ÖSYM Başkanı Ali Demir’in, 1 milyon 692 bin 345 öğrencinin girdiği Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) şifreleme yapıldığı iddialarına açıklık getirmek için öğrencilere gönderdiği mektupta, itiraf gibi ifadeler yer aldı. Daha önce, “şıklardan en büyük olanın sağındaki şık doğru” şifresi uygulandığında, 40 sorudan 23’ünün birkaç dakikada çözüleceği iddiasını kabul etmeyen Demir, mektupta, “Her soru için rastgele verilmesi gereken değerler, sehven sıralı olarak verildiğinden oluşturulan soru kitapçıklarında bazı sorularda en büyük değerli seçeneğin hemen sağındaki seçeneğin, doğru cevap olması durumu ortaya çıkmıştır” dedi.
Şifreleme iddiasından iki gün sonra ilk kez 3 Nisan’da açıklama yapan Demir, “Basında şifre olarak bahsedilen durum hiçbir adayın soru kitapçığı için geçerli değil. ÖSYM’nin depolarına gelmiş olan sınav evrakı arasından sınavda fiilen kullanılmış olan rastgele örnekler seçilerek incelenmiş ve benzeri şifrelemenin, benzeri yapılanmanın hiçbir kitapçıkta olmadığı tespit edilmiştir” demişti.
6 Nisan’da da gazetelerin Ankara temsilcileriyle buluşan Demir, basına verilen kitapçıkta doğru cevap seçeneğinin yerinde tutulup yanlışların karıştırılarak hazırlandığını, bunun acemilikten kaynaklandığını belirterek, “Bu soru kitapçığı hiçbir adaya verilmemiştir. Tamamen işgüzarlık” ifadelerini kullanmıştı.
7 GÜN SONRA GELEN İTİRAF
Demir, bu toplantıdan 7 gün sonra, şifre iddialarını kabul etti. Demir’in önceki beyanlarının aksine iddiaları kabul ettiği ise öğrencilere gönderdiği mektupla açığa çıktı. Demir, kamuoyuna açıklama yapmak yerine, şifre iddiasının doğruluğunu, öğrencilere gönderdiği mektupta dile getirmeyi tercih etti.
YGS’ye katılan adaylara e-posta ile gönderdiği mektupta, sınavdan sonra bazı tartışmalar yaşandığını belirten Demir, bu konudaki gerçekleri açıklayacağını belirterek, 4 başlık altında iddialara yanıt verdi. Ancak Demir’in yanıtları, önceki açıklamalarının aksine, ÖSYM’nin de şifrelemeyi ve yanıtların en büyük değerli seçeneğin hemen yanındaki seçeneğin doğru olduğu biçimdeki sıralamayı bu kez kabul ettiğini ortaya koydu. Demir, mektubunda, medyanın başından beri gündeme getirdiği bu durum için, “sehven” açıklamasını yaptı. Demir’in yanıtları şöyle:
BASIN İÇİN BASİTÇE TÜRETİLDİ
- Bu soru kitapçığı ÖSYM’nin hazırladığı master soru kitapçığı olması gerekirken, gereksiz yere master soru kitapçığından basitçe türetilmiş bir kitapçıktır. Bu soru kitapçığı, sınav bittikten sonra türetildiğinden ve sınava giren hiçbir adaya verilmediğinden hiçbir adaya üstünlük sağlanması söz konusu olmamıştır.
- Tüm adaylara verilen soru kitapçıklarında sorunun doğru cevap seçeneği rastgele biçimde değiştirilirken, diğer seçeneklerin yerleri de rastgele değiştirilmesi gerekirdi. Ancak, geliştirilen yazılım çalıştırıldığında her soru için rastgele verilmesi gereken değerler, sehven sıralı olarak verildiğinden oluşturulan soru kitapçıklarında bazı sorularda en büyük değerli seçeneğin hemen sağındaki seçeneğin doğru cevap olması durumu ortaya çıkmıştır.
