Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa, Kabil’den sonra Bağdat’ın düştüğünü, Bağdat’tan sonra Halep’in harap olduğunu belirterek, “Halep’ten sonra sıranın nerede olduğunu tahmin etmek hiç zor değil. İşte biz 15 Temmuz’u bu gözle görebilmeli, o melun gecede ve sonrasında yaşananları ders kitaplarında geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza öğretmeliyiz” dedi.
Genç Memur-Sen Denizli İl Temsilciliği’nin Pamukkale Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlediği “15 Temmuz Şehitlerini Anma ve Minnet Programı”, Denizli 1 No’lu Şube’nin Pamukkale Üniversitesi iş birliğiyle başlattığı ‘Yönetici Akademisi’ eğitim toplantısı ve Uşak Şubesi’nin gerçekleştirdiği işyeri temsilcileri toplantısında konuşan Şükrü Kolukısa, 15 Temmuz darbe görünümlü işgal gecesinde profesöründen hurdacısına, sağlıkçısından seyyar satıcısına kadar herkesin fedakârlık gösterip vatana sadakatini ortaya koyduğunu söyledi.
Darbe girişiminin ciddiyetinin kısa vadede çok iyi anlaşılamayacağını, ancak aradan yıllar geçtikten sonra olayın boyutunun daha iyi idrak edileceğini ifade eden Kolukısa, “Yapılanları analiz ettiğimizde 15 Temmuz’da yaşadığımız şeyin kökünün ne olduğunu anlayabiliriz. Ne yapıyorlar? Sahte hocalarla dini manipüle ediyorlar. Haince ve kalleşçe terör olaylarıyla milletin kardeşliğini yok etmeye çalışıyorlar. Bütün bunları yaparken, bir taraftan demokrasi satıyorlar, diğer taraftan insan hakları günleri düzenliyorlar” şeklinde konuştu.
Ülkemizde hiçbir işgalin olmayacağını ortaya koymalıyız
“15 Temmuz bizim için, milletimiz için bir milat olmalıdır. O çok gizli ve çok yüzlü hain yapının kalkışmış olduğu bu darbe girişiminin bizi kendimize getirdiğini, bundan sonra el ele vereceğimiz, omuzlarımızı birbirine daha kavi çatacağımız ve bir daha asla böylesi girişimlere fırsat, meydan vermeyeceğimiz için bir dönüm noktası olarak görüyorum” diyen Kolukısa, 15 Temmuz’u okullarda okutarak, bir daha ülkenin kaderiyle, milletin kararıyla hiç kimsenin oynayamayacağını, milletin iradesinin üstünde hiçbir darbenin, hiçbir vesayetin, ülkede hiçbir işgalin olmayacağını ortaya koymak gerektiğini kaydetti.
Kolukısa, 15 Temmuz’u anlamak için Türkiye’nin daha önce atlattığı badireleri bilmek gerektiğine dikkat çekerek, “Menderes’in, Özal’ın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun başına ne geldiyse, Necmettin Erbakan hükümet ederken başı nasıl yendiyse, aynı bugün olan olaylar da bu kumpasların bir devamıdır. Ülkemizin atlatmış olduğu badireler bugün yaşamış olduğumuz gerçeklerin geçmişteki tercümesi, tefsiridir” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz’un sadece bir gece olarak kalmaması, bir bilinç, şuur olarak müfredatta yer alması gerektiğini vurgulayan Kolukısa, “Çocuklarımız bunu tevarüs ederek büyümelidir. 15 Temmuz asla magazinleştirilmemeli, sosyal ortamlarda söylence konusu edilmemelidir. Kesinlikle bir literatüre kavuşmalı, bunun kitabı mutlaka yazılmalıdır. Bundan on yıl sonra, 50 yıl sonra 15 Temmuz’u araştıran bir genç, bütün gerçeklere ulaşabilmelidir. Bugün ödenen bedelin hakkı verilmeli, kıymeti bilinmelidir. Kabil’den sonra Bağdat düştü, Bağdat’tan sonra Halep harap oldu. Halep’ten sonra sıranın nerede olduğunu tahmin etmek hiç zor değil. İşte biz 15 Temmuz’u bu gözle görebilmeliyiz” diye konuştu.
