2 Temmuz 1993, Türkiye tarihine "kara bir leke" ve insanlık adına büyük bir utanç olarak geçeli 22 yıl oldu. Sivas katliamı, 22 yıldır hepimizin yüreğinde kanayan bir yaraya dönüşmüştür.
Sivas katliamı, sendikalardan tarafından yapılan basın açıklamaları ile hatırlatıldı.
EĞİTİM-İŞ: KATLİAMI LANETLİYORUZ! SİVAS’I UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ!
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yaşanan ve tarihe “insanlık suçu” olarak geçen katliamın üzerinden 22 yıl geçti. Madımak Oteli’nde 35 aydın, sanatçı, yazar ve gencimiz yakılarak katledildi. 35 insanımızın yaşamına kıyan, ülkemizi faşizmin karanlık dehlizlerine çekmeye çalışan bu cumhuriyet karşıtı gerici eylemi bir kez daha şiddetle kınıyoruz.
Orada yakılan yalnızca masum insanlar değildi. Orada katledilmek istenen adaletti, çağdaşlıktı, bağımsızlıktı ve özgürlüktü. Orada katledilmek istenen insanlıktı. 12 Eylül faşizminin öncesi Kahramanmaraş’ta ve Çorum’da faşist güruhlar eliyle oynanan ve din, mezhep, etnik kimlik farklılıklarını bir yana bırakarak emperyalizme karşı omuz omuza savaşarak çağdaşlaşmanın kapısını aralayan bu halkı yeniden bölme oyunu Sivas’ta da denendi.
Aradan geçen 22 yılda katliamın üzerindeki sis perdesi tam olarak kaldırılmamıştır. Katliamın sorumluları baştan savma bir şekilde yargılanmış, göz önünde olan bazı insanlar cezalandırılmış ancak katliamda devletin ve siyasi iradenin rolü sorgulanmamıştır. AKP iktidarı, Bazı demokratik kitle örgütlerinin "insanlık suçunda zaman aşımı olmaz" talebiyle açtığı davada, “zamanaşımı kararı” verilmesini dönemin Başbakanı Erdoğan, “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” şeklinde değerlendirmiş ve açıkça taraf olmuştur.
Ellerini kollarını sallaya sallaya gezen katiller, AKP’nin güdümündeki devlet eliyle ödüllendirilmiş, Sivas davasında katliamcıları savunanlar milletvekili, bakan olmuşlardır. Unutulmamalıdır ki, insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zamanaşımı olmaz.
Ülkemizde Sivas katliamını yaratan koşulların henüz ortadan kalkmaması, Sivas olaylarından gerekli dersin çıkarılamadığını göstermektedir. Türkiye’de hala inanç ve etnik ayrımcılık yapılarak halkımız kamplara bölünmeye çalışılmaktadır. Bugün Gezi eylemleri sırasında hayatını kaybeden yurttaşlarımızın katilini koruyanlar ile Sivas katliamını yaptıran ve katillerini koruyan zihniyet aynıdır.
Eğitim-İş olarak diyoruz ki: Cumhuriyetin kazanımları, Atatürk ilke ve devrimleri için tehdit oluşturan emperyalist güçler, gerici girişimler ve etnik ayrımcılıklar, Türk ulusunun duyarlılığı sayesinde hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaktır. Türk Ulusu, kendisine bırakılan emanete sonsuza kadar sahip çıkacak, bu güzel coğrafyada barış ve kardeşlik içinde yaşamaya devam edecektir. Mutlaka bunun koşullarını yaratacaktır.
Aydınlarımızı yakanların ağzından “Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu, Sivas'ta Yıkacağız” sloganının çıkması bir tesadüf değildi. İşte bu nedenle Eğitim-İş olarak, Atatürk’e ve Cumhuriyet Devrimlerine saldıranlara inat, Atatürk’e ve Cumhuriyet Devrimlerine sahip çıkmanın inancı ve azmiyle, bu acı günü “Cumhuriyeti Sivas'ta Kurduk, Sonsuza Kadar Yaşatacağız” sloganıyla anıyoruz.
