Para ve eğitim düştükçe kadına şiddet artıyor

Öğrenim düzeyi düştükçe, para azaldıkça kadın daha çok şiddet görüyor.

"Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin", "Beyaz gelinlikle çıktığın eve ancak, kefenle dönersin" gibi sözlerin toplumda kadına yönelik şiddeti arttırdığını söyleyen İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Vehbi Bayhan, "Eğitim düzeyi düşük, ekonomik güvencesi olmayan ve çoğunluğu ev hanımı olan kadınlarda şiddete maruz kalma oranları daha yüksektir" dedi. Malatya Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polis Amirliği tarafından organize edilen "Kadına şiddete Hayır" adlı sempozyumun yayınlanan kitabında İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Vehbi Bayhan'ın "Kadına Yönelik Şiddet Şiddetin Nedenleri, Sonuçları ve Toplumsal Yansımaları" Konulu Sunumu'nda ilginç bilgiler yer aldı. "ÖĞRENİM DÜZEYİ DÜŞTÜKÇE, PARA AZALDIKÇA KADIN DAHA ÇOK ŞİDDET GÖRÜYOR" Türkiye'de öğrenim düzeyini arttıkça şiddet gördüğünü söyleyen kadın sayısında azalma görüldüğünü söyleyen Yrd. Doç. Dr. Vehbi Bayhan, "Türkiye'de her üç kadından biri eşinden dayak yediğini söylemektedir. Eşinden dayak yiyen kadınların yarısı bu durumdan daha önce kimseye bahsetmediklerini ifade etmektedirler.Yükseköğrenim görmüş altı erkekten biri eşine fiziksel şiddet uygulamaktadır. Kadınların aileye kocalarından daha çok gelir getirmesi, fiziksel şiddet riskini en az iki misli artırmakta, bu durumda olan her üç kadından ikisi şiddete maruz kalmaktadır. Çocukken tanık olunan veya maruz kalınan şiddetin, erkeklerin şiddet uygulama olasılığını, kadınların da şiddete maruz kalma olasılığını iki kat artırdığı gözlenmektedir. Öğrenim düzeyi arttıkça fiziksel şiddet gördüğünü söyleyen kadınların sayısı azalmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınlar arasında en az bir kez fiziksel şiddet gördüğünü söyleyenlerin oranı yüzde 43 iken, yüksek öğrenim görmüş kadınlar arasında bu oran yüzde 12'dir" dedi. Yrd. Doç. Dr. Bayhan, "Ailenin aylık gelirine göre, gelir düzeyleri düşük ailelerde kadının şiddet görme oranı yüksektir. Alkollü içki ve uyuşturucu madde kullanan erkeğin, eşine şiddet uygulama oranı fazladır. Eğitim düzeyi düşük, ekonomik güvencesi olmayan ve çoğunluğu ev hanımı olan kadınlarda şiddete maruz kalma oranları daha yüksektir" ifadelerini kaydetti. ŞİDDETİN BİYOLOJİK NEDENLERİ Yrd. Doç. Dr. Bayhan, Şiddetin Biyolojik Nedenleri hakkında da bilgi vererek, şunları aktardı, "Erkekliğin doğası: Saldırgan yani şiddeti uygulayan aile bireylerinin büyük oranlarda erkek oluşu erkeklik hormonlarının şiddet davranışında etkili olduğunu düşündürmektedir. Artan yaşla birlikte erkeklerde saldırganlığın azaldığı saptaması bunu desteklemekle birlikte, bu görüşün kesin doğruluğunu kanıtlayan veriler bulunmamaktadır. Patoloji: Şiddet uygulayanların dengesiz veya ruhsal bozukluğu olan kişiler olduğu düşünülür. Oysa şiddet kullananların sadece yüzde 10'unda ruhsal bozukluğa rastlanmaktadır. Uyuşturucu ve alkol kullanımı: Alkol ve madde bağımlılığı olan kişiler kullandıkları maddelerin neden olduğu ruhsal etkiler sonucunda şiddet uygulamaya daha yatkındırlar. Ancak, alkol şiddetin esas nedeni olarak değerlendirilmemektedir. Kendini kaybetme: Şiddeti, davranışların kontrolünün kaybedilmesi ile açıklayan yaklaşım kabul görmemektedir. Saldırgan kişilerin sadece belli yerlerde ve belli kişilere karşı şiddet kullandığı görülür. Örneğin bu kişiler evde eşlerini döverken, ne kadar kızgın olurlarsa olsunlar patronlarına veya bir polise saldırmaya kalkışmazlar. Ayrıca ailede şiddet kullananların şiddet taktiklerini de dikkatlice seçtikleri görülmektedir. Eşlerini sıklıkla etrafta başkaları yokken belirgin bir iz veya önemli zarar bırakmayacak şekilde dövme gibi tutumlar ve taktikler şiddet kullananların aslında davranışlarını kontrol edebildiklerini göstermektedir." AH ŞU ATASÖZLERİ YOKMU Kadına şiddet uygulanmasına yönelik olarak çok sayıda ata sözü ve deyim bulunduğunu da aktaran İnönü Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Vehbi Bayhan, "Kızını dövmeyen dizini döver", Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin", " Beyaz gelinlikle çıktığın eve ancak, kefenle dönersin", "Kocandır, sever de döver de", "İyi günde kocandı da, şimdi mi kötü oldu", "Dayak cennetten çıkmadır" söylemleri ve anlayışları şiddetin toplumsal zihniyete ne kadar etkin olduğunu göstermektedir. Böyle bir sosyal ve kültürel yapının ürettiği bireyler de şiddet eğilimli olmaktadır. Genel olarak toplumda ve aile içi şiddetin önlenmesinde temel problem, toplumsal ve kültürel yapıdaki şiddetin bir çözüm aracı olarak kullanılmasının önüne geçmektir. Bu süreç, eğitim yoluyla uzun bir sürede sağlanabilir. Ancak, eğitim salt formel okul kurumlarında değil, yaygın öğretim teknikleriyle ve medyanın etkinliğiyle sağlanmalıdır" dediyeni şafak

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri