SBS'de yeniden değerlendirme ve sonuçlar

Öncelikle söylememiz gereken mahkeme kararını net olarak görmemiz gerektiği. Mahkeme kararını görmesek de yapabileceğimiz yorumlar olduğundan bu kaostan çıkış ve açıklama için bilgilendirme yapmamızda fayda vardır diye düşünüyoruz.

MEB'in son açıklamasına bakacak olursak;

"2013 Seviye Belirleme Sınavı Başvuru Kılavuzu

hükümleri doğrultusunda 08 Haziran 2013 Cumartesi günü 1.112.604 öğrencimizin katılımı ile gerçekleştirilmiştir.

Sınav sonuçları 12 Temmuz 2013 tarihinde açıklanmış, ancak aynı gün yapılan inceleme sonucunda söz konusu sınavda Almanca ve Fransızca testlerini yanıtlayan 718 adayın yabancı dil testlerine ilişkin değerlendirmesinde yanlışlık yapıldığı tespit edilmiştir. Yine aynı gün Almanca ve Fransızca testlerinden sınava giren adayların yeniden değerlendirmesi yapılmış ve hiçbir mağduriyete yer vermeyecek tedbirler alınarak yeni puanlar saat 17.00'da açıklanmıştır."

Bizim buradan anladığımız şudur:

12 Temmuz 2013 tarihinde açıklanan SBS sonuçlarının açıklanmasının ardından bazı öğrencilerden tepki gelmiştir. Tepki de Yabancı Dil olarak Almanca ve Fransızca testini cevaplayan 718 öğrenciden geliyor. Çünkü bu öğrencilerin sonucu hesaplanırken yabancı dil testlerinde hata yapıldı. Muhtemelen İngilizce testi çözmüşler gibi muamele yapılarak cevap anahtarları her dilde farklı olduğundan öğrenciler bu testlerde başarısız görüldüler.

Bunu fark eden MEB hatayı düzeltmek için anında tedbir almaya çalışmış fakat aldığı tedbir genele yansıtılmayan tedbir olmuştur.

Şöyle ki: Öğrencilerin puanları hesaplanırken testlerdeki standart puanlar hesaplanır, her testin standart puanı belirlenirken de kaç kişi kaç soruyu doğru cevaplandırdı şeklinde bir değerlendirme yapılarak hesaplanır. Yani yabancı dil testinin standart puanı değiştirilmesi gerekirken bu değişiklik yapılmadan sadece 718 öğrenciye daha önce hesaplanan (bu öğrencilerin hatalı sonuçlarına göre) standart puanlara göre değerlendirme yapılmıştır. Yani bakanlık hesaplamayı yaparken tüm öğrencilerde değişiklik yapması gerekirken sadece 718 öğrenciye odaklanmıştır.

Bu, günü kurtarmaya yönelik bir çalışma idi. MEB'de yıllardır alıştığımız bir uygulamaya imza atıldı. Her daim günü kurtarmaya yönelik çalışma yapılıyor zaten. Bu geleceği görememenin sonucu.

Bu durumun etkisi nasıl olur?

Bu durumun tüm öğrenciler üzerine etkisine bakacak olursak; Kılavuza da bakalım:

Görüldüğü üzere yabancı dil testinin puan hesaplamasına katkı sağlayacak katsayısı diğer testlere göre daha az.

Öğrenci sayısı da 1.112.604 olduğundan 718 kişinin standart sapmaya katkısı çok büyük olmayacaktır. Sonuç olarak puanlarda değişiklik olacaksa da öğrencilerin sıralamalarında değişiklik daha az olacaktır. Özellikle yabancı dil testinden başarılı olan öğrencilerin bu durumdan olumlu etkileneceklerini genel bir yaklaşımla söyleyebiliriz.

Şimdi de çözüme yani öneriye yönelelim:

Açılan dava yerinde bir davadır. Neden dava açtın diye eleştiri yapılması en büyük gaflet olur.

Davada verilen yürütmeyi durdurma kararının anlamı:

MEB yaptığın hesaplama yanlıştı bu nedenle yaptığın bu işlemi durduruyorum. Şeklindedir. Yani durdurdum kesin kararı bekle değil, durdurdum yaptığım işleri de geri alman lazım demektir.

Bu durumda MEB'in yapması gereken sınav sonucu açıklanmadan önceki hale dönmek olmalıdır fakat bu mümkün görülmemektedir. Yerleşip bir dönem okuyan öğrenciye hadi sana güle güle diyemezsiniz.

