Genel Başkan Geylan ve beraberindeki heyet 23 Ekim 2024 tarihinde Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürü Erhan Baydur’u ziyaret etti, “Asrın felaketini yaşamış kentimizde eğitimin eksiklerinin giderilmesi yolunda gayretlerini gördüğümüz yöneticilerimize ve meslektaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum” dedi. Geylan, daha sonra Türkiye Kamu Sen Kahramanmaraş İl Temsilciğinde konfederasyonumuza bağlı sendikaların şube başkanları ile bir araya gelerek, güncel konuları değerlendirdi.
Genel Başkan Talip Geylan ve Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Dolgun, Kahramanmaraş 1 No’lu Şubesinin düzenlediği istişare toplantısında; şube yönetim kurulu üyeleri, ilçe ve üniversite temsilcileri, şube kadın komisyonu üyeleri ile eğitim çalışanlarıyla bir araya geldi.
Daha sonra Geylan ve beraberindeki heyet, Göksun’da ilçe temsilciliği yöneticileri ile buluştu. Afşin ve Elbistan İlçe Temsilciliği’ni ziyaret eden Genel Başkan Geylan, eğitim çalışanları ile istişarelerde bulundu.
Genel Başkan Talip Geylan ve beraberindeki heyet, 24 Ekim 2024 tarihinde ise Adıyaman İl Milli Eğitim Müdürü Ali Tosun’u da ziyaret ederek, görüş alışverişinde bulundu. Geylan, “Depremin ortaya çıkardığı olumsuzlukların giderilmesi yolunda büyük gayretlerine şahit olduğumuz sayın müdürümüze ve Adıyamanlı tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.” dedi.
Genel Başkanımız Talip Geylan, Adıyaman Şubemizin yeni hizmet binasının açılışını da dualarla gerçekleştirdi. Adıyaman Şubemizin düzenlediği istişare toplantısına katılan Genel Başkanımız Talip Geylan ayrıca Kâhta Öğretmenevi’nde ilçe temsilciliği yöneticileri ile bir araya geldi.
Son olarak Diyarbakır’a geçen Genel Başkan Geylan, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Murat Küçükali’yi de ziyaret etti.
Terörü, teröristi, teröriste yardım edeni ve sempati duyanı Allah kahretsin.
İstişare toplantılarında bir konuşma yapan Genel Başkanımız Talip Geylan konuşmasına TUSAŞ’ın Ankara’nın Kahramankazan İlçesindeki tesislerine yönelik gerçekleştirilen terör saldırısını kınayarak başladı. Geylan, terör saldırısında şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı dilerken, yaralı vatandaşlarımızın da en kısa sürede iyileşmesi temennisinde bulundu. Hükümetin terörle mücadelesini şartsız, amasız, fakatsız desteklediklerini yineleyen Geylan, “Allah devletimize güç versin. Allah’ın laneti terörün, teröristin, teröriste yardım ve yataklık edenin, sempati duyanın üzerinde olsun. Türkiye Kamu Sen olarak terörle mücadelede amasız, fakatsız, şartsız, koşulsuz devletimizin yanındayız. Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında devletimizin bekasına, milletimizin selametine kast eden son terör unsuru ortadan kaldırılıncaya kadar bu mücadelenin devam etmesini istiyoruz” dedi.
Söylemekten dilimizde tüy bitti: “Takdir” hakkının kullanıldığı komisyonlarda adalet sağ-la-na-maz.
