Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan 06.07.2023 tarihinde Sputnik Radyoya katılarak, memur ve memur emeklisine yapılan son zamlar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Memur emeklisine yapılanların haksızlık olduğuna dikkat çeken Genel Başkan acilen maaş zamlarının revize edilmesini istedi.
En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak açıklaması tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır.
Kanun teklifinde eksiklikler olduğunu kaydeden Genel Başkan, konfederasyon olarak teklifin yeniden revize olması için girişimlerinin olacağını söyledi. Geylan: “Bugün yapılacak olan Plan Bütçe Komisyonu toplantısına da Konfederasyon olarak taleplerimiz çerçevesinde kanun teklifinin yeniden ele alınması için girişimlerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Tabi kanun teklifinde eksiklikler var. En düşük memur aylığı 22 bin TL olacak açıklaması tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Bu hesap evli ve çocuk sahibi memur üzerinden yapılmaktadır. Oysaki yeni düzenlemeyle bekâr bir memurun maaşı 20 bin 300 TL olacaktır. Yani 1.700TL daha düşüktür.” ifadelerini kullandı.
Eğer gider kalemlerindeki artış durdurulamazsa, yapılan maaş zamlarının hiçbir anlamı bulunmamaktadır.
Son yıllarda enflasyon rakamlarının hızla yükselmesinden dolayı kamu çalışanlarının alım gücünün günden güne düştüğünü bildiren Genel Başkan: “2023 yılı ilk altı ayında 11.7’lik enflasyon farkı, toplu sözleşmenin gereği olarak %6’lık zam ile birlikte kümülatif olarak yüzde 17.55’lik oransal artış yapılacaktır. Bunun yanı sıra 8 bin 77 TL’lik seyyanen zam teklif ediliyor. Hepimizin bildiği gibi son yıllarda ülkemizde enflasyon rakamları hızla yükselmiş, çalışanlarımızın alım gücü düşmüş, yaşam maliyeti yükselmiş, ücretler gerçek anlamda gerilemiştir. Eğer gider kalemlerindeki bu artış durdurulamazsa yapılan maaş zamlarının hiçbir anlamı kalmayacaktır.” dedi.
22.000 TL düzenlemesi, yılın ilk altı ayındaki gelir kaybının telafisi amacıyla yapılmalıdır.
Yılın ilk altı ayındaki oluşan gelir kaybının telafisinin mutlaka yapılması gerektiğini ifade eden Genel Başkan: “11 Mayısta 22.000 TL 1.125 dolara, 1026 avroya 13,6 gram altına tekabül ederken bugün itibariyle 22.000 TL 844 dolar, 773 avro ve 13,6 gram altına karşılık gelmektedir. Yani 281 dolar 253 avro ve 3,7 gram altın kayıp söz konusudur. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak” dediği 22.000 TL düzenlemesi, yılın ilk altı ayındaki gelir kaybının telafisi amacıyla yapılmalıdır.
En düşük işçi maaşı ise temmuz ayında %15’lik artışla 25 bin 300 TL’ye yükselecektir. Böylece en düşük işçi maaşı ile en düşük memur maaşı arasında 5 bin TL fark olacaktır. Bu nedenle memur maaş artışlarının yeniden hesaplanması gerekmektedir. Türkiye Kamu-Sen olarak; en düşük dereceli memur maaşı 22 bin TL’ye yükseltildikten sonra enflasyon farkı ve %6’lık ikinci yarıyıl artışı üzerine eklenmeli, bu artışlar aynı şekilde tüm memur maaşlarına uygulanması, artı refah payı uygulaması ile en azından asgari geçim haddini yakalayacak bir düzeye getirilmelidir.” dedi.
Cumhurbaşkanı’nın; ‘en düşük memur maaşı işçi maaşının altında kalmayacaktır’ sözünün gereği bugün Plan Bütçe Komisyonunda maaş zamları mutlaka revize edilmelidir.
Maaş zamları oransal olarak yüksek gibi görünse de ancak gerçeklerle uyuşmadığını ifade eden Geylan; “Türk-İş 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırını 33 bin 752 TL, açlık sınırını da 10 bin 362 TL olarak açıkladı. AKP Grup Başkan Vekili; ‘yüzde 85 oranın da bir artış olacak’ dedi. Evet, oransal olarak yüksek görünse de yaşanılan gerçeklerde ortadadır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nın; ‘en düşük memur maaşı işçi maaşının altında kalmayacaktır’ sözünün gereği bugün Plan Bütçe Komisyonu görüşmelerinde maaş zamları mutlaka revize edilmelidir.” dedi.
Ülkemizde vergisini en düzenli ödeyen kesim kamu çalışanlarıdır.
Yılın altı ayından sonra kamu çalışanlarının vergide bir üst sınıra geçtiği için alınan maaş zamlarından daha çok vergi ödeyeceklerine dikkat çeken Genel Başkan; “Vergi dilimlerinde yaşanan sıkıntı kamu çalışanlarının uzun yıllardır yaşadığı bir sorundur. Vergide esas olan, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Ülkemizde vergisini en düzenli ödeyen kesim kamu çalışanlarıdır. Çünkü daha maaşlar cebe girmeden devletimiz vergiyi kesmektedir. Yılın altı ayından sonra kamu çalışanları vergide bir üst dilime geçtiği için alınan maaş zamlarından daha çok vergi ödemektedir. Bu itibarla talebimiz, tüm kamu çalışanlarının kesinti oranlarının yüzde 15’lik vergi dilimine sabitlenmesi ve vergi matrahının yükseltilmesidir.” şeklinde konuştu.