Bunun yerine yapılması gereken;

- Standart sapmalar dahil Puanların yeniden hesaplanması,

- Öğrencilerin sıralamalarının yeniden belirlenmesi,

- Eski sıralama ile yenisi arasındaki farklılığın ortaya konulması,

- Öğrencilerin tercihlerinin gözden geçirilmesi,

Özellikle vurgulayalım ki esas olması gereken puan değil sıralamadır. Puanda oluşacak değişiklik sıralamaya aynı oranda yansımayabilir. Çünkü tüm öğrencilerde irili ufaklı değişiklikler olacaktır. Bu duruma göre öğrencilerden daha üst tercihine yerleşebilecekler varsa onlara bilgi verilerek üst tercihine yerleştin ikinci dönem devam etmek ister misin? Diye sorulmalıdır.

Veli evet gideceğim derse ikinci dönem itibariyle öğrenci bu okula devam ettirilebilir. Bu öğrencilerin büyük bir kısmı halen Anadolu türü okulda okuduklarından ders farklılığı oluşmayacaktır fakat farklı türden okulda devam edenler varsa onlarla ilgili olarak da; Telafi programları uygulamak suretiyle eksiklikleri tamamlanmalıdır. Okullarımızın genelinde boş kontenjan bulunduğundan bu öğrencileri yerleştirmek çok da zor olmayacaktır. Boş kontenjan olmaması durumunda da bakanlığın yeni şube açması yöntemi uygulanabilir.
Burada tabii ki çok büyük mağduriyetler vardır. Çocuğu Anadolu Lisesine yerleşemediği için özel okula gönderenden tutun da çocuğu istediği okula gidemediğinden özle okula gidene kadar bir çok sorun söz konusudur. Fakat bir söz vardır: "Ölene ve olana çare yok" diye.
Şimdi yapılması gereken aklı selim davranıp günü kurtarmaya yönelik değil bilimsel yaklaşımla sorunu ele almaktır. MEB itiraz hakkını kullanacağını ifade etmiştir. Böyle bir niyet varsa (ki öyle görülüyor) öncelikle hukuk müşavirliğine karar ve deliller yeniden incelettirilmeli eğer kayda değer bir hata tespiti varsa itiraz yoluna gitmelidir. Bilindiği üzere yürütmeyi durdurma kararları hukuka açıkça aykırılık ile telafisi güç yada imkansız zararlar doğması ihtimaline karşı verilir.

MEB her şeye rağmen itiraz edecekse de kararın öncelikli ele alınmasının yolları zorlanmalıdır. Gelecekte yeniden kaos oluşturacak yaklaşımlardan kaçınmalıdır. Yani gerekirse itiraz sevdasından vazgeçip kafalardaki acabaları gidermelidir. Skandalın en büyüğü ise böyle bir davaya rağmen tedbir almayan MEB'in yaptığıdır. Karar duyulduğunda açıklama yapacağız diyen MEB saatler sonra içi boş bir açıklama yapmıştır. Oysa ki kamuoyuna konuya hakim ve her şeye hazırlıklı olduklarını hissettirecek, şu kadar öğrencimizin puanı değişiyor. Bu kadar öğrencimizin sıralaması değişiyor, ... şeklinde yol haritamız var... gibi açıklayıcı bilgiler sunabilmeliydi. Bu ileriyi görmemenin, günü birlik icraatların sonucudur. Dava açılmış biliniyor. MEB davaya savunma verdi. Bu durumda bu aşamalar kat edilirken bu davadan iptal çıkarsa ne yaparız? Sorusunun cevabına hazırlıklı olmalıydı. Bu yaptığınız işi önemsemenin, hizmet verdiğiniz kitleye saygının gereğidir aslında. Çünkü bu konu milyonları ilgilendiriyor. MEB kadrolaşmaya yönelik hesaplarını işin ehline yönelik yapmış olsa bu şekilde rezilliklerle, skandallarla karşılaşmazdı.

Tekrar söyleyelim ki: MEB öğrencileri mağdur etmeden kamuoyunu tatmin edici açıklamalar yaparak sorunu çözmelidir.

Gerçi gelişmiş daha doğrusu demokratik ülkelerde bu tür skandalların sonucunda mutlaka birileri bedel öder fakat bizim pişkinlikte ve sorumluluğu sağa sola atmakta üzerimize olmadığından böyle bir yaklaşımı beklemek çok da anlamlı değildir.

Maksut BALMUK
 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SINAVLAR Haberleri