Sümela'da 9 padişah için dua

Yunanistan, Rusya ve Gürcistan'dan gelen Ortodokslar dün Meryem Ana'nın göğe yükseldiğine inandıkları 15 Ağustos'u, 88 yıl aradan sonra Sümela Manastırı'nda bir ayinle kutladı

Cemaat toplanırken gölge içindeki avluya güneş, Bartholomeos'un durduğu masadan başlayarak giriyor, gitgide her yanı sarıyor. Tabiat son sözü söylüyor bir bakıma: “Hepiniz aynı güneşte ısınıyorsunuz”

Trabzon'un yolları taşlı ilçesi Maçka'da hayat dün sabah 6.00'da büyük bir hızla başladı. Ana caddede sıra sıra minibüsler duruyor, biri gidiyor biri geliyor. Kalimera'lar, Yasu'lar havada uçuşuyor. Çünkü Yunanistan'dan yüzlerce konuğu var ilçenin.
Ortodokslar için önemli bir gün. Meryem Ana'nın göğe yükseldiğine inandıkları 15 Ağustos'u, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından bu yana ilk kez Sümela Manastırı'ndaki bir ayinle kutlayacaklar. Üstelik ayini Fener Rum Patriği Bartholomeos yönetecek.
Yıllardır tartışması süren, geçen yıl ise iyiden iyiye alevlenen bir konu bu. Nihayet Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle gerçekleşecek.

Şoföre göre durum şahane
Yaklaşık 2 bin kişi geldi Maçka'ya bu ayin için. Hem de ta Yunanistan, Rusya ve Gürcistan'dan... Üç gündür ilçedeler, görülmemiş bir hareketlilik var.
Beni havaalanından alan şoföre göre durum şahane, keşke her yıl yapılsa bu ayin. Hatta kendi köyündeki manastır yıkıldı diye üzülüyor, “Dursaydı şimdi zengindi bizim köy! ”
Oteldeki resepsiyon görevlisi de hemfikir onunla, bir tek boş oda yok, daha ne olsun. Ramazan'a denk gelmesine bozulmuşlar mı? Yo, hayır. Zaten Maçka'da çoğunluk oruç tutmuyor. Niye? “Eskiden daha çok tutarlardı” diyor şoför, “Tayyip Amca sağolsun, soğuttu.” İlçe hep CHP'ye oy veriyormuş, AKP ile pek araları yok.

Her köşe başında kontrol
Sabahın kör şafağında beni Manastır'a götürmek üzere otelden alan diğer şoför Oktay da pek memnun durumdan. Ayin saatine kadar kaç sefer yapacağını hesaplıyor. Arabası Doğan görünümlü Şahin, kapı elimde kaldı kalacak, koltukların süngeri çıkmış. Ama şoförlükte çok iddialı Oktay, manastırın kurulduğu dağları gösteriyor: “Bazen bir metre kar olur burada, sırf fantezi olsun diye iner çıkarım.”
Ama bu kez karda çıkmaktan daha zor oluyor işi. Her köşe başında jandarma durduruyor: “Gidemezsin.” Her seferinde yeniden anlatıyorum, “Gazeteciyim, iznim var.”
Bu kısıtlamanın bir nedeni manastırın kapasitesi diğeri ise Patrik için uygulanan güvenlik. Güvenlik konusunda pek tebrike şayan değil durum. Zira akredite oldum olmasına ama henüz kartımı almış değilim. Valiliğin kesin emri olmasına rağmen kartsız bir şekilde her noktadan geçiyorum. Sihirli cümle: “Kartım yok ama yukarıda alacağım.”
Hatta son üç kilometreyi gideceğim araca jandarmalardan biri eliyle bindiriyor beni.
Durum, hani şu 'elini kolunu sallaya sallaya' dediğimiz türden. Ne çantalar aranıyor ne otomobiller. Bir iki saat sonra Bartholomeos'la burun buruna geleceğiz. Üstelik Trabzon'un sicili gayrimüslimler konusunda hiç parlak değil.

KÖKLERİN ANLATTIĞI...
Sonunda varıyoruz Sümela'ya... Manastırın tırmanmak için gerçekten 'iman gücü' isteyen yolunun kenarındaki kemençeciden tutun da iki koca döneri şimdiden ateşe koymuş lokantaya kadar herkes 'turizme katkı' derdinde. Oysa ortada bir hasret var. Tanımadığımız, bilmediğimiz, belki de bu yüzden yok saydığımız bir hasret...
Manastıra varmadan hemen önce gelenleri karşılayan ağacın kökleri her şeyi anlatıyor aslında. Tıpkı bu ağaç kadar eski kökleri var bugün için binlerce kilometre yol yapıp gelenlerin.
Ağaçların gövdeleri kesilip başka yerlere savrulmuş ama yüzlerce yıllık kök Sümela'yı bekliyor. O köklere basıp manastıra girenler kendi köklerine de dokunuyorlar böylece.

