Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçisi Francis J. Ricciardone, Hürriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda 30 Martta yapılan Yerel Seçimler, 17 Aralık Operasyonu ve akabinde ortaya çıkan tapeler, Erdoğan ve Gülen Cemaati arasındaki soğuk savaş, Suriye ile gerginlik, sosyal medya yasakları ve çok tartışılan 'Gülen'in iadesi' gibi konulara değinerek, Türkiye'ye ilişkin birtakım açıklamalarda bulundu.
Ricciardone'ye göre Türkiye, 30 Mart'ta kritik bir stres testini geride bıraktı. ABD Büyükelçisi'ne göre, Türkiye'de özellikle Twitter ve Youtube yasağı sonucu demokrasinin ülkedeki varlığından ciddi şekilde şüphe duyulduğu, 'rüşvet ve yolsuzluk' diyalogları yapıldığı iddia edilen tapelerle de 'güvenilmez' bir izlenim verdiğini belirtti. Ricciardone'nin dikkat çeken açıklamalarından biri de 'Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi'ne yönelik ifadeleri oldu. Büyükelçi net bir cevap vermezken, 'Türkiye'nin iade konusunu gündeme getirdiğini fakat kesinlikle iç meselelere karışamayacaklarını, fakat meselenin farkında olduklarını' dile getirdi.
İşte o röportajdan önemli notlar:
ABD AÇISINDAN YEREL SEÇİM SONUÇLARI: ENDİŞE VEREN 2 ŞEY
"Samimi olmak gerekirse geçirdiğimiz seçim kampanyası sürecinde beni Türk-Amerikan ilişkilerinin üzerindeki etkisi nedeniyle endişelendiren iki şey oldu. İlki, Türkiye'nin dışarıda, özellikle de benim ülkemden görünüşü. Amerikalılar şunu kesinlikle anlayamıyor; bizim çok iyi dost ve müttefikimiz olan, birinci sınıf demokrasilerden oluşan Avrupa-Atlantik kulübünün bir üyesi olarak gördüğümüz bir ülkenin hükümeti nasıl olur da Twitter ve Youtube'a tümden yasak koyar. Seçim kampanyası sırasında Türkiye'nin uluslararası duruşuna verilen zararın etkileri hâlâ devam ediyor. Kongre'de tepki var, hükümette tepki var, bizim büyükelçiliğimizde var. Ben kişisel olarak bunların ne anlama geldiği konusunda kaygılıyım. Twitter'ın tekrar kullanıma açılmasına memnun oldum. Youtube üzerindeki engellemelerin de en kısa zamanda kaldırılmasını umut ediyorum."
"İkinci husus ise, seçim kampanyası sırasında ortaya çıkan Türkiye'nin içerideki sorunlarının dışarıdan kaynaklandığı üzerine kurulu yabancı karşıtı bir bakış. Şeffaflık, yolsuzluk, yönetişim gibi ciddi meseleleri Batı demokrasilerindeki olduğu gibi tartışmak yerine suni bir yabancı müdahalesine odaklanıldı. Biz ülkenizi temin etmek için 'Başkan' düzeyinde yapılacak her şeyi yaptık. Büyükelçilik olarak kimsenin iç politikanın taraflı sömürüsüyle Türk-Amerikan ilişkilerine zarar vermemesi için elimizden gelen her şeyi yaptık. Sizi anlıyoruz ve Türk demokrasisine çok saygı duyuyoruz. Karşılığında dostlarımızdan aynı saygıyı ve anlayışı bekliyoruz."