Memura yapılan zam aslında ekonomiye katkı demektir.
Memurun aldığı zamları yastık altı yapmayacağını söyleyen Genel Başkan yapılacak zamların ülke ekonomisine katkı olacağını söyledi. Geylan:“6 Şubat depreminin, ETY düzenlenmesinin ülkemize getirdiği birtakım mali külfetler oldu. Ama şu gerçek gözden kaçmamalıdır. Memura yapılan zam aslında ekonomiye katkı demektir. Memur aldığı zammı yastık altı yapmayacaktır. Markette, pazarda, manavda harcayarak ekonomiye katma değer sağlayacaktır. Devlet aslında memura zam yaparak, bir cebinden aldığını diğerine koymuş oluyor. Dolayısıyla memura verilecek bu zamların ülke bütçesini tolere edilemeyecek bir külfet olarak görmek doğru bir yaklaşım değildir.” dedi.
Kamu çalışanlarına lojman imkânları oluşturulmalıdır.
Kamu çalışanlarına lojman imkanının sağlanmasının önemine dikkat çeken Geylan: “Özellikle Büyükşehirlerimizde son aylarda ciddi oranlarda artış gösteren kiralar bu illerde görev yapan kamu görevlilerini zor durumda bırakmıştır. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanının “Fırsatçılığa izin vermeyeceğiz” söylemini önemsiyor bu konunda gereğinin yapılmasını talep ediyoruz. Konut üretiminin yanı sıra öğretmenevi gibi sosyal tesis ve lojman imkânları oluşturulmalıdır.” şeklinde konuştu.
Yıllarca devletin görevini ifa etmiş olan kamu çalışanlarının emekli olduktan sonra da insanca yaşayabileceği standartta kavuşturulması asla bir lütuf ve lüks değildir.
8 bin 77 TL’lik ilave ek ödemenin emekliliğe de yansıtılmasının önemle altını çizen Genel Başkan: “Emeklilerimize kıymet verilmesi gerekir. Onlar yıllarca devlete hizmet etti. Her zaman ifade ettiğimiz gibi; memur, devletin vatandaşımıza görünen yüzüdür. Öğretmen, din görevlisi, hemşire, doktor, polis vb. kamu adına kiminle muhatap olunuyor ise o devlettir. Dolayısıyla yıllarca devletin görevini ifa etmiş olan kamu çalışanlarının emekli olduktan sonra da insanca yaşayabileceği standartta kavuşturmak asla bir lütuf ve lüks değildir. Yıllarca memur emeklilerinin maaş zamları çalışan memurlara yapılan zam oranında olmuştur. Ama bu sefer böyle olmadı. Memur maaşlarını yükseltmek için getirilen 8 bin 77 TL tutarındaki ilave ek ödeme emekliliğe sayılmadığı için emekli ile çalışan arasındaki maaş adaletsizliğinin daha da derinleşmesine neden olmuştur. Artık kamu çalışanları 65 yaşından önce emekli olmak istemeyeceklerdir. Emekli olduklarında da alacakları maaş çalışırken aldıkları maaşın yarısından daha az olacak, emekli ikramiyeleri de son derece düşük kalacaktır. Bu nedenle teklifte yapılacak düzeltme ile 8 bin 77 TL’lik ilave ek ödemenin emekliliğe de yansıtılması sağlanmalıdır. Vefa bir erdemdir. Sadece insanlar için değil, devlet içinde olması gereken bir sorumluluktur. Emeklilerimize karşı alınan karar, tutum ve davranışlar onlara gösterilen bir vefadır.” değerlendirmesinde bulundu.
Kamu personel rejimine Türkiye’nin acilen ihtiyacı var.
Konfederasyon olarak ‘Kamu çalışanlarının sorumluluğu nedir, nasıl olmalıdır?’ hedefiyle ciddi bir hazırlık içinde olduklarını kaydeden Geylan: “Bilindiği gibi şu an devlet memurlarının muhatap olduğu kanun 1965 tarihinde yapılmıştır. O tarihten bu tarafa süreç içerisinde birtakım değişiklikler oldu. Ancak, kamu personel rejiminin Türkiye’nin acilen ihtiyacı var. En başta ücret adaletsizliğini giderecek bir düzenleme yapılması gerekir. Bakınız birçok kamu kurumunda aynı statüde çalışan ancak farklı ücrete tabi olanlar var. Bu nedenle kapsamlı bir kamu personeli rejim değişikliğine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuda Türkiye Kamu-Sen ciddi bir hazırlık süreci başlatmıştır. Çalıştaylar, sempozyumlar, saha araştırmaları ile Türkiye Yüzyılı’na hazırlık noktasında ‘Kamu çalışanlarının sorumluluğu nedir, nasıl olmalıdır?’ hedefiyle ciddi bir hazırlık yapacağız ve bunu hem parlamentodaki karar vericilere hem de siyasi partilerimizin temsilcilerine iletecek ve kamuoyu ile paylaşacağız.” dedi.