Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz, Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın ile birlikte, İstanbul 5 Nolu Şube ve Genç Memur-Sen tarafından Bir Bilenle Bilge Nesil projesi kapsamında düzenlenen ‘Bir Bilenle Bilge Nesil Kitap Okuma ve Kompozisyon Yazma Yarışması’ ödül törenine katıldı. İstanbul 6 Nolu Şube’nin divan toplantısına da iştirak eden Talat Yavuz, eğitim gündemine ve sendikal çalışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İnsan hak ve özgürlüklerini esas alan bir sendika olduklarını ifade eden Yavuz, “Bizim sendikal anlayışımız; medeniyetimizin öncülerinin bıraktığı izleri, o izlerden yararlanarak, Mevlana’nın pergel örneğinde olduğu gibi bir ayağımızı o izlerden, değerlerimizden ayırmadan, diğer ayağımızla küreselleşen sorunlar karşısında küresel çözümün paydaşı olmayı, öncüsü olmayı gerektiriyor. Bizim sendikal anlayışımızda ‘neme lazımcılık’ yok. Bu anlayış, duyarlı ve sorumlu sendikacılık anlayışıdır. Duyarlı ve sorumlu sendikacılık anlayışında emek, ekmek, özgürlükler önemlidir. Emeğin, ekmeğin mücadelesini vermek önemlidir. Emeğe, ekmeğe, özgürlüklere zarar veren bütün zararlı alışkanlıklarla mücadele etmek esastır” dedi.
Gençlerin çağın değerleri ile dünya arenasında etkili birer insan olarak yetiştirilerek kendisine, ailesine, inancına ve ülkesine yararlı, katma değer sağlayabilecek niteliklere sahip olabilmeleri için Bir Bilenle Bilge Nesil projesini ve benzeri çalışmaları hayata geçirdiklerini kaydeden Yavuz, “Biz, gençliğimize değer veriyor, onlarla etkileşim içerisinde olmayı önemsiyoruz. Onların yeniliklere açık olmalarını, bilim üretmelerini, kültür ve medeniyet değerlerine sahip çıkmalarını da istiyoruz. Demokrasiyi kavramış, özgürlükleri sağlamış, yasakçı olmayan, hukukun üstünlüğüne inanmış, sosyal devlet olmayı başarmış, bölgesinde güç, dünyada söz sahibi olan, hem mutlu hem de gelecekten umutlu bir nesil ve bir Türkiye var etmek için yıllardır emek harcıyor, çalışmalar yapıyor, mücadele veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Özelde üyelerinin, eğitim çalışanlarının, kamu görevlilerinin haklarını savunduklarını, genelde Türkiye’de hayat standardının yükselmesi, temel hak ve hürriyetlerin korunması için gayret sarf ettiklerini dile getiren Yavuz, şöyle devam etti: “Bizim özelde, genelde ve evrenselde sorumluluğumuz, gençlerimizin iyi yetişmesi, hayata hazırlanmaları ve onlara daha güzel bir dünya bırakmaktır. Mücadelemiz, gençler için yaşanabilir bir Türkiye bırakmak, adil bir dünya noktasında sağlam bir zemin oluşturabilmektir.”
Talat Yavuz, gündemdeki konulara da değinerek, öğretmenin adına ve değerine yakışır bir meslek kanununun çıkarılmasını istediklerini söyledi. Yetkililere, eğitimcileri hayal kırıklığına uğratacak tutum ve davranışlardan uzak durmaları çağrısında bulunan Yavuz, “Adını hak eden bir meslek kanunu olsun diye mücadele veriyor, çaba harcıyoruz. Sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, ücretli öğretmenlik ayıbının giderilmesini, mülakatla atama garabetinin sona erdirilmesini; uzman öğretmenliğe esas hizmet süresinin 5 yıl, başöğretmenlik için 10 yıl olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağına göre eğitim kurumlarına yönetici görevlendirmede sınav, eğitim ve tekrar sınav gibi ciddi bir sürecin planlandığını belirten Yavuz, “Bu kadar uzun bir sürece tabi tutularak eğitim kurumlarına yönetici olanlara görevlendirme değil, atamaları yapılmalıdır. Dört yılda bir keyfî değerlendirme değil, kadro verilmelidir. Yöneticilik ikincil görev olmaktan çıkarılarak kadrolu güvence verilmelidir” diye konuştu.
Kanunda, eğitim çalışanlarına yönelik şiddete karşı faili cezalandıran ve caydıran hükümlerin yer alması gerektiği vurgulayan Yavuz, sözlerini şöyle tamamladı: “Adaylığı kaldırılmış bütün öğretmenlerin aile bütünlüğü sağlanmalıdır. Ek ders birim ücretine esas gösterge rakamı, toplu sözleşme görüşmelerinde gündeme getirdiğimiz ve müzakere ettiğimiz şekilde 230’a çıkarılmalıdır. Kalkınmada öncelikli yörelerde çalışan yönetici ve öğretmenlere ilave mali haklar verilmelidir. Terör eylemleri veya terörle mücadele sırasında vefat edenlere şehit; yaralanan, engelli hâle gelen eğitim çalışanlarına da vazife malullüğü hakkı tanınmalıdır.”