Sivas katliamında yaşamını yitiren aydınlarımızı, sanatçılarımızı unutmadık, unutturmayacağız.
MERKEZ YÖNETİM KURULU
EĞİTİM-SEN: Yüreklerimiz 22 Yıldır Sivas Katliamı’nın Ateşi ile Yanıyor!
2 Temmuz 1993, Türkiye tarihine "kara bir leke" ve insanlık adına büyük bir utanç olarak geçeli 22 yıl oldu. Sivas katliamı, 22 yıldır hepimizin yüreğinde kanayan bir yaraya dönüşmüştür. Katliamı gerçekleştiren katillerin avukatlarından bazılarının sonraki yıllarda AKP`den milletvekili seçilmesi, hatta bakan yapılması, katliam davasının AKP döneminde "zamanaşımı"na uğratılarak katillerin cezasız kalması tesadüf değildir.
Türkiye`de, 12 Eylül hukuku ve kültürünün ana unsurlarından biri olan ve topluma dayatılan Türk-İslam sentezi anlayış sonucunda ırkçılık ve gericiliğin gelişmesine zemin hazırlanmış ve Sivas katliamı bu zeminde gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle Sivas katliamının hedefi resmi kimliğin dışında kalanlar, yıllarca ezilen, sömürülen ve yok sayılanlar olmuştur. Saldırganların engellenmeyerek katliama çanak tutulması, ardından da olayın üstünün örtülmesi ve sadece birkaç kişinin cezalandırılması geçmişte yaşanan benzer katliamların ortak özelliği olarak dikkat çekmektedir.
Sivas katliamı, Türkiye`de yaşayan çeşitli inanç ve mezheplerden halklarımızın umudu ve aydınlık geleceği olan aydın, yazar ve sanatçıların da içinde olduğu 35 insanın ırkçı-gerici güçler tarafından katledilmesiyle insanlık tarihine büyük bir utanç olarak geçmiştir. Sivas katliamı, tıpkı 1 Mayıs 77 katliamı, Malatya, Maraş, Çorum, Gazi Mahallesi katliamları gibi bilinçli bir şekilde karanlıkta bırakılarak unutturulmak istenmiş, önceki katliamlar gibi, bu katliamın arkasındaki karanlık güçler de bilinçli olarak açığa çıkarılmamıştır.
Dün Sivas`ta katliam yapan canileri savunup kaçmalarına göz yumanlar, katillerin avukatlarını milletvekili, bakan yapanlar, bugün Ortadoğu`yu kan gölüne çeviren katil IŞİD çetelerine kol kanat gererek gerçek kimliklerini ortaya koymuşlardır. Dün Sivas`ta canlarımızı diri diri yakanları koruyanlar, bugün katil IŞİD sürülerinin acımasız katliamlarını görmezden gelmeyi sürdürmektedir.
Türkiye`de geçmişte halkları birbirine karşı kışkırtarak kitlesel katliamlara ve cinayetlere zemin hazırlayanlar, bugün ısrarla ayrımcı, tekçi, ırkçı ve gerici politikalarını sürdürerek halkların kardeşliğini, barış içinde bir arada yaşama iradesini engellemek için ellerinden geleni yapmaktadır.
Toplumsal barışı tehdit eden saldırı ve katliamlar, Anadolu`nun farklı kimlik, inanç ve kültürlerinin barış içinde ve kardeşçe bir arada yaşama isteğini asla kıramamıştır. İnsanlık, kendisine karşı işlenmiş suçları asla unutmamıştır ve unutmayacaktır.
Eğitim Sen olarak Sivas katliamında hayatını kaybeden canlarımızı saygıyla anıyor, katliamı yapanların ve katilleri koruyanların er ya da geç hesap vermesi için mücadele edeceğimizin bilinmesini istiyoruz.