- Tüm sınav evrakı gibi soru kitapçıklarının da hazırlanması ‘kapalı dönem’ olarak ifade edilen ve tüm dünyadan izole bir ortamda hazırlandığından bu dizilişin ÖSYM çalışanları dahil dışarıdan herhangi biri tarafından bilinmesi imkânsızdır. Bugüne kadar incelenen çok sayıda soru kitapçığından bu dizilişi fark ederek cevap seçeneğine yönelen tek bir adaya bile rastlanmamıştır.
- Adaylar tarafından kullanılan soru kitapçıklarının incelenmesi devam etmektedir. Ayrıca tüm adayların ham puanları üzerinde yapılan istatistiksel değerlendirmeler sonucunda normal dışı hiçbir durum görülmemiştir.
- Bugüne kadar yapılan cevap kâğıdı okumalarının sonuçları geçen yıl yapılan YGS sonuçlarıyla mukayese edildiğinde normal dışı bir durumun olmadığı ve sınavın adil ve doğru yapıldığı gerçeğini ortaya koymaktadır.
- (İstanbul-Eyüp bölgesinde sadece kız öğrencilerin sınava girdiği okullar iddiası için) Bu durum söz konusu bölgede sınava girme talebini karşılayacak yeterli kapasite olmadığından ve bölgeye yerleşimde kız öğrencilere öncelik verilmesi nedeniyle ortaya çıkmış bir sonuçtur. ÖSYM’nin bu yolla sınavda hiçbir adaya üstünlük sağlaması asla söz konusu değildir.
Demir, nasıl olup da kontenjanların sadece kızların sınava gireceği şekilde ayarlanabildiği, 70 bin öğrenciden 40 bin erkeğin tamamının nasıl başka okullara gönderildiği sorularına açıklık getirmedi.
Harekete geçirmek üzere oluşturulan senaryolar
ÖSYM Başkanı Demir mektubunun devamında, iddiaların “öğrencileri harekete geçirmek üzere oluşturulan senaryo” olduğunu iddia etti. Demir’in mektubu şöyle devam etti: “Son günlerde sizlerin heyecan ve duyarlılığınızı harekete geçirmek üzere oluşturulan senaryoların hiçbir dayanağı yoktur. En kısa zamanda sonuçlar açıklanacak ve sizler hem sınav sonuçlarınızı öğrenebilecek hem de cevap kâğıtlarınızı ve kendinize ait cevap anahtarınızı internet sitemizden görebileceksiniz.
Tam bir güven ve sükunet içinde LYS’ye hazırlanmanızı ve hiçbir yönlendirmeye izin vermeden sadece bilginizle hayatınızı şekillendirme gayreti içinde olmanızı tavsiye ediyoruz. Sizlerin heyecan ve duyarlılığınız üzerinden kamuoyunu karamsarlığa yöneltmek isteyenler hakkında gerekli inceleme, soruşturma ve yasal işlemler yapılmaktadır.”
Milliyet
ÖSYM’den müthiş itiraflar
ÖSYM Başkanı Ali Demir ve onun açıklamalarından tatmin olanlar, YGS’deki şifreleme iddialarına günlerce karşı çıktılar. Ama gelinen son nokta, itirafın ve ikrarın da ötesinde tam anlamıyla “beceriksizliğin” daniskası.
ÖSYM Başkanı Demir, adaylara gönderdiği mektupta bir şifreleme olduğunu açıkça kabul ediyor. Ama “sehven” yani yanlışlıkla oldu diyor. Oysa bilgisayarla, internetle, yazılım programlarıyla hiç ilgisi olmayanlar da çok iyi bilir ki, bilgisayarlar, kendisine komut verilmediği sürece, durduk yerde herhangi bir işlem yapmazlar. Üstüne üstlük, “doğru cevap, en büyük seçeneğin sağında” olsun diye şifreli bir komut hiç vermezler.
Başkan Demir ya olayın vahametini görmek istemiyor ya da kamuoyunu “enayi” yerine koyuyor.
