Muharrem İnce’nin çıkışı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Gül iması tartışmanın tansiyonunu yükseltti. Sanki kendi seçimi gibi işin içine ABD’de Demokratların başkan adayı Joe Biden bile girdi. Hem de demokratik teamülleri ayaklar altına alan darbeci bir yaklaşımla. Bu toz duman arasında Kılıçdaroğlu, millet ittifakını Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile genişletmenin peşinde. Benzer bir çabayı birer hafta arayla Babacan ve Davutoğlu’nu ziyaret eden Meral Akşener’de de görüyoruz. Akşener bu ziyaretleri sırasında ittifakı konuşmuyor elbette ki. Ama ilişkileri sıcak tutmaya çalışıyor. Millet ittifakının görünmez ortağı olan HDP’nin Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ise “güç birliği”nden söz ediyor. Buldan daha önce “açık ittifak”tan söz etmişti. Güç birliği modeliyle HDP’den dolayı millet ittifakı içinde sorun yaşanmasının önüne geçilmesi hedeflenmiş olabilir.
Muhalefet cephesinde yeni sürecin kodları CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in bayram ziyareti sonrası yaptıkları ve 45 dakika süren baş başa görüşmede yatıyor. Akşener o görüşmeden sonra millet ittifakına daha sıkı sıkıya sarılmaya başladı. Hatta öyle ki, Bahçeli ve Erdoğan’ın “Evine dön” çağrısını elinin tersiyle itecek kadar.
SÜRPRİZ NE OLABİLİR?
Başkanlık sisteminin yüzde 50 artı 1 üzerine inşa edilmesi ittifak sistemini getirdi. Haliyle tüm değerlendirmeleri ittifaklar arasındaki dengeye göre yapıyoruz. Ama göz ardı ettiğimiz önemli bir nokta var:
2023 seçimlerine bu seçim sistemi ve yüzde 10 barajıyla mı gideceğiz?
AK Parti ve MHP, seçim sistemi ve Siyasi Partiler Yasası üzerinde çalışmak üzere ortak bir komisyon kurdu. Ancak Erdoğan ve Bahçeli bu konuda yetkin isimlerin önerilerini de dinliyorlar. Görünen o ki, 2023’te yüzde 10 barajı olmayacak. Yüzde 7 konuşuluyor. Yüzde 5 ihtimali ona göre daha ikinci aşamada geliyor. İttifakla seçime giren partiler için yüzde 10 barajının korunması, ittifak yapmayanlara yüzde 7 ya da 5 oranının uygulanması üzerinde duruluyor. Ama sadece bu değil. Bir sürpriz üzerinde konuşuluyor. Henüz karar verilebilmiş değil. Özellikle yüzde 1 ve 2’lik partiler için. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjdesi üzerine odaklanmışken benim sürprizimi de düşünün istedim.
ERDOĞAN’DAN AK PARTİLİLERE TARİHİ UYARI
YUKARIDAKİ başlığı bilerek attım. Çünkü AK Parti’nin böyle bir uyarıya ihtiyacı vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakanlar Kurulu toplantısında “Artık bu konuyu duymak istemiyorum” dediği, İstanbul Sözleşmesi üzerinden yaşanan tartışmayı kast ediyorum. Tartışmanın zemini ve kullanılan çirkin üslup nedeniyle İstanbul Sözleşmesi tartışmasından uzak durdum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlla şöyle yapalım noktasında değiliz” diyor. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik de bir komisyon kurulduğunu, onun raporunu tamamlamasından sonra değerlendirme yapılacağını açıklamıştı.
İŞTE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’YLE İLGİLİ KURULAN KOMİSYON
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında bir komisyon kuruldu. Komisyonda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile ve Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti grup başkanvekilleri Bülent Turan ile Özlem Zengin yer alıyor.
Başkanlık sisteminin revize edilmesiyle ilgili çalışmaları da yine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay yürütmüştü. Komisyon toplantısında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını savunanlar olduğu gibi aksaklığın 6284 sayılı yasadan kaynaklandığını belirterek düzeltilmesini isteyenler de çıkıyor. Ancak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir perspektif ortaya koyuyor. “Her sözleşme hazırlayan ülkelerin kültürünü yansıtır. Biz uluslararası sözleşmelerde bu tür durumlarla karşılaşıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili olarak Avrupa Konseyi’ne yorum beyanında bulunalım, müzakereyi kabul ederlerse hassasiyete neden olan maddeleri görüşelim” diyor. Bu görüş ağırlık kazanıyor. Hatta “Eğer Avrupa Konseyi müzakereyi kabul etmezse o zaman İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak için elimizde bir gerekçe olur” şeklinde değerlendirmelere de konu oluyor. Bu süreç zarfında Avrupa Konseyi ile de temas kuruluyor. Konseyin müzakereye kapalı olmadığı mesajı alınıyor. İlk aşamada Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın hazırlayacağı rapor beklenecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulacak olan bu rapor, yetkili kurullarda değerlendirildikten sonra bir adım atılacak. Ya İstanbul Sözleşmesi’ne dokunulmayacak, ya iptal edilecek ya da Avrupa Konseyi’nden yorum istenecek. İhtiyaç görülürse yasal değişikliğe gidilecek.
O UYARI NEYDİ?
Şimdi gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihi uyarısına. Erdoğan, “Hiçbir tartışmanın bizi bölmesine müsaade etmemeliyiz” diyor. Ardından gelen cümle ise çok daha ilginç: “Bir tartışma bizi bölüyorsa samimi değildir.”
AK Parti’de her konu üzerinden bir tartışma ve kutuplaşma çıkaranların Erdoğan’ın bu uyarısı üzerine bir kez daha düşünmelerinde yarar var.
ERDOĞAN’IN MÜJDESİ NE OLACAK?
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, “Cuma günü bir müjde vereceğiz, yeni bir dönem açılacak” dediği sırada CNN Türk’te Başak Şengül’ün canlı yayın konuğuydum. Yani tam bir canlı yayında yakalanma durumu oldu.
Bu ülkenin bir evladı olarak heyecanlandım. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Türkiye için eksen değişikliği” sözüyle heyecanımızı iyice arttırdı. Ama bir yandan da Başak Şengül’ün sorularına da cevap vermem gerekiyordu. Hiçbir bilgi sahibi değildim. O yüzden temennide bulunmak istedim. Doğu Akdeniz’de Fatih sondaj gemisinin zengin bir doğalgaz yatağı tespit etmesini diledim. Bloomberg News, Türkiye’nin Karadeniz’de bir enerji kaynağı keşfettiğini duyurdu ama ben yine de cuma gününü iple çekeceğim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjdesinin ne olduğunu bilmiyorum ama bir müjdeye çok ihtiyacımız olduğundan eminim. İlaç gibi gelecek.