Değerli okuyucularımı İLKSAN Üçlemesi’ nin son metni üzerinden saygı ile selamlıyorum. Diziyi merak eden veya kaçıran arkadaşlarımız için ilk yazı, ‘‘İLKSAN, IMF’ ye Borç Versin!’’ ikincisi, ‘‘İLKSAN Üyelerine Açık Mektup’’ başlığını taşıyor.
Sarı sendikanın İLKSAN’ ı eleştirme hakkı bitmiştir. Ağzını her açtığında İLKSAN’ a çamur atacaksın ama Sandık için sandıktan kaçacaksın. Adama demezler mi: Bu ne perhiz bu ne turşu! Olmaz öyle şey! Yaptığın işte tutarlı olacaksın! Yarın sana sorarlar: ‘‘Ya arkadaş, madem Sandık; bahsettiğiniz kertede kötüydü de siz neden yönetimine talip olmadınız?’’
Samimi ve inandırıcı olmaktan fersah fersah uzak metinlerle İLKSAN’ ı karalamak aklını size kim verdiyse bu sağlıklı bir yöntem değil; bilin istedim. Rakamlar ortada, hizmet ortada, Sandık ortada… Eğer ortada haksızlık varsa, emin olun, buna sizden önce her zamanki gibi Türk Eğitim-Sen karşı çıkar; itiraz eder. O yüzden çırpınışlarınız boşuna… Gelin doğruları söylemekten imtina etmeyin.
(Belirtmeden geçemeyeceğim: Allah’ tan İLKSAN Üçlemesi yazayım dedim. Bir de baktım ki kamu/ haber sayfaları İLKSAN yazılarıyla dolmuş. Arkadaşlar, İLKSAN 1943’ ten beri var, İLKSAN’ a dair yazı yazmak için seçim olmasına gerek yok, her zaman yazabilirsiniz. Benim yazmamı mı bekliyordunuz?
Ancak şu iki hususu da belirteyim: Reklamın iyisi kötüsü olmaz, yazdığınız her satırda farkında olmadan İLKSAN’ ın reklamını yapıyorsunuz. Ayrıca ortaya konan iddialar gerçek olmaktan çok uzakta, kendinizi küçük düşürmeyin. Ben olaylara gerçekler penceresinden bakmayı yeğlerim, ne çıkan haberlere ne de diğer değerlendirmelere itibar ederim. Rakamlar ne diyor, buna bakarım. Dolayısıyla bağzı yazılar; yalan dolandan ibaret olduğu kertede yazarını da yerin dibine sokuyor, hiç itiraz istemem, güneş balçıkla sıvanmaz!)
İLKSAN Üzerinden Türk Eğitim-Sen Düşmanlığı
Dikkatleri çekmek istediğim başka bir nokta var ki İLKSAN’ a dil uzatanların veya İLKSAN’ ı düzgünce masaya yatırmaya çalışanların ortaya koydukları köşe yazılarının satır aralarına girdiğimde karşıma çıkan, Türk Eğitim-Sen düşmanlığından başka bir şey olmadığıdır! Ömürlerinde İLKSAN afişi görmeyenler, İLKSAN dergisi okumayanlar, İLKSAN sayfasını bir defa tıklamayanlar ve tabi ki ömürlerinde bir defacık İLKSAN seçimi kazanmayanlar; İLKSAN profesörü kesildi. Neyi eleştirdiğini bilmeyenler var. Cehaletin sınırlarını zorlamaktaki amacınızı halen anlamadım.
Demek ortada akılla mantıkla açıklanamayacak bazı gerekçeler var. Türkiye’ de genel seçimlere 25 civarında parti katılıyor. Çoğu partinin aldığı oy, yüzdelik dilimlerde bile kendine yer bulamayacak kadar az! Ama yine de bir sonraki seçimde bu partiler sandığa gidiyorlar. Demek ki bu küçük partiler sandıktan korkmuyorlar.
Sarı Yetki Masalı
Yetkili sendikasın yıllardır. Yetkiyi ilk aldığın üye sayısının iki katından fazla şimdi üyen var. Konfederasyon olarak 1 milyona dayanmışsın. Bunların içinde İLKSAN üyelerinin toplamı belki 100.000’ den fazla ama seçime gitmiyorsun? Neden? Yahu biri bunu bana açıklasın! Gerçekten anlamıyorum! Yüzde 0,1 oy alan parti kadar da mı yüreğiniz yok? Seçim bu! Kaybedebilirsiniz, kazanabilirsiniz! Sandıktan ne çıkacağı belli olmaz.
