ve atama vs. süreçlerin düzenlenmediği..,
Velhasıl, öğretmenlerin muhatap olduğu süreç ve uygulamaların bir çatı altında toplanmadığı bir kanun MESLEK KANUNU olamaz!
Ve doğal olarak da eğitim kamuoyunun ve öğretmenlerimizin beklentilerini karşılayamaz!
Gelinen noktada olması gereken; ‘Hele bir başlayalım, kervan yolda dizilir’ demeden ve ‘Kaş yapayım derken göz çıkarmamak’ için yapılması gereken, teklifin meslektaşlarımızın beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve hızlı bir şekilde TBMM gündemine getirilmesidir.”