Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 12.09.2018 tarihinde Kon Tv’de yayınlanan “Ankara Konuşuyor”, Kanal B’de yayınlanan “Gündemin İçinden” programlarına katıldı.
Umuyoruz ki, Milli Eğitim Bakanlığı, bundan sonra süreci, eğitimin uygulayıcıları ve eğitimin paydaşları ile istişare ederek yönetir” dedi.
Genel Başkan Geylan, eğitimin sorunları ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı’nın eğitimde istenilen seviyeye ulaşamadığımızı söylediğini hatırlatan Talip Geylan, “Bu bir durum tespitidir. Peki neden? Bize en göre temel neden eğitimin eğitimci olmayanlara teslim edilmesinden kaynaklanıyor” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı görevine öğretmen kökenli akademisyen Ziya Selçuk’un getirildiğine dikkat çeken Geylan, “Ziya Selçuk Milli Eğitim Bakanı olduğu günden itibaren kamuoyunda bir heyecan uyandırdı. Uzun zamandır Milli Eğitim Bakanlığı makamını işgal edenlerin büyük çoğunluğu tabiri caiz ise öğrenci velisi olmaktan başka eğitimci bir kimliğe sahip değildi. Nitekim Sayın Selçuk, göreve geldiği günden beri yaptığı ufak tefek dokunuşlar ile eğitim çalışanlarına kulak verdiğini gösterdi” dedi.
Mevcut iktidar döneminde 4 kez liselere geçiş sınavının değiştirildiğine dikkat çeken Geylan, “Bu dahi mevcut iktidarın bugüne kadar eğitim alanında heybesinin boş olduğunun göstergesidir. Hatta aynı bakan döneminde iki kere sistem değiştirildi. Umuyoruz ki, Milli Eğitim Bakanlığı, bundan sonra süreci, eğitimin uygulayıcıları ve eğitimin paydaşları ile istişare ederek yönetir” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023’e Doğru Türk Eğitim Sistemi Bulma Konferansı ve Çalıştayı düzenlediğini hatırlatan Geylan, sivil toplum kuruluşlarının ve sendikaların da davet edildiği bu konferansa kendisinin de katıldığını belirtti. Çalıştayda eğitimin tüm sorunlarının masaya yatırıldığını ifade eden Geylan, “Diliyorum ki, Milli Eğitim Bakanlığı artık sadece masa başı kararlarla eğitimi planlamayacak, ihtiyaç duyduğunda eğitimin paydaşları ile sorunları istişare edecektir. Ancak bu şekilde bazı arazlar, icraatlar hayata geçirildikten sonra değil, öncesinde tespit edilir” diye konuştu.
Yılların getirdiği sorunlar dururken, zaten mevzuatta yer alan bir hükümle alakalı karma eğitimi tartışmak bence hedef saptırmaktır.
Karma eğitim tartışmalarına da değinen Geylan, Ortaöğretim Genel Müdürü Ercan Türk’ü arayarak, kendisinden bilgi aldığını söyledi. ‘Milli Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumlarında karma eğitim yapılır’ ifadesinin 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 15. Maddesi ile hükme bağlandığını ifade eden Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki bu tartışma nereden çıktı? Bunu Ortaöğretim Genel Müdürü Ercan Türk’e sorduğumda şöyle dedi: Daha önce adı Çıraklık Eğitim Merkezi olan Mesleki Eğitim Merkezlerinde sadece erkek kursiyerler devam ediyor algısı var idi. Bunun önüne geçmek, bu kursları korumak için yönetmeliklere karma eğitim yapılır ibaresini özellikle koyduk ki, erkek kursiyerlerin yanında bayan kursiyerlerin de kurslara devam edeceği algısı yerleşsin. Daha sonra Meslek Eğitim Merkezleri, Meslek Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlandı. Dolayısıyla böyle bir ihtiyaç kalmadı. Kanunda var olan bir hususu yeniden yönetmeliğe koymanın bir anlamı yok. Bundan dolayı yer vermedik.”
Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yılların getirdiği sorunlar dururken, zaten mevzuatta yer alan bir hükümle alakalı karma eğitimi tartışmak bence hedef saptırmaktır. Karma eğitim modeli kanunla belirlenmiştir. Bunun tartışma konusu dahi yapılmasını doğru bulmuyoruz.”
Önerimiz; 2018 yılında en az 40 bin ilave ek atama, 2019 yılında da 100 bin atama yapılmasıdır.