KOSTAS TEYZESİNİ ARAYACAK
62 yaşındaki Kostas'ın annesi de babası da Maçka'da doğmuş. Mübadele döneminde Yunanistan'a giderlerken Kostas'ın bir Türk'e âşık olan teyzesini artlarında bırakmışlar. Sonra da hiç haber alamamışlar ondan. Kostas ayinden sonra çantasını sırtına alıp teyzesinin izini aramaya çıkacak. Ama önce geçen yıl 99 yaşında ölen annesinin vasiyetini yerine getirecek: Sümela'dan onun mezarına serpmek için bir avuç toprak koyacak çantasına.
Saat 8.00'de dolmaya başlıyor manastır. Bir yandan da hummalı hazırlık devam ediyor. Papazlar ayinin yapılacağı masanın örtüsünü kaldırıp kaldırıp yeniden örtüyor, ses düzeni sürekli deneniyor, kameralar yerleştiriliyor. Türkiye'nin dört bir yanı sıcaktan kavruluyor ama burası püfür püfür, herkes rahat rahat çalışıyor.
250'si Rusya'dan, 250'si de Patrikhane davetlileri olmak üzere 500 kişi bekleniyor buraya. Etrafıma bakıyorum beklerken... Manastırın içine kurulduğu kayalıklar kim bilir neler gördü 1500 yıl boyunca. Kimlerle karşılaştı, ne iktidar kavgalarına, ne yakarışlara, ne sevaplara, ne günahlara şahit oldu.
Yüzlerce yıllık fresklerine sprey boyayla kendi adlarını yazan Mahmut'lar, Yorgo'lar, John'lar arasında neler gördü neler geçirdi... Dili olsa da bugünü kendi tarihinde nereye koyduğunu anlatsa... En şaşırtıcı anılar arasına mı, en sevinçli olanlara mı, yoksa 'ayinlerden bir ayin' dosyasına mı?
Bu ayinin manastır için anlamı belirsiz belki, ama buraya toplananlar için aşikâr. 20 yaşındaki Rus Sonia, bir günlüğüne gelmiş annesiyle. Fotoğraflar çekip duruyor. Heyecanla Bartholomeos'u bekliyor. Havada helikopter sesi duyulmaya başlandığına göre Patrik yaklaştı. Saat 10.00'da başlayacağı ilan edilmişti ayinin, 10'a tam 10 kala kapıda görünüyor simsiyah cübbesi içindeki Bartholomeos. Alkışlar arasında iniyor dik merdivenlerden, cemaat teker teker elini öpüyor. Masaya doğru ilerleyip gözden kayboluyor. Saat tam 10'da göz alıcı bir cübbeyle geri dönüyor, ayin başlayacak artık.
Manastır 1500 yıllık, ayin ritüelleri daha da eski ama çağa ayak uydurmaktan başka çare yok. Bartholomeos'un sesi yaka mikrofonundan geliyor, diğer rahipler de mikrofonlara söylüyorlar ilahilerini. Hoparlörler dört bir yanda... Cemaat toplanırken tamamen gölge içindeki avluya güneş, Patrik'in durduğu masadan başlayarak giriyor, gitgide her yanı sarıyor.
Tabiat son sözü söylüyor bir bakıma: “Hepiniz aynı güneşte ısınıyorsunuz.”

HER YER MARKA
Bazılarının bu duruma itirazı var; şemsiyeler açılıyor, markaları da ya Ferre ya Louis Vuitton. Zaten çantalarda ve eşarplarda bir marka hâkimiyeti sezinleniyor, içerideki topluluğun ekonomik göstergesi ortada.
Ayinin ortalarında avluda ortalık karışıyor, sesler yükseliyor. Bir rahip fenalık geçirmiş, yere yatırılıyor, doktor çağrılıyor. Bütün bunlar olurken Patrik Bartholomeos'un gözü olan bitene kayıyor ama ayini kesmiyor. “Show must go on” kuralı geçerli burada da...
Ayin, komünyona dayanan ekmek ve şarap ritüeliyle bitiyor. Dolambaçlı patikadan inmeye başlıyorum yeniden. Yanımdan iki 'bıçkın delikanlı' geçiyor. Ellerini arkadan kavuşturmuş hırsla konuşuyorlar: “Bu Pontus Rum devleti falan onlar için hayal...”

OLMAYAN TALEBE SALDIRI
İşte yıllardır manastırın ibadete açılmasına engel olan cümle, ilk ibadet sonrası yine telaffuz ediliyor. Güzelim kuymağa ekmek bandırıp gürül gürül akan suyun karşısında oturmak varken, olmayan bir talebe karşı saldırıya hazırlanıyorlar.
Sonuç mu? Sümela Manastırı'nda 88 yıl sonra ilk kez bir Ortodoks ayini yapıldı dün sabah. Gazete baskıya girene kadar da kimseden Pontus Rum Devleti'ni yeniden kurma talebi gelmedi.

HEYECANA FARKLI ANLAM VERMEYİN
Dualardan sonra Patrik Bartholomeos Yunanca ve Türkçe konuşmalara geçiyor. Burada bu ayini yönetmekten ne kadar mutlu olduğunu söylüyor, bu imkânı sunan Kültür ve Turzim Bakanı, Trabzon Valisi ve diğer devlet erkanına teşekkür ediyor. Bütün Ortodoks aleminin kalbinin burada attığını söyledikten sonra şu vurguya ihtiyaç duyuyor: “Bu heyecan, bu sevgi, inanç ve bağlılık asla farklı anlamlarla bağdaştırılmamalıdır. Her zaman olduğu gibi bugün de dua etmeye geldik.”
Konuşmasının sonunda Osmanlı padişahlarının Sümela Manastırı'na gösterdiği destekten de söz ediyor, sonunda ramazan ayını kutluyor, hayırlı dualarını gönderiyor.
Ayin yaklaşık üç saat sürüyor. Dilekler, dualar, yakarışların şekli farklı olsa da özü aynı. O esnada Maçka'da sofasında oturup ramazan duaları okuyan bir Müslüman ne diliyorsa, Sümela'da elinde mumla Patrik'i dinleyenler de onu diliyorlar. Cemaatı yukarı taşıyan otobüslerden birinin şoförü de öğle namazını kılıyor bir kuytuda.

Milliyet

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri