“…, daima hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir topluluk bulunur.” Araf 159
Sivas İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından LGS’de Sivas ortalamasının altında kaldıkları gerekçesi ile okul müdürlüğü görevinden alınan, Kınama cezası ile tecziye edilen okul müdürlerini haber yapmış ve bu hukuksuzluğun terk edilmesi gerekliliğini vurgulamıştık.
Okul müdürlerinin başarısızlığın tek müsebbibi olamayacağını varsa bir suçun sadece okul müdürü üzerine yıkılamayacağını Milli Eğitim Müdürlüğünün sorgulanması gerektiğini ifade etmiştik. Bu hukuksuzluğa kayıtsız kalmayan tek sivil toplum örgütü Eğitim Birsen oldu.
Ülkemizin en büyük örgütlü gücünün Genel Başkanı Sayın Ali YALÇIN, bu keyfi uygulamaya ve öğretmenlik mesleğinin örselenmesine aklıselim ile müdahale edilmesi ve ilin üst yöneticilerinin hakkaniyet ile davranmalarını talep etmek üzere üç başkan yardımcısı ile Sivas’a geldi.
Öğretmenlerin her zaman yanında olan bir anlayış ile mağduriyetleri yerinde dinledi, hakkın tecellisi için gayret sarf etti. Biz Sayın Ali Yalçın’a bu gayretkeşliği için tüm öğretmen camiası adına teşekkür ederiz. En büyük örgütlü gücün Zülfikar’ı olarak aynı zaman da Ali’nin yüreğine de sahip olduğunu bir kez daha ispat etti.
Bakan Yardımcıları odalarından çıkmayan, sendikacılığı Bakan Yardımcıları odasından yürüten, hiçbir ciddi mevzuda fikir dahi beyan edemeyen “Sarı Sendika” heveslilerinin de sol ellerini havaya kaldırarak eşitlik diye bağıran sendikaların da sendika binalarında teröristleri tedavi ettirip teröriste sahip çıkıp öğretmenlere sahip çıkmayanların da cılız da olsa bir tepki vermelerini öğretmenlik mesleğini icra edenler namına beklerdik.
Mevzuda açıklığa kavuşturulması gereken hususlar var.
Neden beklenildi? Şöyle ki olay yaz tatilinde soruşturmaya dönüştürüldü. LGS’de 167 ortaokuldan Sivas il ortalamasının altında kalan 84 okul müdürü hakkında soruşturma açıldı. Bu okul müdürlerinin hepsinin görevden alınacakları çeşitli mahfillerde ifade edildi. Sonra verilen mücadele sonunda 21 okul müdürü görevden alındı. Bunlardan 9’u Sivas merkezinden 12’si ilçelerindendi. Nasıl bir ölçü ile seçildikleri anlaşılamadı.
Listede olmasına rağmen alınmayanlar vardı. Daha başarılı olup alınanlar da vardı.
Müfettiş raporlarında “ zümre toplantılarında, öğretmenler kurullarında başarıyı artırıcı tedbirler konuşulmamış “nev’inden komik ifadelere dayanılarak idari işlem tesis edildi.
Burada hukukî mücadele başladı. Görevden alınan okul müdürleri mahkemeye başvurdu. Sonuçlar alınmaya başlandı fakat idare, mahkeme kararlarını uygulamakta isteksizliğini gösteren işaretler ortaya koydu. Süreç hala bu yönüyle devam ediyor.
Bu arada hemen belirtelim görevden alınan müdürlerin 4’ü Türk Eğitim Sen üyesiydi. Ceza verilen müdürlerin 12’si Türk Eğitim-Sen, biri Eğitim-Sen üyesiydi.
Haklarında soruşturma başlatılan 84 okul müdürüne Aralık 2019 tarihinden itibaren Kınama cezası teklifleri tebliği edildi. Yani soruşturma süreci başladıktan 5 ay sonra ceza verildi. Bu dahi yöneticilerin keyfiliğinin ispatıdır.