Eğitimde 4 kademe (ilkokul, ortaokul, lise, üniversite) olduğunu düşünürsek sarı sendikanın üyelerinin en az dörtte biri ilkokul öğretmeni, dolayısıyla İLKSAN üyesi… Sendikacılığınız, diyelim ki sendikasız veya diğer sendika üyesi İLKSAN üyelerine hitap etmiyor ya peki kendi üyelerinize de mi güvenmiyorsunuz? Yani bu sendikanın üyeleriyle arasındaki tek bağ, üyelik formu mu? Başka bağ kuramamışlar mı üyeleriyle aralarında? Aklıma geçerli bir gerekçe gelmiyor. Varsa fikri olan lütfen yazının altına yorum yazsın, beni ikna etsin.
Bir sendika düşünün; zamanında çözüm sürecini bile savundu, hatta çözüm sürecini anlamayanları hayvandan dahi aşağıda gördü, çözüme sürecine halel gelmesin diye 4 dilde 1 Mayıs bildirisi yayınladı, her Başkanlar Kurulu’ ndan ana dilde eğitim kararı çıkarttı, Güneydoğu’ da Kürtçe ve Ermenice yer adlarını geri istedi; iktidar düzenine alkış tutmaktan, yandaşlık etmekten geri kalmayan bu sendika; İLKSAN’ ı neden eleştiriyor, mantıklı bir cevap bulabilen var mı? Her uygulamayı hazır ol’ da karşılayanların İLKSAN’ dan ne alıp veremediği var?
İLKSAN Karşılaştırmaların Perde Arkası ve Gerçekler
İLKSAN’ ı çeşitli para, sosyal veya bankacılık sistemleriyle karşılaştırma hastalığı yine nüksetmiş; görüyorum. Evet, bu en doğal haklardan biridir. Mukayese ederek İLKSAN’ ın da diğer sistemlerin de nerede durduğunu görebiliriz. Ancak ya ben hiçbir şeyden anlamıyorum ya da karşılaştırma yaparken ‘‘İLKSAN, şundan kötü; şu, İLKSAN’ dan iyi!’’ diyenler anlamıyor. Amenna da azizim; neye göre iyi, neye göre kötü; açıklar mısın? Rakamları görelim, verileri alalım, bütün sistemi değerlendirelim, bakalım kim iyi kim kötü?
Anayasamıza göre devlet, şeffaftır. Bilgi ve belgeye ulaşmak yasal sınırlar içinde mümkündür.
a-) 4982 sayılı ‘‘Bilgi Edinme Kanunu’’ nun 4. maddesinde ‘‘Herkes bilgi edinme hakkına sahiptir.’’ denilir.
b-) Aynı kanunun bir sonraki maddesinde ise ‘‘Kurum ve kuruluşlar; bu kanunda yer alan istisnalar dışındaki her türlü bilgi veya belgeyi başvuranların yararlanmasına sunmak ve bilgi edinme başvurularını etkin, süratli ve doğru sonuçlandırmak üzere gerekli idarî ve teknik tedbirleri almakla yükümlüdürler.’’ denilmektedir.
c-) İLKSAN Ana Statüsü’ nün 33. maddesinde ‘‘Sandık üyeleri, Sandık işlerini görmeye memur olan kimselerden işlerin gidişi veya muayyen bazı işler hakkında bilgi isteme hakkına haizdir.’’ deniyor. İşte İLKSAN’ la ilgili her türlü bilgi ve belgeyi almak bu raddede basittir.
Bankadan açtırdığım özel emekliliğim vardı, getirisi olmadığını görünce iptal ettirdim. İLKSAN’ ın emeklilik yardımı yapılan toplam kesintinin %700’ üne yakınken özel emeklilik sisteminde bu rakam %500’ ü asla geçmiyor. Ayrıca İLKSAN’ ın aylık kesintisinden en az 4-5 kat fazla kesinti yaptıkları halde… İşte bu kadar basit! Resmî verileri ortaya koymadan kimseyi kandıramazsınız. İLKSAN üyeleri, üniversite mezunu eğitim çalışanları… Size şunu sorarlar:
1-) İLKSAN bizden ne kesiyor? 30 yıl sonra ne verecek? 30 yıl içinde İLKSAN’ ın sunduğu imkânlar nelerdir?
