Beklenen paket açıldı.
Açıldı da fikirler saçıldı, kanaatler dağıldı.
Zevkten zıp zıp zıplamaya hazırlananlar olduğu gibi hızını alamayanlar yüksek yerlerden atlayarak sert zemine çakılabilirler.
Çevremize mukayyet olmanın zamanıdır.
Her şey paketten çıkan sonuca ne anlam verdiğinize bağlı.
Ben bunu beklemiyordum diyenden bunu kabul etmiyoruz, biz terör örgütünün tümüne af gelsin hatta örgüt siyasi bir parti olsun diyenlere, ne denilebilir ki?
Ya da bu paket bir terör örgütü dayatmasıdır diyene hangi eleştiriyle cevap verebilirsiniz ki?
Ya biz ne olacağız?
Hanım meslektaşlarımız için kılık kıyafet serbestliği isteyeceğiz derken kendimizi unutmuşuz.
Nerde bize serbestlik?
Biz de kravat takmayalım, sakalı bıyığımızı af edelim diyorduk?
Af yok, en azından açıkça yok, sakalları doğramaya devam edeceğiz.
Yazık bize be, merhamet bize, uğraşmayın kıldan tüyden meselelerle.
Şimdi açıkça söylüyoruz ve hanımlardan da destek bekliyoruz.
Sakallarımıza af gelsin.
Kıymayın yüzümüzdeki kıllarımıza.
Onlar bizim kişiliğimizi oluşturuyor.
Şahsen, sakalımı kestiğim zaman kendimi cani hissediyorum.
Kendime karşı mütecaviz oluyorum, haddimi aşmış oluyorum.
Bizi bu dertten kurtarın sayın ağabeyler, büyükler, yetkililer, etkililer…
Bir fıkra ile bitirelim.
Fıtrat olarak çok temiz olan ama ülkemizdeki İslami cemaatleri tanımayan bir delikanlı üniversiteyi kazanınca gider bir yurda kayıt olur.
Yurt disiplini ile şöhret bulmuş bir cemaate aittir.
Fıtratı temiz olan genç etrafındaki musalli gençlerle çok güzel bir uyum içinde okuluna gidip gelmekte yurdun kurallarına da harfiyen uymaktadır.
Fakat gencin top sakalı yurt idarecilerinin dikkatini çekmektedir.
İlk günler bir şey demezler nasıl olsa etrafına bakar herkesin günlük tıraş olduğunu gördüğü zaman o da keser top sakalını diye düşünürler.
Ama gençte bu yönde bir değişim görmeyen idareci onu bir gün idareye çağırır ve aralarında şu minvalde bir konuşma geçer.
-Nasıl gidiyor, yurda alışabildiniz mi?
-Evet, alıştım. Her şey çok iyi, memnunum.
-Ama bir sorun var.
-Anlayamadım, sorun ne?
-Senin bu sakalı biz kabul edemeyiz, kesmen lazım.
-Niye, benim sakalımın kime ne zararı var?
-Sakalla olmaz, bizim terbiye anlayışımıza uymaz.
-Ama ben sadece bu sakalla üniversiteye gidebileyim diye kazandım bu okulu, ben sakalımdan vazgeçmem.
-Sen bilirsin, biz de senin bu şekilde yurtta kalmana müsaade edemeyiz
Bu konuşmadan sonra genç yarım saat içinde valizini toplar ve o yurttan ayrılır.