Şeref Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumu'nu Anlattı!

Kamu dışında yer alan şikayetlere yönelik özel raporlama yetkileri olduğunu söyleyen Malkoç "İstanbul Sözleşmesi konusunda bize müracaat geldiği takdirde incelemeye alırız. Milyonları etkileyen bir durum ama yeterince tartışılmadı.

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) Başdenetçisi Şeref Malkoç, Türk aile yapısını bozduğu gerekçesiyle eleştirilen İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden ele alınması gerektiğini söyledi. Malkoç, "Aileyi, çoluk çocuğu yani milyonları etkiliyor. Bulgaristan, Macaristan gibi ülkeler imzalamadı. Biz acıları ve sıkıntıları ortaya çıkınca konuşur olduk" dedi.

Türkiye Gazetesini ziyaret eden Şeref Malkoç, KDK'nın çalışmalarıyla ilgili soruları cevapladı. "Türkiye bu kurumu yeni tanıyor, tanıdıkça seviyor" ifadesini kullanan Başdenetçi Malkoç, "Şikayetim var" diyen herkesin talebini değerlendirdiklerine belirtti; harç parası, bilirkişi veya tanık parası gibi bir işlem ücreti almadıklarını söyledi. Malkoç'un açıklamaları şöyle:

KALİTEYİ ARTIRIYORUZ

KDK'nin görevi nedir? İsteyen herkes başvurabilir mi?

Halkın idareyle ilgili sıkıntılarını dinleyen ve mahkemeye gitmeden çözüm arayan bir kurumuz. Her alanda ve her kesimden bize başvuru geliyor. FETÖ soruşturmalarında ismi geçen bin 200 kişi bize başvurdu. Bunlar genellikle ihraç veya açığa alınan isimler. OHAL komisyonuna yönlendirdik. Hedefimiz, gayemiz kamu hizmetlerinin kalitesinin arttırılması. Toplam 250 kişilik bir ekibimiz var. Başarılı bütün işleri bu kadroyla yapıyoruz. Başvurularda bir öncelik yok. Kayıt sırasına göre bakıyoruz.

Size müracaat etmek isteyen bir kişi neler yapmalı?

KDK'ya başvurmak çok kolay... "Şikayetim var" diyen herkesin talebini işleme alıyoruz. Başvuruda kurum ve kuruluş isminin yazılması da isteğe bağlı... Biz harç parası, pul parası, bilirkişi parası veya tanık parası almayız. Yapılan bir başvuru en geç 6 ay içerisinde sonuçlanıyor. Gelen şikayet başvurularına baktığımızda üç alanda çok talep var. Bunlar: Kamu personeli, eğitim alanı ve sosyal güvenlikle ilgili sıkıntılar.

CİMER'den sizi ayıran fark nedir?

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) vatandaşın şikayetini ilgili kuruma iletiyor. Burada bir ikaz etme söz konusu. KDK ise kurumlara yönelik şikayetleri alıp daha detaylı inceliyor. Araştırıyor ve bir karar veriyor.

Vatandaşlar aslında KDK'yi çok tanımıyor. Bu konuda neler yapıyorsunuz?

KDK'nın yeterince tanınması için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Türkiye bu kurumu yeni tanıyor, tanıdıkça seviyor. Türkiye'deki şikayetlere gelince çok üst düzeyde değil. Mesela Avrupa ülkeleriyle mukayese edildiğinde oradaki nüfusu oranladığında orada şikayetler çok daha yüksek. Türkiye bu kurumu yeni tanıyor, tanıdıkça seviyor, sevdikçe de şikayet artıyor, şikayet arttıkça da bizim kamu hizmetlerinin kalitesine katkımız çoğalıyor.

Kamuya şikayet dışında size bir başvuru geldiği zaman nasıl bir süreç işliyor?

Kamu dışında boşanma ve evlilik gibi sorunlarda bize başvuranlar da oluyor. Direkt alanımıza girmese de çözüm için gerekli alanlara yönlendiriyoruz. Ombudsmanlığın özel rapor hazırlama yetkisi var. Bazı konularda bu yetkiyi kullanıyoruz. Mesela nafaka olayında makul bir çözüm önerisini bakanlığa sunduk. Nafakayı konuştuğumuz kadar aile birliğini de konuşmalıyız. Aile ara buluculuğunun kurulmasını önerdik. İlgili kurumlar üzerinde çalışıyor. Aile Danışma Merkezi gelmeli. Aile konusunu yeniden ele almak gerekir.

ŞİKAYET GELİRSE ADIM ATARIZ

Toplumda hangi sıkıntılar varsa biz de ister istemez alakadar oluyoruz. İstanbul Sözleşmesi konusunda bize müracaat geldiği takdirde incelemeye alırız. Resen inceleme yetkimiz yok ama vatandaş istediğinde müdahil oluyoruz. Çok konuşuldu ama bize başvuru gelmedi. Bir değişiklik yapılması gerekirse partilere ve TBMM'ye öneride bulunabiliriz. İstanbul Sözleşmesi netice itibarıyla bir sözleşmedir. Buradaki problem sözleşme imzalanırken veya bununla ilgili yasa düzenlenirken toplumda yeterince tartışılmaması. Meclisin gündemine geldi ve geçti. O dönem TBMM'de bile yeterince konuşulmadı. Aileyi, çoluk çocuğu yani milyonları etkiliyor. Bulgaristan, Macaristan gibi ülkeler imzalamadı. İyice tartışıp mahkemelere bile gittiler. Biz bunları yapmadığımız için acıları ve sıkıntıları ortaya çıkınca konuşur olduk. Sağlıklı bir tartışma ortamı da halen yok. 'Uluslararası bir sözleşmedir tartışılmaz' deniliyor. Tamam da bu toplumun yararına mı, değil mi? Bunu irdelememiz lazım. Evet, yeniden ele alınması gerekir mi? Gerekir... 50-100 şikayet geldiği takdirde gerekli çalıştayları yaparız. Bu konuda ciddi bir raporlama bile yok. Sözlü kültüre sahibiz ama bunu yazıyla aktarmamamız lazım.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddeti önlemek hedefiyle 2011 yılında kabul edildi. "Toplumsal cinsiyet" kavramını tanımlayan ilk belge olan bu Avrupa Konseyi sözleşmesi 2014 yılında yürürlüğe girdi. Sözleşme doğrudan adını koymasa da LGBT gibi aile yapısını bozan, İslamiyet'e ters durumları koruma altına alıyor. Sözleşmenin orijinalinde aile kavramı geçmiyor. Ailenin çatısı olan erkek yok sayılıyor. Eşlerin yanında "partner" ifadesi kullanılıyor.

6,5 YILDA 76 BİN 715 BAŞVURU

Şeref Malkoç: 2019 yılında kurumumuza yapılan başvuru sayısı 17 bin 148... Bu yıl içinde verdiğimiz karar sayısı 18 bin 405. Yani yapılan müracaattan daha fazla karar vermişiz. 6 ay kuralına oldukça bağlıyız. Bugüne kadar yapılan toplam başvuru 76 bin 715. Kararlarımızın hepsi tavsiye kararı değil tabii. Şikayetleri karara bağlamada iyi noktadayız. Verdiğimiz karara uymayan ilgili kurumu TBMM Dilekçe ve İnsan Hakları Komisyonunda sorgulatıyoruz.

YÜCEL KOÇ - Türkiye

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İlgili Haberler

Memur vergiden kurtuldu!
MEB müfettişi otel odasında ölü bulundu
Eğitimde İşte Bunlara "Karşıyım!"

GÜNDEM Haberleri