Nesilleri olmayan milletlerin asla kalıcı zaferleri olmaz bilinciyle çalışmalıyız
Eğitim-Bir-Sen Denizli 1 No’lu Şube’nin okul yöneticileri için Pamukkale Üniversitesi’yle imzaladığı protokol çerçevesinde başlayan ‘Yönetici Akademisi’ toplantısına katılan Şükrü Kolukısa, yetkinleşmeden gelen yeniliğin gelişim değil, sadece değişim olduğunu dile getirdi. Gezi sürecinde mandacılığı bir türlü zihninde atamamış olan ruhun okul müdürlüğü yaptığı kurumlarda öğrencileri alanlara bilinçli olarak teşvik ettiğine, indirdiğine ve oralara katılan öğrencileri bizzat organize ettiğine şahit olduklarını belirten Kolukısa, şunları söyledi:
“Ülkenin birliği, beraberliği, kardeşliği ve daha fazla zenginliği için çaba sarf etmesi gerekenler, kendi seçkin kimliklerini ve elde ettikleri imtiyazları daha fazla koruyabilmek adına, gerekirse vatana ihanet edebileceklerini ve o genç dimağları da bu işe alet edebileceklerini bize gösterdiler. Bundan sonra, eğitim yöneticilerinin görevlerini bu hassasiyetle, hüsnü niyetle vatan ve büyük bir sadakatle bulundukları mahalli ve mevkiyi bu uğurda inisiyatif alarak, sorumluluk üstlenerek ‘nesilleri olmayan milletlerin asla kalıcı zaferleri olmaz’ bilinciyle daha dikkatli ve özverili çalışacaklarına gönülden inanıyoruz.”
Nitelikli işlere imza atmazsak büyük sendika olamayız
Eğitim-Bir-Sen’in sendikacılık anlayışına da değinen Kolukısa, “Sadece sayısal olarak büyümeyi, hacimsel olarak yenilenmeyi büyük bir sendikacılık olarak göremeyiz. Üye sayısı itibarıyla Türkiye’nin en büyük sendikası olsak da, nitelikli işlere imza atmazsak iri bir sendika oluruz ama asla büyük bir sendika olamayız. İnsanların gönlüne dokunabilmek, çalışanların haklarını savunabilmek, emeğin değer ve karşılık bulması, aynı zamanda helal ikinin haram dörtten büyük olduğunun daha iyi anlaşılması yönünde bir mücadele vermek zorundayız. Bu bağlamda, sadece üyelerimizin özlük ve özgürlük haklarını savunmakla kalmıyor, aynı zamanda gençlerimizin yetişmesi için de projeleri üretiyor, üyelerimizin mesleki gelişimleri konusunda mesafe kaydetmeleri için kurslar, seminerler organize ediyor, kitaplar hazırlıyoruz. Bir taraftan da ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılarla fikirlerimizin eylem alanı bulması için çaba harcıyoruz” şeklinde konuştu.
Kurumlarımızda adaleti, hakkı temsil etmeliyiz
Eğitim yöneticilerinin görev yaptıkları kurumlarda adaleti, hakkı temsil etmek zorunda olduklarını dile getiren Kolukısa, “Yöneticiler olarak, iş barışını ve huzuru tesis etmekle mükellefiz. Her kurumda, her görüşten, her düşünceden, başka inançtan insanlar çalışıyor olabilir. Yargılamaları, değerlendirmeleri, takdirleri bu gerçeklere göre değil, insanların emeklerine, ahlaklarına ve ürettiklerine göre yapmalıyız. Bir insan mutlaka taraflı olmalıdır. Zor günlerde taraflığını ortaya daha net koymalıdır. Ancak taraf olmak demek körü körüne taraf tutmak; adaleti engellemek, hakkı esirgemek demek değildir. Bu ayrımı çok güzel yapabilecek yetenekte insanların başarılı yönetici olacağına inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Daha sonra, Uşak Şubesi’nin düzenlediği işyeri temsilcileri eğitim toplantısında üyelerle bir araya gelen Şükrü Kolukısa, “İşyeri temsilcilerinin devasa gövdemizin en ücrasındaki hücrenin dirilişidir” olduğunu vurguladı.
Beyhan: Bu ülkenin asıl gücü imanlı ve inançlı gençliğidir
Genç Memur-Sen Başkanı Eyüp Beyhan ise, millet olarak vatanımıza göz dikenlerin kim olduğunu gayet iyi bildiklerini ifade ederek, “Bizler millet olarak, gençler olarak içimizdeki hainleri de, işbirlikçilerini de gayet iyi tanıyoruz. Onların ihanet kalkışmaları karşısında bu millet, bu gençlik asla diz çökmedi, inşallah bundan sonra da diz çökmeyecektir. Bu ülkenin asıl gücü imanlı ve inançlı gençliğidir. Biz buna 15 Temmuz gecesinde şahitlik ettik” dedi.
Eğitim-Bir-Sen Denizli 1 No’lu Şube Başkanı Kazım Tefçi, amaçlarının, ildeki bütün eğitim yöneticilerini ‘yönetici Akademisi’nden istifade etmesini sağlamak olduğunu söyledi.
Uşak Şube Başkanı Bilal Kara ise, teşkilat eğitimini önemsediklerini belirterek, yaptıkları ve yapmayı tasarladıkları faaliyetlere ilişkin bilgi verdi.