YOLSUZLUK İDDİALARI: ELİNDEKİYLE YETİNİRSEN DEMOKRASİ ÖLÜMCÜL BİR SARMALA GİRER
"Ben Türkiye'ye uzun vadeli bir perspektif üzerinden bakıyorum. Türkiye pek çok alanda çok ilerledi. Dünya standartlarında bir demokrasi için giderek gelişen bir farkındalık var. Biliyorsunuz, 'denge ve kontrol mekanizması' dediğimiz şeyin önemi 1990'larda anlaşılmıyordu bile. Otoriterliğe karşı, ya da gizli grupların oluşumuna karşı ya da derin devlet denen yapılar içindeki yasadışı faaliyetlere karşı nasıl korunuruz? Bugün bunları tartışıyorsunuz. İyi bir idare istiyorsunuz ve talep etmeye devam ettiğiniz takdirde, bunu elde edeceğinize eminim. Bütün demokrasilerde böyledir; eğer elinizdekiyle tatmin olup en iyisini isteme azminizi kaybederseniz demokrasiniz ölümcül bir sarmala girer."
RICCIARDONE, TÜRKİYE İÇİNDE DERİN DEVLET YAPILANMASI FARKETTİ Mİ?
"Biz elimizde bir paralel devlet detektörüyle gezmiyoruz. Bu kavram Amerikalıların anlayabileceklerinin çok ötesinde bir şey. Bunun ne anlama geldiğine karar vermek de, karşılığında ne yapılacağına karar vermek de Türklerin kendisine kalmış. Ne anlama geldiğini bize sizler söyleyeceksiniz. Biz de bu meseleyle nasıl başa çıktığınızı büyük bir ilgiyle takip edeceğiz."
GÜLEN TÜRKİYE'YE İADE EDİLECEK Mİ?
"Beyaz Saray'ın 19 Şubat'ta gerçekleşen o telefon konuşmasıyla ilgili açıklaması net. Hatta konuşmanın içeriğine açıklama getiren başka bir açıklama daha yapıldı. Ben de o noktada bırakayım. Ama o telefon konuşmasında bir kez daha vurgulanan temel nokta şuydu; biz Türkiye'ye saygı duyuyoruz ve kesinlikle içişlerinize karışmayız. Elbette bu meselenin farkındayız. Evet hükümetiniz konuyu gündeme getirdi. Yasal konularda yapılan tüm başvurulara hürmetle ve ciddiyetle yanıt vereceğiz. Ancak ülkemizde ikamet eden Türk vatandaşlarının haklarını kullanmasına da karışmayız."
GÜLEN'İ DEĞİL ASIL ÖNEMLİ İŞLERİ KONUŞMAK İSTİYORUZ
"Ben de sözcümüz Marie Harf gibi iki müttefik açısından gerçekten önemli olan konulara odaklanmak isterim. Bize göre, yasadışı aktivite emareleri olmadıkça ülkemde yaşayan bir Türk vatandaşıyla ilgili konuşmak karşı karşıya olduğumuz gerçekten ciddi meseleler konusunda dikkatimizi dağıtır."
ABD İLE GÜLEN ARASINDAKİ İLİŞKİ
"Böyle bir ilişkimiz yok. Bizim devletlerle resmi ilişkimiz vardır. Türkiye Cumhuriyeti ile hükümetiyle ve kurumlarıyla ilişkimiz var. Demokrasi olduğunuz için de yasal muhalefetle, hukuka bağlı olarak kurulmuş topluluklarla ve sivil toplumla da düzenli iletişim halindeyiz."
"TUSKON gibi iş dünyasını temsil eden gruplardan ya da Gazeteciler Yazarlar Vakfı gibi entelektüel topluluklarla görüşüyoruz. Bu gruplarla Amerika ve Amerikalılarla ilişkilerin geliştirilmesine ilgisi olan ve yasalara uyan gruplar olarak görüşüyoruz. Mesela TUSKON, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırımların arttırılması konusunda Türk ve ABD hükümetlerinin resmi tutumunu paylaşan bir topluluk."