Hiç mi başarısızlığı imkânsızlıklardan kaynaklı olan, gayretli olmasına rağmen başarılı olamamış olan yoktu? Tuhaf bir durum değil midir? Çalışırsınız, gayret gösterirsiniz lakin başarı gelmez. Yok mu binlerce örneği vardır. Fakat idare daha en başından okul müdürlerine hükmünü vermişti ve soruşturma sadece bir vazifenin icrasıydı.
Bu yaşananların üstüne bir de keyfilik eklendi. Sanki Sivas Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına tabi değilmiş gibi fen lisesine mevzuata aykırı olarak sayısal alan öğretmeni atanması kural iken beden eğitimi öğretmeni müdür yapıldı.
İlkokula öğretmen olarak tayin olamayacak durumda, mevzuatta yeri olmamasına rağmen sosyal bilgiler öğretmeni ilkokula müdür yapıldı. Sınıf öğretmeni öğretmen olarak tayin edilemeyeceği ortaokula müdür olarak görevlendirildi. Hem müdürler başarısız diyeceksiniz hem de müdür görevlendirmekte keyfi davranacaksınız. Bu yaşananlar artık tahammül sınırını da tüketti.
Deniliyor ki Sivas Eğitim Birsen başkanı daha önce övdüğü il müdürüne şimdi neden cephe alıyor. Dert günahla baş etmek günahkâr mevzu değil ki. İl müdürü yanlış insandır denilmiyor il müdürü 84 okul müdürüne haksızlık ediyor deniliyor. Sivas’ın eğitim iklimi zedeleniyor deniliyor. Kimse kendini devletin üstünde görmesin deniliyor. 2018 de 39. olan kadro da bu kadroydu deniliyor. O zaman bu denklemde Sivas’ta değişen kimse 2019’ da geriye gidilmesinin sebebi odur, orada aranmalıdır deniliyor.
İmranlı’nın dağ köylerinde ülkemizin en soğuk ilçesinde her türlü imkânsızlığa baş etmeye çalışan okul müdürlerine görevden alınarak haksızlık yapılıyor deniliyor.
Elbette bir sivil toplum örgütü devletin yöneticileri ile görüşür, teşrikimesaide bulunur. Bu yanlışa yanlış deme gerekliliğine engel midir? Düşmana herkes suçunu söyler, dosta suçunu ancak er kişi söyler.
Sivas’a kocaman bir dershane mi açılmıştır? Okulların vazifesi LGS’ye öğrenci mi hazırlamaktır değilse milletimize yetişmiş insan kaynağı mı üretmektir? Dershanecilik fikriyle, sadece sınavı önceleyen anlayışla, skora dayalı bakış açısıyla, çocukların yarıştırılmasına karşı değil miyiz hepimiz.
Okullara finansal kaynak oluşturulması, okulların kendi iklimlerine uygun yerinden karar alabilme salahiyetlerine sahip olması değil midir arzu edilen? Şehrin merkezinde bir okulla dağ köylerindeki okullara il müdürü aynı ilgiyi göstermiş midir, dağ okullarına finansal kaynak üretmiş midir ki bu okullarını yöneticilerini başarısız ilan ediyor.
Okulu ısıtmakta, temizlemekte, eğitim materyali bulmakta imkân bulamayıp bunula boğuşan bir eğitim yöneticisi sadece sınav verisi ile başarısız sayılabilir mi? Kapısında çifte güvenlik ile sıcak makam odasından sınıfa ve okula tepeden bakan bu anlayışa bu kıyıma sessiz mi kalınacak?
Eğer sadece ilin LGS ‘de ortalamasının altında kalan okullar başarısızsa o halde bu sınavda birinci olan ilin de yöneticilerinin yarısı düz mantıkla başarısızdır. Bu mantığın da reddettiği bir yaklaşımdır. Her okul sadece kendisi ve kendi fırsatları ile kıyas edilebilir.
Bir de liyakat üzerinden yürütülen bir tartışma var. 2019 yönetici seçme sınavını kaç kişi kazandı. 30 küsur bin bunun ne kadarı Eğitim Bir-Sen üyesiydi 23 bin. Ne kadarı Türk Eğitim Sen üyesiydi 5 bin civarında. Geriye kalanlar da sendikasız olanlar ve diğer sendikalardı.