Mektubunda öylesine çelişkiler var ki, onları bir bir ele almadan önce, önümüzdeki günlerde daha pek çok itirafta bulunacağını şimdiden hatırlatmak isteriz. Özellikle de kitapçık sayısı ve cevap anahtarı konusunda! Ankara’dan gelen bilgilere göre, ortada ne 1 milyon 700 bin kitapçık var ne de 1 milyon 700 bin cevap anahtarı! Bırakın milyonlu rakamları yüz binli, hatta binli rakamlar bile mümkün değilmiş. ÖSYM, umarız bu konudaki net sayıları da bir an önce açıklar!..
Demir kendi kendini yalanlıyor!
ÖSYM Başkanı Demir’in üniversite adaylarına gönderdiği mektup, adayları sakinleştireceğine daha da kızdırdı. Velilerin mektuba yönelik tepkileri de dinmek bilmiyor. Hukukçular ise Demir’in mektubunun “ikrar” yani “hata”yı kabul etme anlamına geldiğine dikkati çekerek, yargının işini kolaylaştırdığını söylüyorlar.
ÖSYM Başkanı’nın, YGS’ye yönelik olarak yapılan haberleri, senaryo ve huzur kaçırıcı olarak nitelendirip, bu haberleri yapanlar hakkında, kamuoyunu karamsarlığa sürükledikleri gerekçesiyle, haklarında gerekli inceleme, soruşturma ve yasal işlemler yapıldığını söylemesi de çok manidar. Yani bir anlamda aba altından sopa gösteriliyor.
Demir keşke bu enerjisini ve boşa geçen 10 günlük süreci, medyaya kızma yerine, soruları sehven şifreleyenleri bulmak için harcasaydı. Bak işte o zaman çok daha inandırıcı olurdu.
En büyük çelişkisi ise soru kitapçıklarına yönelik araştırmanın bitip bitmediği konusunda. Mektubun bir yerinde “Sınavda adaylar tarafından kullanılan soru kitapçıklarının incelemesi devam etmektedir” derken, bir başka yerinde “ÖSYM size hak ve adalet ölçülerinde modern çağın imkânlarını kullanarak sınav hazırlamış, yürütmüş ve değerlendirmelerini tamamlamıştır” diyor. Bir anlamda her şeyin bittiğini ve çok yakında sonuçların açıklanacağını söylüyor. Peki daha tüm soru kitapçıklarının incelemesi bitmeden, ortada bir şaibe olup olmadığına nasıl karar verilmiş ve sonuçların açıklanma noktasına nasıl gelinmiştir?
Kaç kitapçık var?
ÖSYM Başkanı hazır itiraflara başlamışken, sınavda gerçek anlamda kaç farklı kitapçığın ve kaç farklı cevap anahtarının kullanıldığını da kamuoyu ile paylaşırsa, kafalar çok daha netleşir.
Bir adım daha öteye gidersek, bu projenin orijinalinde kaç kitapçık ve kaç cevap anahtarı öneriliyordu, devşirme uygulamada kaç kitapçık ve cevap anahtarı uygulandı?
Bu sayılar Ankara’da çok net biliniyor. O zaman sizlerin bildiğini, kamuoyu neden bilmiyor? Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na neden yanlış ya da eksik bilgiler veriliyor?
Daha da önemlisi ille de şeffaflık derken bazı bilgiler neden kamuoyundan saklanıyor?
Sistem LYS’de revize edilecek mi?
Yine Ankara’dan gelen bilgilere göre, YGS’de başı epeyce ağrıyan ÖSYM, haziran ayında yapılacak LYS’de ciddi değişikliklere gidecekmiş. “YGS’de kazanılan tecrübe, LYS’de dikkate alınacak ve ona göre yeni düzenlemelere gidilecek” deniliyor. Yani kitapçık sayısı azalabilir, yani basit şifrelemeler yerine çok ciddi ve karmaşık şifreler uygulanabilir, yani haremlik selamlık sınav uygulamasından vazgeçilebilir...
Özetin özeti: YGS üzerindeki şaibeler kalkmadan, vicdanlar rahatlamadan, sadece bazılarının değil herkesin tatmin olduğu bir noktaya gelmeden, sınav sonuçlarının alelacele açıklanması, ek sorunları da beraberinde getirir. Bizden söylemesi, ileride neden kimse bizi uyarmadı denilmesin...
Abbas GÜÇLÜ_Milliyet