MEMUR-SEN ANKARA İL VE EĞİTİM-BİR-SEN 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR'IN DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI YAZILI BASIN AÇIKLAMASIDIR.
Pozitif ayırımcılığa rağmen kadınlarımız korunamıyor
Bu gün dünya kadınlar günüdür. Her kadınlar gününde olduğu gibi bu gün yine kadınlarımız kutsanacak ve övgü dolu mesajlar yayınlanacaktır. Kadınlarımız lehine yapılan faaliyetlerden, çıkarılan yasal düzenlemelerden dem vurulacaktır.
Günümüzde kadınların sorunları ve bu sorunlarının çözümüne yönelik bir çok projelerin hayata geçirildiği ve yasal düzenlemelerin yapıldığı doğrudur. Bütün bunlara rağmen halen ülkemizde ve dünya da kadınlarımızın aleyhine mobbing uygulandığı, savaş,şiddet, eşitsizlik ve pozitif ayrımcılık sebebiyle kadınlarımızın can ve mal güvenliğinin sağlanamadığı da acı bir gerçektir.
Şiddet toplumun bütününü etkileyen sosyal bir problemdir. Kadına yönelik şiddet ise, sözde uygar dünyanın hem ayıbı hem de insanlık suçudur. Son yıllarda şiddete uğrayan kadına yönelik alınan pozitif ayrımcılık tedbirlerine ve yasal düzenlemelere rağmen kadına yönelik şiddetin her geçen gün artış göstermesi bu olgunun önemli bir toplumsal sorun olarak hala karşımızda durduğunun açık göstergesidir.
Kadına yönelik şiddetin önlenememesinin ve hayatının her safhasında gerekli itibar ve saygının gösterilememesinin sebebi İslami ve insani bakışta şaşılıktan kaynaklanmaktadır. Her şeyden önce kadın yaratılış itibariyle naif,nazik,zarif,şefkat ve merhamet dolu bir varlıktır. Erkekle kadın birinin diğerine üstünlüğü olmayan birisinin varlığı diğerinin varlığına,birinin yokluğu diğerinin yokluğuna bağlı olan bir bütünün eşit parçasıdır.
Onun için İnancımıza göre kadın, sevgi ve şefkat gösterilmesi, hürmet edilmesi ve nazik davranılması gereken asil bir varlıktır. Peygamberimiz (s.a.v.) erkeklerin kadınlara daima iyi davranmalarını tavsiye ederek: "Müzminlerin iman bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır.""Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allah’tan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." "Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fena söz söylemeyin!" buyurarak daha yedinci yüzyılda yüz yirmi dört bin Müslüman hacı adayına karşı, kadın haklarını açıklamıştır.
Kültürümüzde ise kadın; anadır, handır, sultandır. Aile yuvasının en büyük eğitimcisi, var oluşumuzun sebebidir. Onun için cennet ayaklarının altına serilmiş, saygıya ve iyiliğe en çok o layık görülmüştür.
Bilindiği üzere her insan doğuştan özgür eşit ve onurlu bir yaşam hakkına sahiptir. Ancak dünyanın değişik yerlerinde kadınların can ve mal güvenliği, mülk edinme,seçme-seçilme,eğitim-öğretim, çalışma ve sosyal güvence hakları, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti ile seçilme hakları halen mevcut değildir.
Ülkemizde de kadınlarımıza yasal anlamda 1930 ‘da ‘seçme’ 1934’te seçilme hakkı tanındığı ne yazık ki bu haktan başörtülü kadınlarımız mahrum bırakılmıştır.Başörtülü kadınlarımızı eğitim öğretim,çalışma ve sosyal güvence haklarından mahrum bırakılarak cehaletin karanlığına itilmiştir.
12 Eylül 2010 referandumunda kadınlarımıza pozitif ayrımcılık hakkı tanınmasına rağmen ancak Memur-Sen ve Ona bağlı sendikalarca kamuda ve eğitim hayatında başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik başlatılan sivil itaatsizlik eylemi sonucunda 8 Ekim 2013 tarihinde yapılan düzenleme ile bu yasak kaldırılabilmiş kadınlarımız kamuda eğitim, öğretim, çalışma ve sosyal güvence haklarına kavuşabilmiştir. Yine bu eylem sonucunda 5 Aralık 2013 tarihi ise kadın milletvekilleri TBMM genel kuruluna başörtüsü ile girerek bu baskıcı ve utanç verici yasaktan kurtulabilmiştir.
Popüler kültürün etkisiyle bozulan toplumsal kurallar en çok kadınlarımızı etkilemiştir. Kapitalist sistemin daha fazla kazanç elde etmek için her şeyi mubah gören anlayışı üzerine bina edilen sistemlerde kadın hayatın her alanında kendisine biçilen rolü oynamaya mahkum edilmiştir.
Gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında, sinema dünyasında cinsel araç ve ticari bir meta olarak kullanılan kadınlarımız;özellikle yazılı ve görsel medyada kadın bedeninin ucuz reklam malzemesi olarak kullanılması, tüketim kültürünün kadın üzerinden yürütülmesi ahlaki erozyonu ve manevi tahribatı, beraberinde getirmiş, toplumun temeli olan aile müessesini temelinden sarsmıştır.
Diğer taraftan Suriye’de,Mısır'da Filistin’de, Libya'da,Arakanda, Afganistan’da Yemen’de, Bangladeş’te Irak’ta Doğu Türkistan’da ve dünyanın daha birçok yerinde savaş işgal, şiddet gibi sebeplerle eşleri ve çocukları gözleri önünde hunharca katledilmesi yüzünden kadınlarımıza en büyük acı ve ıstırap yaşatılmaktadır.
ABD'nin Irak işgalinde öldürülen ve yaralanan kadınların dışında 1,5 Milyon kadının dul kalması, son üç yılda Suriye'de 11 bin, Filistin'de ise 780, Mısır'da 50 kadının öldürülmesi binlercesinin tutuklanması ülkemizde ise her gün TV ekranlarından kadınlara yönelik cinayet ve şiddet haberlerinin gösterilmesi Kayıt dışı istihdamın önemli bir bölümünün kadınlardan oluşması, kadınların iş güvencesi olmaksızın çalıştırılması kadın hakları konusunda hangi noktada olduğumuzun adeta belgesidir.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü ayırımcılıkların ve ötekileştirmelerin sonlandırılmasına, Temel hak ve hürriyetlerin sağlanmasına,şiddetin ve savaşın hüküm sürdüğü ülkelerdeki kadınların ve çocukların yaşadıkları dramın son bulmasına vesile olmasını diliyorum.
Mustafa Kır
mustafakir19@gmail.com