Öğretmen atama sayısının artırılmasını isteyen Geylan, şunları söyledi: “Bilindiği gibi bu yıl 20 bin öğretmen ataması yapıldı. Oysa Türkiye’de 63 bin 656 ücretli öğretmen çalıştırılmaktadır. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrıda bulunmuş, ‘En az 40 bin atama daha yapın ki, en azından ücretli öğretmen sayısı kadar bir eksiği kapatalım’ demiştik. Bunun üzerine Ziya Selçuk’un girişimleri ile 2018 yılı içerisinde 20 bin öğretmen ataması daha yapılacağı duyuruldu. Ancak 2017 yılı KPSS’ye girip yüksek puan alan ama kontenjanlar sınırlı olduğu için ataması yapılmayan ciddi sayıda öğretmenimiz var. Aralık ayında yapılacak 20 bin öğretmen atamasına hem 2017 hem de 2018 yılında KPSS’ye girenler başvuru yapabilecek. Bu nedenle önerimiz; 2018 yılında en az 40 bin ilave ek atama, 2019 yılında da 100 bin atama yapılmasıdır” dedi.
“Eğitimde en iyi binaları da yapsanız, en son teknolojik donanımla alt yapıyı da hazırlasanız, her ihtiyacı kâmil şekilde karşılamış dahi olsanız, öğretmeniniz yoksa ise eğitime mağlup başlıyorsunuz demektir. Diğer her şey beyhude yatırımdır” diyen Geylan, eğitimin taşıyıcı kolonunun öğretmen olduğunu söyledi.
Türk Eğitim Sen olarak sadece kadrolu öğretmen istihdamı yapılması gerektiğini savunuyoruz.
Öğretmen istihdamının sadece KPSS puan üstünlüğüne göre ve kadrolu olarak yapılması gerektiğini bildiren Geylan şunları kaydetti “Öğretmenler odasında öğretmenler bölük pörçüktür. Kadrolu, sözleşmeli, ücretli öğretmenler var. Farklı farklı istihdam modellerine şiddetle karşıyız. Türk Eğitim Sen olarak sadece kadrolu öğretmen istihdamı yapılması gerektiğini savunuyoruz. Bilindiği gibi sözleşmeli öğretmen istihdamına da dava açtık. Yargı süreci devam ediyor. Dilerim ki, yargı talebimiz doğrultusunda bir karar verir ve bu sorun kökten çözülür.”
Öğretmenlerimize ekonomik teşvik sağlarsak, mahrumiyet bölgelerinde gönüllü olarak kalmalarını sağlayabiliriz.
Sözleşmeli öğretmenlerin 6 yıl çakılı çalışmak zorunda olduklarını, eş durumundan tayin talep etme haklarının olmadığını ifade eden Geylan, “Hükümet çakılı kadroyu mahrumiyet bölgelerinde öğretmen istihdamı sağlayamadıkları gerekçesiyle uygulama koymuştu. Sendikamızın önerisi ise şu idi: Mahrumiyet bölgelerinde öğretmen istihdamını sağlamanın yolu öğretmenimizi esir etmek değil, teşvik etmektir. Bu nedenle bir model önerdik. Görev yapılan bölgenin mahrumiyet derecesine göre 1 brüt asgari ücret ile 2 brüt asgari ücret arasında değişen oranlarda zorunlu hizmet tazminatı ödenmelidir. Öğretmenlerimize bu şekilde ekonomik teşvik sağlarsak, mahrumiyet bölgelerinde gönüllü olarak kalmalarını sağlayabiliriz. Ülkemizi yönetenler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğunu söylüyor. Türkiye’nin büyümesinden hepimiz övünç duyarız. Bu minvalde milli gelir artışından kamu çalışanlarının da yararlanması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin, zorunlu hizmet bölgesinde çalışan arkadaşlarımıza, zorunlu hizmet tazminatı ödeyebilecek güce sahip olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Devletimiz belli bölgelerde öğretmen istikrarını sağlamak için Anayasayı ihlal edemez.
Eş durumu tayinlerinin bir kısmının gerçekleşmemesi nedeniyle öğretmen ailelerinin parçalandığına dikkat çeken Geylan, Anayasanın 41. Maddesinin aile birliğine vurgu yaptığını kaydetti. Geylan, “Anayasamız çocukların hukuki bir zorunluluğu yoksa anne ve babaları ile birlikte olma hakkı olduğunu öngörür. Bu konuda yönetenlere de yükümlülük atfeder. Devletimiz belli bölgelerde öğretmen istikrarını sağlamak için Anayasayı ihlal edemez” dedi.
Bakanlığın sözleşmeli öğretmenlerin çakılı çalışma süreleri ile ilgili çalışması olduğunu ifade eden Geylan, “Sözleşmeli öğretmenlerin 4 yıl sözleşmeli, 2 yıl kadrolu olarak çalışmasını; 3 yıl sözleşmeli, 1 yıl kadrolu olarak esnetmeyi planlıyorlar. Ama Türk Eğitim-Sen olarak bunu kabul etmiyoruz. Tüm öğretmenler kadrolu olarak istihdam edilmeli ve aynı haklara sahip olmalıdır” diye konuştu.