2-) Özel emeklilik sistemi (veya diğer para ve sosyal sistemler) bizden ne kesiyor? 30 yıl sonra bana ne verecek? Özel emeklilik sistemine dâhil olduğum banka, 30 yıllık süreçte bana hangi imkânları sunacak?
(Sadece bir özelliği üzerinden İLKSAN’ ı eleştirmek veya övmek doğru değildir. Bu yazı dizisinin ilk metninde İLKSAN, 38 farklı yönden incelenmiştir. Diğer metinlerde de İLKSAN tüm yönleriyle irdelenmiştir. Dolayısıyla İLKSAN’ a dair yazı yazanlardan da aynı etik davranışı beklemek, hakkımızdır! O uygulama sadece görme özürlülere yapılır, hani filin her biri ayrı yerinden tutturulan görme özürlülerden bahsediyorum.)
Özel emeklilik sistemine girmiş müşterisine evlendiği için evlenme yardımı ya da şehit yardımı veren bir banka duymadım! Müşterisine malûliyet, ölüm ve doğal afet yardımı imkânı sunan banka var mı? Hangi banka, müşterisine karşılıksız yardım veriyor? Sosyal hayatımızın en acı tablolarıdır bankalardan çekilen ve binlerce TL’ lik vade farkıyla geri ödenen paralar! Siz hiç ikrazını ödeyemeyen bir eğitim çalışanı duydunuz mu? Ben banka borcu yüzünden icralık olan, banka borcundan dolayı arabasını hatta evini satan öğretmenler tanıyorum. İLKSAN’ ın ikraz hizmeti ile kapitalizmin haylaz çocukları bankaların kredi ağını karşılaştırmak yakışık alır mı, etik olur mu her şeyden evvel?
Türkiye’ de hangi banka, takibe uğramış müşterisine kredi veriyor? İcralık olmuş veya ekonomik olarak batmış bir öğretmene kredi imkânı sağladığında da banka, toplam tutarı uzun aylara bölerek vade farkını arttırmıyor mu? Böyle durumlarda anaparanın yarısından fazla faiz ödenmiyor mu? İLKSAN’ ın şu an uyguladığı yeni ikraz sisteminde öğretmen ekonomik olarak ne kadar kötü olursa olsun İLKSAN, öğretmenin borçlarını ödeyip öğretmene de talep ettiği ikrazı sağlıyor. Ayrıntıları merak ediyorsanız, sosyal ağları hariç İLKSAN’ ın vep sayfasında 16 (on altı) telefon var, istediğinizi arayıp sorabilirsiniz.
İLKSAN verilerini inceleyenler görecekler ki rakamların noktasından sonra virgüllü kısmı bile hesap edilmiş ve kamuoyuna açıklanmıştır. Emin olun, o virgülden sonraki iki rakam bile tekrar tekrar gözden geçirilmiş, kim bilir kaç denetim ve teftiş sonucunda o rakamlara ulaşılmıştır.
1-) Yönetim Kurulu; 4 bakanlık ataması, seçilmiş 3 Türk Eğitim-Sen üyesinden oluşuyor.
2-) Sanki başıboş kurummuş gibi düşünenler, İLKSAN’ ın yürütme yetkisinin Millî Eğitim Bakanı’ nında olduğu 6 (altı) farklı yönetmelikle yönetildiğini unutuyorlar. İçeriğinde İLKSAN’ ın işleyişini ele alan 7 (yedi) farklı kanun yayınlanmıştır.
3-) İLKSAN’ ın denetlenmesi, şikâyet veya dilekçeyle falan değil kanunla yasal bir zorunlulukken İLKSAN’ a batık diyorlar ya bazen gerçekten çok gülüyorum. 4357 ve 3179 sayılı kanunlara dayanılarak MEB tarafından hazırlanan İLKSAN Ana Statüsü’ nün 7/b, 7/f maddelerine göre Genel Kurul’ un; 9/b, 9/c ve 9/ö maddelerine göre Yönetim Kurulu’ nun; 11/a, 11/b, 11/c, 11/ç ve 11/e maddelerine göre Denetleme Kurulu’ nun İLKSAN’ ı çeşitli yönleriyle denetleme ve denetlettirme yetkisi bulunmaktadır.
4-) İLKSAN’ ın 45 maddelik Ana Statüsü’ nde ‘‘tespit etmek, denetlemek, incelemek, araştırmak’’ kelimeleri 63 defa geçiyor.
