Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 23.06.2022 tarihinde Adana ve Kırşehir’de bir dizi ziyaretlerde bulundu. Genel Başkan’a, Genel Başkan Yardımcısı Cengiz Kocakaplan eşlik etti.
Genel Başkan ilk olarak Adana şubelerimizi ziyaret etti. Daha sonra Kırşehir’e geçen Genel Başkan Geylan, Kırşehir Şube yönetim kurulu üyeleri ile bir araya geldi, Kırşehir Şubenin düzenlediği istişare toplantısına katıldı.
Toplantıda Kırşehir Şube Yönetim Kurulu Üyeleri, ilçe temsilcileri, şube kadın komisyon üyeleri, üniversite ve işyeri temsilcileri ile üyelerimiz hazır bulundu.
Geride bıraktığımız süreçlere baktığımızda, kamu çalışanlarının daha fazla kaybetmemesi için Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikalar yetkili olmalıdır.
Bir konuşma yapan Genel Başkan Talip Geylan, Kırşehir’in sendikamızın yetkili olduğu altı ilden biri olduğuna vurgu yaparak, “Bu, tüm teşkilatımızın ortak gayretiyle elde edilen bir başarıdır. Hepinizle gurur duyuyoruz. Allah razı olsun” dedi.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in, 1 Ağustos 2023 tarihinde gerçekleştirilecek 7. Dönem Toplu Sözleşme masasına yetkili sendika olarak oturacağına yürekten inandığını belirten Geylan, “Türkiye Kamu-Sen’in 30’uncu kuruluş yıl dönümü yetkili olacağımız yeni dönemin Bismillahı olacaktır” dedi.
Türkiye Kamu-Sen ve bağlı sendikaların neden yetkili olması gerektiğini açıklayan Geylan, geride bıraktığımız 6 toplu sözleşmenin sonuçlarına dikkat çekti. Yetkili konfederasyonun geçen yıl toplu sözleşme mutabakatına attığı imzanın mürekkebi kurumadan ‘ek zam’ ve ‘refah payı’ demeye başladığını bildiren Geylan, “Oysa Türkiye Kamu-Sen, toplu sözleşme başlamadan önce kırmızı çizgilerini ilan etmişti. Kırmızı çizgilerimiz; bir yılda ortaya çıkan kayıpların telafisi için 600 TL ek zam ve refah payı uygulamasının geri getirilmesiydi. Çünkü refah payı olmadan yapılan hiçbir artış gerçek anlamda artış değildir. Enflasyon kadar zam sıfır zam demektir.
Peki ne oldu? Türkiye Kamu-Sen, son geceye kadar direndi ama yetkili konfederasyon talimatla imza attığı ve kamu çalışanlarının yanında saf tutmadığı için kamu çalışanlarına 6. kez kaybettirdi. Bu nedenle kamu çalışanları aldıkları zammın üç, üç buçuk katı enflasyon farkı almak durumunda kaldı. Temmuz’da da maaş artış oranının birkaç katı enflasyon farkı almak durumunda kalacağız.
Dolayısıyla geride bıraktığımız süreçlere baktığımızda, kamu çalışanlarının daha fazla kaybetmemesi için Türkiye Kamu-Sen ve Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalar yetkili olmalıdır. O masada kamu çalışanlarını hakkıyla temsil etme hüviyetindeki sendikalara ihtiyaç vardır” diye konuştu. Genel Başkan, 7. Toplu Sözleşme masasına yetkili sendika olarak oturmak için 14 Mayıs 2023 mesai bitimine kadar gayret ortaya konulmasını da istedi.
Tazminat yansıtma oranları yükseltilmelidir.
Ek gösterge ile ilgili kanun teklifinin önümüzdeki haftalarda TBMM’ye sunulacağını söyleyen Geylan, tazminat yansıtma oranlarının yükseltilmesini istedi. Türkiye Kamu-Sen’in, tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 800’er puan artırılması ve yardımcı hizmetler sınıfının ek göstergeden yararlandırılması taleplerinin kısmen dikkate alındığını bildiren Geylan, “Ancak bir eksik daha var: Ek göstergesi 3600’ün altında kalan çalışanların maaşlarına ya da emekli ikramiyesine kayda değer bir yansıma olmayacak. Bu nedenle tazminat yansıtma oranlarının yükseltilmesini talep ediyoruz. Bu hususta Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci konuyla ilgili bir raporu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e sundu. Kamu çalışanları rahat olsun ki, hem bakanlık nezdinde hem de komisyon ve genel kurul aşamasında tüm kamu çalışanlarının yüreğini mutmain edecek bir düzenlemenin yapılması için gayret ortaya koyacağız” dedi.
Kanun çıktı ancak maç bitmedi. Bundan sonra sendikamızın en önemli gayretlerinden birisi bu kanunun adına yaraşır şekilde içinin doldurulması olacaktır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili açıklama yapan Geylan, “Sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınması en önemli taleplerimizdendir. Çünkü öğretmenliğin ücretlisi, sözleşmelisi olmaz. Tüm öğretmenler sadece kadrolu olarak atanmalıdır. Ancak ne yazık ki meslek kanunuyla sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasındaki ayrıma son verilmedi.
Öte yandan kanunda kariyer planlaması sınav şartına bağlı olarak gerçekleştirildi. Oysa herhangi bir şarta bağlı kalmadan 10 yılını dolduran her öğretmen uzman, 20 yılını dolduran her öğretmen başöğretmen olmalıdır. Nitekim Türk Eğitim-Sen olarak kanuna dayalı olarak hazırlanan yönetmeliği başta sınav şartı olmak üzere birçok hususta yargıya taşıdık. Umuyoruz ki yargı, öğretmenlerin beklentileri doğrultusunda karar verir.
Tabi kanun çıktı ancak maç bitmedi. Bundan sonra sendikamızın en önemli gayretlerinden birisi bu kanunun adına yaraşır şekilde içinin doldurulması olacaktır. Hem MEB, hem de yasa koyucu nezdinde kanunun içeriğinin zenginleştirilmesi yönünde gayret ortaya konulmalıdır. Bize göre öğretmenlerin muhatap olduğu tüm süreçler meslek kanununda yerini bulmalıdır. Ödüller, izinler, tayin ve nakiller, yönetici atama süreci de kanunda mutlaka yer almalıdır” dedi.