Kangren haline gelen öğretmen atamalarına değinen Genel Başkan Geylan, “Uzun yıllar sonra öğretmen ataması yapılmadan, eğitim-öğretim yılına başlandı. 1 Temmuz’da öğretmen atamaları için mülakat başladı. 20 ilde mülakat komisyonları oluşturuldu. Ancak mülakatlar Sayın Yusuf Tekin’in iddia ettiği gibi “mülakat gibi” yapılmadı. Sayın Bakan tarafından komisyonlarda alanında uzman öğretmenler olacağı da ifade edilmişti ancak mülakat komisyonlarında alanında uzman öğretmenleri göremedik!Komisyon üyelerinin tamamına yakını şube müdürlerinden oluştu. Hatta bu şube müdürlerinin bir kısmı da öğretmen kökenli değildi. Sayın Bakanın ifade ettiği gibi 45 dakika ders anlatılması şeklinde gerçekleşen bir mülakat söz konusu olmadı. Aday öğretmenler sorulan üç soruya cevap verdi, komisyonlar “takdir” hakkı kullandı. Sayın Bakan ‘Biz inançlı insanlarız. Kul hakkı yenmesine müsaade etmeyiz’ diyordu. Sayın Bakana dedik ki; ‘İnançlı olduğunuzdan şüphemiz yok ama mülakat ile adaletin sağlanması mümkün değil. Söylemekten dilimizde tüy bitti: Takdir hakkının kullanıldığı komisyonlarda adalet sağlanamaz. ’Zira mülakat uygulamasını bir yapay zeka uygulaması yapmıyor, insan yapıyor. Mülakat komisyonunun lisans eğitimi, bilgi birikimi algı kapasitesi, psikolojik durumu o günkü ruh hali onun takdir hakkını tayin eden temel unsurlardır. Diyelim ki aynı aday iki farklı komisyon tarafından mülakata alınsın, komisyon üyelerinin verecekleri puan farklı olacaktır. İşte tüm bu gerçekler ortada iken hangi gerekçeye dayanarak mülakatlarda bire bir adalet sağlanacak iddiasında bulunabilirsiniz? Örneğin; bir komisyon üyesi aday öğretmenlere KPSS puanının aynısını, bir diğeri KPSS puanın 10 puan üstünü, bir diğeri adayı çok beğendiği için 100 tam puan verdi. 60 bin adayın yarıştığı bir sınavda 0.01 puan sapması dahi adayı onlarca sıra aşağıya düşürecek ya da yukarıya taşıyacak. Dolayısıyla Bakanlık bu uygulamalar ile kul hakkına girmiş oluyor. Bu sorunu çözmenin tek yolu şudur: Sayın bakan bir talimat verecek, tüm mülakat puanları KPSS’ye mütenasip şekilde verilecek. Ancak o şekilde ilk 20 bine girmiş öğretmenlerimizin hakları gasp edilmemiş olur.” diye konuştu.
Üniversitelerimiz bu toplumun lokomotif kuruluşlarıdır.
Anayasa Mahkemesi’nin rektör atama usulünü iptal etmesini bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Geylan, “Bilindiği gibi rektör atamalarında seçim yok. Önceden rektör seçimlerinde yardımcı doçent ve akademisyenlerimiz oy kullanır, sandıktan en çok oy alan aday YÖK’e iletilir, YÖK ise Cumhurbaşkanı’na gönderir, Cumhurbaşkanı da atama yapardı. Hatta bu uygulamayı Türk Eğitim-Sen olarak eksik görür, dert yanardık. Söylenmez olsaydık! Evdeki bulgurdan da olduk. Şimdi seçimde kalmadı. Tamamen bir takım lobilerin lojistiği ile yürütülen süreçler ile atamalar yapılıyor. Birtakım rektörlerimiz de atandıktan sonra hangi lojistiğin güdümünde ile iş başına geldiyse o yapının emir eri oluyor. Atanan bir kısım rektörler; genel sekreter, daire başkanı hatta şube müdürlerini dahi dışarıdan getiriyor. Bu şekilde üniversite yönetilir mi? Dışarıdan yönetici transferi usulü o üniversitenin emektarı olan çalışanlarına hakarettir. Üniversitelerin kurum kültürü vardır, hafızası vardır. Dışarıdan getirilen insanlarla bu hafıza silinmekte, kurum kültürü yok edilmektedir. Her zaman söylüyoruz üniversitelerimiz bu toplumda lokomotif kuruluşlardır. Dolayısıyla her alanda ve anlamda olduğu gibi bu toplumda demokrasi anlayışının yerleşmesi, demokrasi kültürünün içselleştirilmesi anlamında da üniversitelerimiz öncü kuruluşlar olmalıdır. Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi rektör atama usulünü iptal etti. Bu durum bir fırsattır. Gelin bu fırsat değerlendirilsin; akademisyen ve idari personel ile öğrenci temsilcilerinin birlikte, hür müstakil iradesi ile seçimler yapılsın.” diye konuştu.