Sonra da İLKSAN’ ın milyar dolar borcu olduğundan bahsediyorlar. Bu iddialar size inandırıcı ve doğru geliyor mu? Bu denli yasal sıkıştırmalar sebebiyle sizce İLKSAN, attığı her adımda kendini diken üstünde hissetmiyor mudur? (Açıkça ifade etmek isterim ki İLKSAN’ da şu anda kaç tane tükenmez kalem olduğunu bakanlık, eğer bilmiyorsa ben de sendikacılıktan hiç anlamıyorum!)
Konuya dair eklemek istediğim önemli bir tespit de emekli olana kadar bırakın öğretmeni hangi memur birikim yapabiliyor? Emekli olduğunda cebinde hangi memurun milyarlar olacak? Hangi memur, kredi çekmeden ev veya araba alabiliyor? İşte ispatı:
Türk Eğitim-Sen’ in 24 Kasım Öğretmenler Günü’ nde 21.313 eğitim çalışanının dâhil olduğu ankette öğretmenlerin %79’ unun son 5 yılda kredi çektiğini, %33’ ünün birden fazla krediyi aynı anda ödediğini, %94’ ünün kredi kartı kullanmak zorunda olduğunu, %43’ ünün kredi kartı borcu düzenli ödeyemediğini, %86’ sının alım gücünün azaldığını, %27’ sinin ek iş yapmak zorunda kaldığı, %25’ inin borçlarını kapatabilmek için evlerini ipotek ettirdiklerini gözler önüne seriyor. Ülkemizin ekonomik şartları giderek ağırlaşıyor. Maaşımız ise sürekli eriyor, artan hayat pahalılığını çekemeyecek hale geliyor. Dolayısıyla İLKSAN’ ın üyelerinden cüzi miktarlar alarak sunduğu sosyal ve ekonomik hizmetlere böyle bir devirde kim hayır diyebilir?
İLKSAN’ ın hizmetlerinden tüm üyeleri faydalanmayabilir. Şöyle ki üyemiz; henüz evlenmemiştir, evlilik yardımı alamaz. Maazallah, başına bir doğal afet gelmemiştir, doğal afet yardımı alamaz. Sosyal yardımlara taraf bir durumu yoksa İLKSAN üyesine kanun gereği haliyle yardım yapılmaz. Yine aynı şekilde ikrazı ihtiyacı olmayan bir İLKSAN üyesi de bulunabilir. Varmak istediğim sonuç tam olarak şudur ki İLKSAN üyesinin sistemdeki parası, sosyal yardım ve ikraza ihtiyaç duyan üyeleri için bir katkıdır. Dolayısıyla farkında olmadan siz hep birilerine yardımda bulunmuş oluyorsunuz, bundan daha güzel ne olabilir?
Üyelik Zorunlu mu, Doğal mı?
İLKSAN’ ı karalamaktan zevk alanların ağzına pelesenk olmuş konuların en başında İLKSAN’ a zorunlu üyelik gelir. Bazı kelimeleri insanları doğru anlatmak lazımdır. Biz Türk Eğitim-Sen olarak doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi biliriz. İfade tarzının önemli olduğunu düşünüyorum. İLKSAN’ a zorunlu üyelik yoktur; doğal üyelik vardır, diyorum. Kelimeleri doğru seçmeyip kasıt güdenler, İLKSAN’ ı böyle böyle karaladılar.
4357 sayılı kanunun giriş kısmında ‘‘Maarif Vekâleti bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenleri, ilkokul yardımcı ve stajyer öğretmenleri, yetiştirme yurtları öğretmenleri, arızalı çocuklara ilk tahsillerini veren müesseselerin öğretmenleri, maarif müdürleri, ilk öğretmen müfettiş ve denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri, ilköğretim umum müdürlüğü ve maarif müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile Sandık işlerinde çalışan memurlar Sandığa azadırlar.’’ deniyor. Burada İLKSAN’ a doğal üyelikten bahsediliyor, zorunlu üyelikten değil!
