Mübarek günler hızla geçiyor.
Bu ayın fazilet ve bereketinden istifade edebilenlere ne mutlu!
Ramazan bir arınma ayı.
Günahları sıfırlayarak İslami kimliğimizi yeniden inşa ve ihya etmenin mümkün olduğu zamanları yaşıyoruz.
Bazı vatandaşlar rahmet, bereket ve mağfiret ayını çok güzel etkinliklerle ihya ediyorlar. Bu yazımda bu tür organizasyonlardan söz edeceğim.
Apartman iftarları. Siz buna sokak iftarları da diyebilirsiniz.
Komşular hep birlikte apartmanın önüne kurulan masalarda bir araya gelerek iftar yapıyorlar. Sair zamanlarda bir araya gelme imkânı olmayan insanların Ramazan ayının manevi havasından faydalanarak birlikte olmaları tüm komşuları mutlu ediyor. Adeta erken yaşanan bir bayram havası esiyor.
Kapı önlerinde, merdiven basamaklarında anlık göz ucuyla yapılan selamlaşmaların komşuluk için yeterli olmadığı ortada. İftar sofraları zoraki komşuluk ilişkilerini yenileyerek daha sağlam temellere oturtuyor.
Ancak bu güzelliği doya doya yaşamakla iş bitmiyor. Bu mutlu zaman dilimi daha mutlu bir zaman dilimiyle devam etmeli. Yani sevinç ve sürur taçlanmalı.
Peki, “taçlanma” neyle ve nasıl olacak?
Merakınızı gidermek için hemen açıklayalım: Teravih namazları ile sürurumuz taçlanabilir. İftardaki birlikteliğimizi teravih namazına da taşırsak bu iş olur.
Yani sokak iftarımız sokak teravihine dönüşebilir. İftardan sonra çaylarımızı yudumlayarak güzel bir sohbete başlamış oluruz. O sırada sofralar toparlanır, namaz için sergiler serilir.
Namazgâhımız sokakta olabileceği gibi sitemizin çimlerinin üstünde ya da çocuklarımızın basket oynadıkları sahada da olabilir.
Malum olduğu gibi bu güzel dinimizin üstün özelliklerinden biri de isteyen Müslümanların diledikleri yerde herhangi bir kişiye ihtiyaç duymaksızın ibadetlerini yerine getirebilmeleridir. Apartman sakinlerinden Kuran tilaveti iyi olan birinin imam olması yeterlidir. Bu sayede teravihi de dilediğimiz gibi sekiz veya daha fazla rekât olarak kılabiliriz.
Selam aralarında önceden hazırlanmış çok özel şerbetlerimizi de yudumlayabiliriz.
Aslında mahalle namazgâhları ihdas etmek belediyelerin görevidir. Ancak kurdukları çadırlara bile zor hâkim olan belediyelerden böyle bir hizmet beklemek ne derece doğru bilemiyorum. Büyükşehir Belediyesi’nin Maltepe Sahil düzenlemeleri yaptığı sahada böyle bir Namazgâh yeri hazırladığını duydum. Gidip orada namaz kılanlar söylediklerine göre çok memnun kalmışlar. Her gün değişik imamlar gelip mükemmel teravihler kıldırıyormuşlar. Sebep olanlardan Allah razı olsun, örnek olur inşallah.
İş halkımıza düşüyor. Vatandaşlarımız sokak iftarlarına gösterdiği ilgiyi sokak namazgâhlarına da göstermeli. Yoksa kimsenin bu sıcak havada camilere gidip vıcık vıcık terlemeye katlanacak mecali yok.
Aslında böyle bir yazı Ramazanın ilk günlerinde yazılmalı ve insanlara faydalı olmak adına bazı uyarılar yapılmalıydı.
Artık şunu bilmeliyiz: Vakit namazlarımızı veya teravih namazlarımızı istediğimiz mekânlarda kılabiliriz. Buna alışmalıyız. Sadece Cuma namazı için devletin izni şarttır.