Disiplin kurulu toplantılarında sendika temsilcileri de yer almalıdır.
Genel Başkan sözlerine şöyle devam etti: “Bazı üniversitelerde disiplin kurullarına sendika temsilcileri dâhil edilmemektedir. Bu durum ortadan kaldırılmalı, disiplin kurulu toplantılarına sendika temsilcileri de ‘oy hakkı bulunan üye’ sıfatıyla katılabilmelidir.”
Bugün akademik zam ile alınacak tedbir aynı zamanda Türk bilim hayatının geleceğini de doğrudan etkileyecektir.
Akademisyenliğin teşvik edilmesinin önemine dikkat çeken Genel Başkan Geylan, “Bir diğer önemli husus ise üniversitelerde işçi kadrosunda çalışan personelin aldığı ücretin bir kısım akademisyenimizin aldığı ücretten daha fazla olmasıdır. Akademisyenlerimize zam kaçınılmaz bir zorunluluktur. Akademisyenlerimize zammı sadece ekonomik sıkıntıları çözülsün diye talep etmiyoruz. Akademik zammı, aynı zamanda Türk bilim hayatının geleceği için istiyoruz. Çünkü şuan da üniversitelerimizde lisans düzeyinde akademik olarak en başarılı olan öğrencilerimiz bir meslek olarak akademisyenliği değil, ekonomik getirisi daha yüksek meslekleri tercih ediyor. Oysaki, olması gereken lisans düzeyinde akademik olarak en başarılı olan öğrencilerin bilim hayatını tercih etmesidir. Dolayısıyla bugün akademik zam ile alınacak tedbir Türk bilim hayatının geleceğini de doğrudan etkileyecektir. Hükümetin meseleye bu açıdan yaklaşmasının doğru olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
Üniversite idari personelinin nakil sorunu çözülsün!
Üniversite idari personelinin sorunlarına da değinen Genel Başkan Geylan, “Bilindiği gibi 2022-2023 yıllarını kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşme ve 2024-2025 yıllarını kapsayan 7. Dönem Toplu Sözleşme hükümlerinde, idari personelin yükseköğretim kurumları arasında yer değişikliği talebinde bulunabilmeleri için çalışma yapılacağı belirtilmişti. Ancak, YÖK’ün kulakları sağır, gözleri kapalı. Ne yazık ki hala bir yönetmelik yayınlamadı! Üniversite idari personeli eş durumundan tayin isteyememektedir. Bir çalışana eş durumundan tayin hakkının verilmemesi demek, Anayasamızın 41. Maddesini yok saymak demektir. Sendika olarak bu konuda bir düzenleme yapılmasını bekliyoruz.
Öte yandan Görevde Yükselme Sınavı 10 Kasım 2024 tarihinde YÖK tarafından yapılacak. 2019 yılında YÖK merkezi yükselme sınavı sürecini başlatmış 66 üniversitemiz bu uygulamaya dâhil olmuştu. Şimdi ise daha fazla üniversite bu uygulaya dâhil oldu. Merkezi yazılı sınavı destekliyor, bunun sürekliliğini talep ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Kamuda 4/A’lı kadrolu ve güvenceli istihdam modeli esas alınmalı!
Genel Başkan Geylan, “Tüm sözleşmeli personel kadroya geçirilmeli, devletin asli ve sürekli görevleri kadrolu memurlar eliyle gördürülmelidir. 3+1 sözleşmeli statüde istihdam kaldırılarak, tüm kamu görevlilerinin 657 sayılı Kanunun 4/A maddesi kapsamında kadrolu olarak sağlanmalıdır.” dedi.
Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların GİH Sınıfına alınması, bütçeye ek bir külfet olmayacaktır!
Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların taleplerini dile getiren Genel Başkan, “Kamu kurum ve kuruluşlarında yaklaşık 110 bin dolayında Yardımcı Hizmetler Sınıfı personeli bulunmaktadır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanlar yaptıkları işlere ve eğitim seviyelerine uygun olarak bir defaya mahsus olmak üzere sınavsız bir şekilde GİH sınıfına alınmalıdır. Bu durum bütçemize de ek bir külfet getirmemektedir.” dedi.
Buçuklu zamların kuş olup uçmaması için vergi matrahı yükseltilmeli.
Kamu çalışanlarının alım gücünün korunması için gelir vergisi oranlarının %15’e sabitlenmesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Vergide esas olan az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Ülkemizde vergisini düzenli ödeyen tek kesim kamu çalışanlarıdır. Kamu çalışanlarının maaşı cebine girmeden devlet tarafından vergisi kesilmektedir. Birçok meslektaşımız yılın ikinci altı ayına gelmeden bir üst vergi dilime çıktığı için aldığı maaş zammı kuş olup uçmaktadır. Ortaya çıkan bu durumun düzeltilmesi ve alım gücünün korunması için kamu çalışanlarının gelir vergisi oranının %15’te sabitlenmesi gerekmektedir. Ayrıca vergi matrahı da yükseltilmelidir ki yapılan buçuklu zamlar kuş olup uçmasın” değerlendirmesinde bulundu.
Görevi başındaki memurlarımıza takdir ve teşvik için bayram ikramiyesi verilmelidir.
Bayram ikramiyesi uygulamasının kapsamının genişletilmesi gerektiğini kaydeden Genel Başkan Talip Geylan, “Bayram ikramiyesi alamayan tek kesim, görevi başındaki kamu çalışanlarıdır. Bu durum görevi başındaki kamu çalışanlarına yapılan bir ayrımcılıktır. Dolayısıyla görevi başındaki kamu çalışanlarına takdir ve teşvik için bayram ikramiyesi verilmelidir.”
Emekliliğe teşvik sağlanmalı, gençlerimize istihdam alanı açılmalı!
Tüm ek ödemelerin emeklilik kesintisine dahil edilmesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Çalışan memur ile emekli memur arasındaki makas gitgide açılmaktadır. Çalışan ile emekli arasındaki maaş farkı neredeyse yüzde 45’e denk gelmektedir. Dolayısıyla emekliliği hak etmiş birçok çalışan emekli olamamaktadır. Ek ödemelerin emeklilik kesintisine dâhil edilmesi emekli maaşında artış sağlayacağı için emekliliğe teşvik edecek, gençlerimiz istihdam imkânı bulacaktır. Bu nedenle tüm ek ödemeler emeklilik kesintisine yansıtılmalıdır” dedi.
3600 ek gösterge sözü hayata geçirilmelidir.
Genel Başkanımız Geylan, geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birinci dereceye gelen tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi konusunda söz verdiğini hatırlattı. Bu sözün hala hayata geçirilmediğine dikkat çeken Geylan, “Ek gösterge, memur emeklilerinin maaşını doğrudan ilgilendirdiği için çok önemlidir. Milyonlarca memur ve emekli Cumhurbaşkanımızın sözünün hayata geçirilmesini beklemektedir. Birinci dereceye gelen tüm kamu çalışanlarının ek göstergeleri 3600’e yükseltilmelidir. Ek gösterge sözü hükümetin boynunun borcudur.” dedi.