Doğal/ zorunlu üyeliği Türk Eğitim-Sen’ e yıkmak isteyenler heveslenmesin, İLKSAN’ ı Türk Eğitim-Sen kurmadı, 1943’ te Millî Eğitim Bakanlığı’ na bağlı kalmak kaydıyla TBMM kurdu.
a-) 4357/14’ e göre ‘‘Sandığın idaresi, işleyiş tarzı ve esasları Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca hazırlanan bir ana statü ile tespit olunur.’’
b-) 7117 sayılı kanunun 17/a maddesinde ‘‘Ana statüde tadilat yapma yetkisi Millî Eğitim Bakanlığı’ na aittir.’’ denilmektedir.
c-) 17/b maddesinde ‘‘Ana statünün tatbikiyle ilgili yönetmeliklerin Millî Eğitim Bakanlığı’ nca hazırlanması asıldır.’’ hükmü getirilmiştir. Sandık, öğretmen ve kamuoyuna lans edildiği gibi özerk veya bağımsız falan değildir. Attığı adıma kadar kanun ve yönetmelik hükmü getirilen resmî bir kuruluştur. (Düşüncem o ki doğal/ zorunlu üyeliğe dair bir düzenlemeye gidilse İLKSAN’ ın şu an 265.187 olan üye sayısı 300.000’ i geçer.)
Sonuç ve Değerlendirme
Aslında amacım ne iddialara cevap vermek ne tabuları yıkmaya çalışmak ne de taarruz etmektir. Kendileriyle muhabbet etmek üzere kaleme aldığım bu yazının tek muhatabı, saygıdeğer İLKSAN üyeleridir. Zaten en başta belirttiğim gibi İLKSAN Üçlemesi yazı dizisi adı altında sizlere zaten günler önceden iskeletini oluşturduğum, bitmesi ve yayınlanması bugünü buldu.
Uzunca bir yazı oldu, farkındayım, emin olun, o kadar çok veriyi atarak kısaltmaya çalıştım ama ancak altı sayfaya düşürebildim. Yazımın ruhundan çıkacak sonuç aşağı yukarı şu minvaldedir:
Objektif pencereden bakarak kara propaganda ve algı operasyonlarına aldanmadan eğrisiyle doğrusuyla, eksiğiyle fazlasıyla, her şeyden önce kendi kafamızla İLKSAN’ ı anlattık. Gördük ki Sandık’ ın hesabını veremeyeceği tek lirası bulunmuyor! İLKSAN’ a çamur atanların amacının asla İLKSAN olmadığını, iftira ve karalamaların iç yüzüne baktığımızda asıl hedefin Türk Eğitim-Sen’ li adil ve dürüst yönetimi birilerinin hazmedememesidir.
Masada %3, %4’ leri müzakere edenler; İLKSAN’ ın trilyonlarını nasıl hesap edebilecekler? Madem büyük meblağları anlayabiliyorsunuz da masada bizi niye %3’ e mahkûm ettiniz? Eğer bu işten anlamıyorsanız düdük çalar gibi anlatarak İLKSAN’ a neden burnunuzu sokuyorsunuz?
Her türlü engellemelere, çeşit çeşit yalanlara, mide bulandırıcı söylemlere, akrepten/ yılandan daha zehirli dillere, kirli kirli oyunlara, öğretmenimizi yanıltmaya çalışan sahtekârlara, Sandık’ ı haraç mezat cebe indirme planı kuran karanlık odaklara ve çelme takmaya çalışırken hep kendi kazdığı kuyuya düşen şaşkınlara rağmen İLKSAN büyümeye, geleceğe emin adımlarla yürüme azmini göstermeye, hayat standartımızı yükseltmeye, üyelerine sosyal/ ekonomik imkânlar sunmaya devam edecektir; bundan kimsenin şüphesi olmasın.
İLKSAN’ ın bugün en büyük serveti; ne kasasındaki para ne otelleri ne diğer taşınmazları ne de %90’ üzerinde memnuniyet oranıyla son kuruşuna kadar sahip çıkarak her adımda bir çıta daha yukarı taşıdığı Sandık’ ıdır. İLKSAN için en büyük servet, üyelerinin yönetime duyduğu sonsuz güvendir.
9 Nisan Cumartesi günü Sandık üyeleri, Türk Eğitim-Sen’ li yönetimin 1996’ dan beri rekor oyla dört defa geldiği yönetime tekrardan görev vererek vefasını göstereceğinden asla şüphe duymuyorum.
Not: Bu yazımın başlığı, Nejdet SANÇAR’ ın ‘‘Kızıl Cennet Masalı’’ adını taşıyan dev kitabından mülhemdir. Yeri gelmişken bu büyük fikir adamını en Turanî duygularımla anıyorum.
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı