Ak Parti hükümeti döneminde iki Tarım Bakanı görev yaptı. İlki Prof. Dr. Sami Güçlü idi. 2005 yılında görevden alındı. Sayın Güçlü'den anımsadıklarımız Bakanlık tarihinde ilk defa 500'e yakın gıda mühendisi alınması, sahte bal üreten firmaların isimlerinin ilk kez teşhiri, enerji içeceklerine karşı çıkışı idi. İkinci Bakan ise Sayın Mehdi Eker'dir. Mehdi bey 6 yıldır yürüttüğü Bakanlık görevinde, nedense bugünlerde medyada fazlasıyla yer almaktadır. Bakan bey, dün itibariyle, sütünde kalıntı çıkan firmaları açıklayacağını belirtmiş... Çok geç kalmadınız mı Sayın Bakanım?... Bugüne kadar neredeydiniz?
Sütünde kalıntı çıkanlar teşhir edilecekmiş….
Tarım Bakanı, sütte kanser ve siroza yol açabilen antibiyotik kalıntılarına rastlandığını açıklayarak sütünde kalıntı çıkanların, teşhir edileceğini belirtti.
Ne güzel açıklama değil mi? Yıllardır Bakanlık yapacaksınız, insanlar ve daha da önemlisi masum çocuklarımızsütü bozuklar sayesinde zehirlenecek sizde kalkmış bunları teşhir edeceğinizi söyleyeceksiniz. Sayın Bakan sizin çocuklarınız belki bu sütleri içmeyebilirler ama milyonlarca çocuk bilmeden her gün, her saat hatta her saniye zehirleniyor.
Yıllar önce Tarım ve Köyişleri eski Bakanı Sami GÜÇLÜ tarafından titizlikle üzerinde durulan gıda denetimleri maalesef sizin döneminizde çok geri planlara atıldı. O dönemi hatırlayanlar gece gündüz sahte bal üretenlerin ivek ivek arandığını unutmamışlardır.
İl Müdürleri acaba Bakan beni arar da kaç adet gıda denetimi yaptınız diye sorarsa ben ne cevap veririm diye panik atak olmuşlardı. Tabiidir ki bu denetimlerin birde riski vardı. Özellikle de denetimlerden canı yananlar hemen soluğu siyasilerde alıyorlardı. Maalesef Bakan gitti denetimler biranda hız kesti. İşte yıllar sonra sayın Bakanla ilgili şu haber metni medyada yer aldı:
“Gıdada GDO, kimyasal katkı, gluikoz şekeri tartışmaları bitmeden sütten de SOS sinyalleri gelmeye başladı. Sütteki tehlike en üst seviyeden telaffuz edilmeye başlandı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, piyasadaki sütlerde karaciğer kanseri, sarılık ve siroza yakalanma riskini arttıran antiyobik kalıntısı ve aflatoksin M1 olduğunu söyledi. Eker, “Bakanlığımızca yürütülen kontrol ve denetimlerde sütlerde antibiyotik kalıntısına ve aflatoksin M1’e rastlanabilmekte olup bunlarla ilgili gerekli yasal işlem yapılmaktadır”
Peki yıllardır bu besinleri tüketen gariban vatandaş şimdi ne yapacak. Siz daha teşhir edeceksiniz de kamuoyu duyacak da …..buna ölme eşeğim ölme derler…Bakanlığın en acil yapması gerek husus gıda denetimi olması gerekirken bu kadar zaman sonra o da yazılı soru önergesi üzerine sayın Bakan kanser riskinden bahsediyor. Ne diyelim bunun vebali bir insanın dünyasına da ahretine de yeter de artar bile. Ya soru önergesi verilmemiş olsaydı ne olacaktı.
Çin Halk Cumhuriyetindeki melaminli bebek mamasını herkes hatırlayacaktır. Bu üretimi yapanların başına neler gelmişti.
Yine Bakan Eker açıklamasında; “Mevzuata uygunsuz faaliyet gösteren işletmeler açıklanacak, ayrıca mevzuata uygun faaliyet gösteren firmaların belli kriterler çerçevesinde kamuoyu ile paylaşımı sağlanmaktadır. Böylelikle sadece uygunsuz işletmelerin ifşası değil, iyi olan işletmeleri ödüllendirerek yönlendirme anlayışı ile çalışmalar devam etmektedir” demiş.
Sayın Bakan EKER’ e soruyoruz 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda Ve Yem Kanunu” 13/06/2010 tarihinde yürürlüğe girmesine rağmen hala böyle bir açıklama yapmak kamuoyuyla dalga geçmek değimlidir? Bu zamana kadar hangi sütü bozuk firmaları kamuoyuna açıkladınız? Diyelim ki 5179 kamuoyuna açıklama yapmaya engeldi, bu engelin kalkmasına rağmen hani bu sütü bozukların isimleri? Size bunları açıklamama yönünde baskı mı var?
Sayın Bakan lütfen büyükleri düşünmüyorsanız bari masum ve günahsız çocuklarımızı düşünün ve kamuoyuyla dalga geçer gibi açıklama yapmayın. Artık toplum eski toplum değil. Bunun farkına varın ve açıklamalarınızı ona göre yapın. Belki de tüketici dernekleri hakkınızda suç duyurusunda bulunmaya başlamışlardır bile….
memurlar.net