GÜÇLÜ BİR DEVLET YOLSUZLUK İDDİALARINA YANIT VERİR, YABANCI KOMPLONUN ÜZERİNE ATMAZ
"17 Aralık'ta çıkan yolsuzluk iddialarının açıklığa kavuşturulacağını umuyorum. Ancak halkınızın beklentilerine karşı yanıtı ancak sizin kendi liderleriniz verebilir. Bu konuda ABD'nin sizlere desteğine güvenebilirsiniz. Hükümetin üst düzey yetkililerinden duyduğumuz kararlılığı da, Türk iş dünyasının ve sivil toplumunun bu alandaki yaptırımların arttırılması yönündeki taleplerini de destekliyoruz. Türkiye ancak bu şekilde 2023'te dünyanın en iyi 10 ekonomisi arasına girme hedefini gerçekleştirebilir."
"DEVLET, İDDİALARA YANIT VERMEK ZORUNDA"
"Gerçekten güçlü bir hukuk devleti, yabancı bir komplonun üzerine atmak ya da konuyu değiştirmeye çalışmak yerine bu ciddi iddialara yanıt vermek zorundadır. Sadece yasalara ve vatandaşlara sadık kalmak durumunda olan gerçekten bağımsız ve tarafsız hâkim ve savcılar bu ciddi iddiaları araştırmalı. Yasal olarak elde edilmiş kanıtlar varsa, güçlü bir hukuk devletinde bunlar açık ve net iddianamelere dönüşür. Yasal ve ahlaki gücünü vatandaşların güveninden alan savcılar da dava açar."
RÜŞVET ABD'Lİ İŞADAMLARI İÇİN OLUMSUZ MESAJ
"İki ülke arasında daha çok ticaret görmek isteyen bir yabancı olarak Türkiye'ye önerim; burasının Amerikan iş insanlarının da Türk yasalarının önünde eşit muamele göreceği ciddi bir ülke olduğunu güçlü bir şekilde gösterin. Rüşvet Amerikan işadamlarının baş edebileceği bir konu değil, çünkü kendi yasalarımıza göre bir suç. Umuyorum Türkiye bu yolsuzluk iddiaları nedeniyle zedelenen itibarını onaracaktır."
BİRİNCİ SINIF DEMOKRASİLER YÖNETİCİLERE KARŞI TERBİYESİZ KELİMELER KULLANSA BİLE VATANDAŞININ HAKKINI KORUR
"Türkiye'yi Twitter ve Youtube'un yasaklandığı bir ülke olarak düşünmek bizi üzüyor. Eğer devlet medyayı kapatmaya ya da engellemeye çalışırsa, gazetecileri tehdit eder ya da işten atarsa ya da siyasi destek veya muhalefet algılaması üzerinden işadamlarını ödüllendirir veya cezalandırırsa yükselen yeni nesillerinizin talep ve hak ettiği ülke olmazsınız. Birinci sınıf demokrasiler kamu görevlilerine karşı kızgın, adil olmayan, hatta terbiyesiz kelimeler kullansalar bile vatandaşlarının haklarını korur."
BAZI TAPELERİ DİNLEDİM, ÇOK RAHATSIZ EDİCİ BİR DURUM
"Amerikalıların da yasadışı dinlemeler konusunda aynı Türkler gibi hissettiğini düşünüyorum. Bir kişinin özel yaşantısına izinsiz girilmiş ve özeli ihlal edilmişse hem kızarsınız hem yaralanmış hissedersiniz. Bu çok ürpertici bir durum. Telefon görüşmelerinin, en üst düzey hükümet yetkililerinin katıldığı toplantıların gizliliğinin korunamaması çok rahatsız edici. Biz kendi sistemimiz içinde yasal korunma talep ederiz, sadece bir savcı dinleme talimatı verebilir. Mahkeme kararı olmadan dinleme yapmak ABD'de çok ciddi bir suçtur."
"DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE SAVCILAR SADECE BAĞIMSIZ DEĞİL, AYNI ZAMANDA HESAP VEREBİLİR OLMALI"
"Eğer savcılar o dinlemeleri yasal olarak talep etmediyse demek ki çok ciddi suçlar işlenmiş. Ya da eğer savcılar yasal yetkilerini kullanarak dinleme talimatı verdiyse, o halde bu kararlarını deliller temelinde savunmaya hazır olmalı. Demokratik bir hukuk devletinde savcılar sadece bağımsız değil aynı zamanda hesap verebilir olmalı."
TÜRKİYE'YE YARDIM ÖNERDİK
"Vatandaşların özel hayatını da ifade özgürlüğünü korumak da devlet sırlarını korumak da devletin sorumluluğu. Giderek gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin olduğu bir ortamda bunlar birbirine dolanıyor. En ileri demokrasiler de gelişen iletişim teknolojisi karşısında temel yasal korumaları sağlayabilmek için mücadele veriyor. Çok zor bir mücadele. Biz bu sorunlar için Başbakanlık, Dışişleri ve Ulaştırma bakanlıklarıyla iletişim halindeyiz. Telekonferans yöntemiyle Türk yetkililerle Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın uzmanlarını bir araya getirdik. Başlatmış olduğumuz bu diyalog sayesinde biliyorum ki; şu ana kadar bizden farklı bir yaklaşım sergilemiş olsalar da hükümetiniz tüm bu alanlarda dünyadaki en iyi standartları istiyor."
"900 KM'LİK BİR SINIRDA ZORBA RADİKALLERLE YAŞIYORSUNUZ"
"Stratejik hedefler konusunda )Suriye konusunda) Türkiye ile aynı sayfadayız. Ama elbette çok farklı bir perspektifimiz var. 900 kilometrelik bir sınırda zorba radikallerle yaşıyorsunuz, bazıları sizin sınırlarınızdan geçip gidiyor. Suriye'deki top atışlarınızdan sizin topraklarınız etkileniyor. O nedenle de biz sorunu bazen farklı bir şekilde görüyoruz. Bu konuda beraber çalışmak için Washington'dan üst düzey yetkililer sık sık buraya geliyor. Daha geçenlerde özel temsilcimiz Danny Rubinstein buradaydı. Ordularımız arasında günlük bazda diyalog var."
TÜRKİYE'NİN YAKLAŞIMI, SURİYE'DEKİ CİHATÇILARI GÜÇLENDİRİYOR MU?
"Daha önceleri yabancı savaşçıların Türkiye'den geçtiğini gördük. Bu bizi alarma geçirdi. Türk hükümeti de aynı kaygıları paylaştı. Bu sorun karşısında birlikte çalışıyoruz. ABD, Avrupa ya da diğer ülkelerden çıkış yapıp Türkiye üzerinden Suriye'ye geçecek bu tür kişilerin engellenmesi için sadece ikili çerçevede değil uluslararası çerçevede işbirliği yapıyoruz. Bu konularda kolay yanıtlar yok. Ama iki ülkenin de nihayetinde aynı şeyleri istediğini düşünüyorum. İki ülke de Suriye'ye bir askeri müdahale istemiyor."
SURİYE'YE ASKERİ MÜDAHÂLE
"Ben o konuda gerçekten de (Suriye) aynı noktada olduğumuzu düşünüyorum. Hepimiz Türkiye'yi, ABD'yi, NATO'yu korumak için uygun araçları bulmanın mücadelesini veriyoruz. Elbette askeri yöntemlere de bakıyoruz ama kimse botlar yere değecek şekilde bir askeri müdahaleye taraftar değil. Kuşkusuz Türkiye de. Dışişleri Bakanlığı da Genelkurmay da bununla ilgili yazılı açıklamalar yaptı. Bunların içeriği itibarıyla bizim bu konuya bakışımıza çok yakın. Türk ordusunu gereksiz bir şekilde Suriye krizine sokmak için Türk hükümetinin suni ya da yanlış bir bahane üreteceğine inanmıyorum."