Özür grubu tayinleri ile ilgili yaşanan sorunlar giderilemediğine dikkat çeken Genel Başkan, il/ilçe emrinin getirilmesini istedi.
Mülakat yıllardır kadrolaşmanın aracı olarak kullanılmıştır. Bu nedenle mülakatın ivedilikle kaldırılmasını talep ediyoruz.
Öğretmen alımında yapılan mülakat yöntemine de tepki gösteren Geylan, “Mülakat saçma bir yöntemdir. 3 dakika süren mülakat ile öğretmenin yeterliliğini nasıl ölçebilirsiniz? Bizi yönetenler, zararlı yapıların kamuya girmesini engellemek için mülakat yapıldığını söylüyor. Elbette hiçbir vatansever kamuda hainlerin olmasını istemez. Ancak bu yapıları tespit etmenin yolu mülakat değil, güvenlik soruşturmasıdır. Mülakat yıllardır kadrolaşmanın aracı olarak kullanılmıştır. Bu nedenle mülakatın ivedilikle kaldırılmasını talep ediyoruz.” diye konuştu.
Yönetici mülakatlarında yapılan ahlaksızlıkları da anlatan Geylan, Rize ili ile ilgili çok çarpıcı bir örnek verdi. Rize’de yönetici mülakatlarında 90 ila 100 puan arasında alan 33 kişi bulunduğunu, bu 33 kişinin 28’inin bir sendikanın üyesi olduğunu söyleyen Geylan, “Ya Rize ve daha birçok ildeki en becerikli, en yetenekli, en donanımlı, en işi nitelikli yöneticiler bir sendikada toplanmıştır ya da bu mülakat komisyonlarında çatır çatır kul hakkı yenilmiştir” dedi. Her fırsatta birlik ve beraberlik vurgusu yapan Sayın Cumhurbaşkanının memleketinde dahi kul hakkı gasplarının yaşandığını ifade eden Geylan, bunun kabul edilemeyeceğini belirtti.
Birlik ve beraberlik refleksini rencide edecek tutum ve davranışlarda bilerek ve kasten zarar veren her kimse kripto Fetöcüdür.
Ülkemizde 15 Temmuz’da yaşanan ihanet sürecinin hala devam ettiğini söyleyen Geylan, “İçten ve dıştan birtakım sabotajlar ile saldırılarla hala karşı karşıyayız. Toplumsal birliğimize göz dikenler var ki bunlar fırsat gözlüyor. Her konuyu kaşıyorlar. Böyle bir ortamda birlik ve beraberlik refleksini rencide edecek tutum ve davranışlarda bilerek ve kasten zarar veren her kimse kripto Fetöcüdür” dedi.
Şube müdürlüğü atamaları yeni MEB yönetiminin ilk sınavıdır.
1 Nisan’da şube müdürlerine yazılı sınav yapıldığını da hatırlatan Geylan, “Milli Eğitim Bakanlığı yazılı sınavın ardından 3-14 Eylül tarihleri arasında şube müdürlüğü mülakatı yapıyor. Taşra teşkilatında görevlendirilecek 513 müdürlüğü kadrosu için 4 katı aday mülakat alındı. Şube müdürlüğü mülakatlarının yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve ekibinin ilk sınavı olacağını düşünüyoruz. Geçmiş mülakatlarda yaşanan rezilliklere son verilmelidir. Bir kez daha tekrarlıyoruz ki; öğretmen, yönetici, şube müdürlüğü atamalarında ve diğer tüm alanlarda mülakat tamamen kaldırılmalı, atamalar yazılı sınav puan üstünlüğüne göre yapılmalıdır.”
Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmelidir.
Genel Başkan Talip Geylan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın her eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneği ödediğini belirterek, “Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz; Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneğinin sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödenmesidir. MEB’de yaklaşık 1 milyonu aşkın çalışan vardır. Bu çalışanların 950 bini öğretmendir. Devletimiz 950 bin öğretmenimize bu ödeneği verebilecek güçte ise, geriye kalan 100 bin civarında eğitim çalışanına da verebilir. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un bir ilki gerçekleştirmesini ve Eğitim-Öğretime Hazırlık Ödeneğini tüm eğitim çalışanlarına bir maaş tutarında ödeneceğini duyurmasını istiyoruz. Eğitim çalışanlarının sorunlarını bilen Sayın Selçuk’a bu yakışır” diye konuştu.
...:: GENEL BAŞKANIN AÇIKLAMALARI İÇİN TIKLAYINIZ ::...