Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan, eğitim çalışanlarının Sayın Bakan Selçuk ve MEB teşkilatından beklentilerini sıraladı. Geylan, “Başta Sayın Selçuk olmak üzere MEB bürokrasisi şundan emin olsunlar ki, eğitim çalışanlarının beklentisi doğrultusunda adım atıldığında, eğitim camiası bu haydut düzeninden kurtarılıp huzura kavuşturulduğunda hem bugün ve hem her daim hayırla anılacaklardır.” dedi.
Genel Başkan açıklamasında şunları belirtti:
“Milli Eğitim Bakanlığı, uzunca bir süredir ilk atamadan, görevde yükselme ve yönetici atamalarına kadar, MÜLAKAT uygulamalarıyla çatır çatır kul hakkı yenilen ve bu nedenle de eğitim çalışanlarının acımasızca ve ahlaksızca ötekileştirildiği bir düzeni yaşamaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı, özellikle 2013’ten bu yana 6 kez değiştirilen ve her seferinde yandaş kadrolaşma hedefine biraz daha uygun bir zemin hazırlayan yönetici atama yönetmelikleriyle, adeta sadece YÖNETİCİ ATAMA BAKANLIĞI olarak anılır hale getirildi ve sürekli bir tartışmanın cenderesine mahkum edildi.
Liyakat ve adaleti esas almayan mülakat temelli yönetici atama sistemi sayesinde, sendika/vakıf/cemiyet görünümlü çetelerin marifetiyle on binlerce başarılı kurum idarecisi tasfiye edildi, okul ve kurumlarımızın büyük çoğunluğu tek vasıfları “yandaş” olan beceriksizliğe mahkum edildi.
Hak, güçlü olanın değil, haklı olanındır. Hakkın güçlünün olduğu düzen, HAYDUT DÜZENİ’dir. Maalesef epey bir süredir, MEB’de bir haydut düzeni hakim kılınmıştır. Biat edenin makbul, eyvallah etmeyenin sakıncalı görüldüğü bu düzende çalışanlar insafsızca kamplaştırılmıştır. Hem çalışma huzuru katledilmiş hem de adalete ve devlete olan güven tahrip edilmiştir.
Bu böyle gitmez, gitmeyecektir. Yeni Milli Eğitim Bakanı sayın Ziya Selçuk’un ivedilikle yapması gereken, mülakat sistemini ve mülakata dayalı inisiyatifleri İPTAL etmektir.
Eğitim çalışanlarının yaşadıklarını ve hissettiklerini iyi bildiğine inandığımız sayın Selçuk’un, bu konuda kararlı bir irade ortaya koyduğunda eğitim çalışanlarının ve eğitim kamuoyunun
arkasında duracağını da bilmesini istiyorum.
Memleketimizin güzel geleceğini inşa etme yolunda tek bir tuğla koyan, ülkemize ve eğitim hayatımıza hizmet eden herkesten Allah razı olsun. Ancak şunu anladık ki, mesuliyet makamında oturanlar için iyi niyetli olmak yeterli değildir. Yöneticiler, “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu, Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” şuuruyla sorumluluk alanındaki her durumdan mesuldürler.
Ki, son yıllarca MEB’de bırakın koyunu, nice sürüler haramilerin inisiyatifine terkedildi.
Milletin vicdanı ve ilahi adalet, herkes için nihayi ve en doğru kararı verecektir.
Bakın bir önceki Milli Eğitim Bakanı ve üst düzey bürokratı görevden ayrıldı. Hizmetleri için teşekkür ediyorum, bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum.
Görevi devretmeleri ardından haklarında sosyal medyada on binlerce yorum yer aldı. Değerlendirmelerin neredeyse tamamı kahır ve sitem ifadeleriyle doluydu. Bunun çok iyi sorgulanması ve anlamlandırılması lazımdır. Bu mesaj iyi okunmalıdır.
Eğitim çalışanlarının Sayın Ziya Selçuk ve MEB bürokrasisinden beklentisi; MEB teşkilatlarına çöreklenmiş çeteleri temizlemeleri, eğitimde liyakat ve adaleti katleden mülakat sistemini ve buna dayalı tasarrufları iptal etmeleri ve eğitimde uzunca bir süredir hasret kalınan huzuru inşa etmeleridir.
Başta Sayın Selçuk olmak üzere MEB bürokrasisi şundan emin olsunlar ki, eğitim çalışanlarının bu beklentisi doğrultusunda adım atıldığında, eğitim camiası bu haydut düzeninden kurtarılıp huzura kavuşturulduğunda hem bugün ve hem her daim hayırla anılacaklardır”