Demek ki sınav üzerinden yürütülen fikir sadece havanda su dövmektir. Eğitim Bir-Sen tüm yönetici sınavlarında hep en önde olmuştur.
Genel Başkan Ali Yalçın liyakat konusunda rapor yayınlayan tek genel başkandır. Diğer sendikaların böyle bir çalışması var mıdır, yoktur. Eğitim Bir-Sen daima liyakat çağrısında bulunmuş mudur, evet. Bunu resmi, açık yayınlanmış eserler ile yapmıştır. Sınavla yönetici atamasında Eğitim Bir-Senli yönetici sayısı diğer bütün geriye kalanlardan çoktur.
Tabi burada benden biri atanırsa liyakatli, Eğitim Bir-Sen’den biri atanırsa liyakatsiz yaklaşımını sürekli kamuoyuna pompalayanların da şark kurnazlıkları rakamlarla ortadadır. Bugün kamu görevinde en çok hırpalanan, vazifeden alınan, vazife verilmeyen, sadece bu sendikaya üye olduğu için horlanan Eğitim Bir-Senlilerdir.
Hem sarı sendikacılık yapıp hem de sarı sendikacı diye twet atanları kamuoyu izlemektedir. Devletin memuru işini yapmaz sabit deliller ile bu karşılık bulursa buna itiraz edecek bir durum yoktur. Fakat eline geçirdiği yetkiyle insanlara hak etmedikleri bir uygulamayı reva görürse birileri, peşinen suçlu ilan ederse, kendi yapması gerekenleri yapmayıp suçu okul müdürlerine yıkarsa, 2018’de başarı elde etmiş kadro 2019’da sadece değişen il müdürü iken başarısı geriye geliyorsa burada tek başarısız olan il müdürüdür. Liyakatse de budur ceza verilecek biri aranıyorsa da budur.
Bu bir Hakkı teslim mücadelesidir. Mesele sendikalı olma değil dişi ile tırnağı ile okul müdürlüğü yapan bu insanların keyfi cezalandırılmalarıdır.
Okullara öğrenci başına ödenek sağlansın, temizlik malzemesi, kırtasiye malzemesi yeterince verilsin, 8 sınıfa bir hizmetli personel verilsin, evrak işleri için her okula memur verilsin, her okula en az 5 bin kitaplık kütüphane kurulsun, her okulun açık kapalı spor salonları olsun, her okulun kadrolu öğretmenleri olsun dersler boş geçmesin bunları il müdürleri kendi görevi olarak bilsin yerine getirsin ve başarı elde edemeyen okul müdürüne sonra neden işini yapmadın diye sorsun?
Ama önce kendi ödevlerini ne kadar yerine getirdiğinin hesabını kamuoyuna versin. Bir soruşturma da ilin başarısı için Vali Bey tarafından il müdürü için açılsın. Eller, ayaklar suçlu baş suçlu değil öyle mi?
Eğitimde başarı hikâyesinin esas olanı öğretmendir.
Her zaman “çizgileri değil” hakikati savunanlar olarak biz öğretmenin örselenmesine karşı duracağız, öğretmeni merkeze alıp onun etrafında eğitimi şekillendirenlere destek olacağız.
Hakkın onlarca tanımı yok bir tanımı var kişi kendisinden kaynaklanmayan bir sebeple cezalandırılıyorsa bu haksızlıktır. Çalışmak ile başarı elde etmek doğru orantılı değildir.
Okulun konumundan dolayı hiç çalışmayıp ulusal sınavlarda derece elde edenler de olur, çok çalışıp ulusal sınavlarda öğrencinin sosyoekonomik durumundan kaynaklı başarı elde edemeyenler de olur. Ölçülecekse ceht ve gayret ölçülmelidir. Salt sınav başarısı bir ölçü değildir.
Süleyman’ın yanında duran Hüthüt misal biz hakkın tezahürü için daima hakkın yanında yer alacağız.
Biz Araf 159’a talip bir topluluğuz.
İbrahim Hakkı Celis
Memurpostasi.com