Özhaseki'den Memurlara %100 Zam Sözü

Memur-Sen’e bağlı Bem-Bir-Sen’in 6. Olağan Genel Kurulunda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, belediye memurları için “yüzde 100 Sosyal Denge Sözleşmesi oranı” sözünü verdi.

Memur-Sen’e bağlı Bem-Bir-Sen’in 6. Olağan Genel Kurulunda konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, belediye memurları için “yüzde 100 Sosyal Denge Sözleşmesi oranı” sözünü verdi. Genel Kurulda Bem-Bir-Sen Genel Başkanlığa yeniden seçilen Levent Uslu, daha önce de aynı yöntemle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Binali Yıldırım’dan iki söz almıştı. 

ANKARA 

AK Parti’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, belediye çalışanlarının statü karmaşasının giderilmesi gerektiğini belirterek, "Aynı masada, aynı odada 7-8 grup arkadaş var, bu doğru değil. Yeni bir statüyle mutlaka çalışanların hakkının gözetildiği bir ortamın sağlanması lazım." dedi. Mehmet Özhaseki, Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Levent Uslu’nun SDS oranı ile ilgili kürsüden dile getirdiği talebe yine aynı kürsüden karşılık verdi.

Mehmet Özhaseki, Memur Sendikaları Konfederasyonuna (Memur-Sen) bağlı Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikasının (Bem-Bir-Sen) Büyük Anadolu Termal Otel'de düzenlenen 6. Olağan Genel Kuruluna katıldı.

“Kimliksiz şehirler” ve “sağlıksız yapılar” tespitinde bulunarak sözlerine başlayan Özhaseki, "Bir medeniyet adı koymak icap edilse, 'Ne diyebiliriz bu şehirlere?' denilse, herhalde olsa olsa 'arabesk medeniyet' denilebilir. Kocaman binalar, yanında öksüz kalmış bir tarihi yapı, onun yanında gecekondu, onun yanında üç katlı evler. Hepsi iç içe girmiş vaziyette." eleştirisinde bulundu. “Bu Türkiye’ye yakışmıyor” diyen Özhaseki, bu durumu tersine çevirerek ve işe baştan başlayarak yeni bir anlayışı ortaya koymaları gerektiğini söyledi.

21 yıl önce başladığı belediyecilikte karşılaştığı manzaralara ve 1994'te ortaya konulan belediyecilik anlayışına dair örnekler veren Özhaseki, “Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığım döneminde yapılan hizmetlerin birçoğu için devletin cebinden para çıkmamıştır. Ama ben biliyorum ki Kocaeli'de sol bir kafa, benim yaptırdığım barajın dörtte bir büyüklüğünde bir baraj yaptı, 3,5 milyar dolar devleti borçlandırdı. Yani Ankara Büyükşehir Belediyesinin yatırım bütçesinin 10 misli. Geçenlerde Kocaeli Belediye Başkanımızı aradım, ayda 15 milyon dolar hala borç ödemeye devam ediyor. Bu nasıl bir iştir?" diye sordu.

MEMURLARA YÜZDE 100 SÖZÜ

Belediye çalışanları arasındaki statüsü karmaşasına da dikkat çeken Özhaseki, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Belediye çalışanlarının statü karmaşasının giderilmesi gerek. Aynı masada hatta aynı odada 7-8 grup arkadaş var. Bunların bir an önce giderilmesi, bunların bitirilmesi lazım. Doğru değil. Yeni bir statüyle mutlaka çalışanların hakkının gözetildiği bir ortamın sağlanması lazım. Bir taraftan belki de belediyelerin kendi meclislerinde yapacakları işler var, bir taraftan da kanunen düzenlemeye muhtaç işler var. Bunların bir an önce düzenlenip ortaya konması lazım. Bu noktada bana düşen neyse, üzerime düşeni yapmaya çalışacağım. Belediye başkanı olduğumda en azından sosyal denge tazminatı, bunların konması için uğraşmış, mücadele etmiş bir kardeşinizim. Bunun yüzde 50 verilmesi ne demek, öyle şey olabilir mi? Tamamının verilmesi lazım, sözüm benim." 

KREŞE DE DESTEK VERDİ

Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Levent Uslu’nun 10 Ocak İbrahim Keresteci Basın Ödülleri Töreninde Binali Yıldırım’dan aldığı iki sözden biri olan kreş konusunda Mehmet Özhaseki’den de söz aldı. 

"En azından çalışan arkadaşlarımızın durumunun iyileştirilmesi, hanım kardeşlerimizin kreş gibi yerlere kavuşarak gözlerinin arkada olmaması lazım.” diyen Özhaseki, çalışanların mutluluğundan başlayarak tüm şehrin mutluluğuna gidecek yolda doğru adımlar atılması gerektiğini vurguladı. 

“BEYTÜLMALDE 82 MİLYONUN HAKKI VAR” 

Belediye bütçesinin mal, can ve namustan bile aziz olduğunu söyleyen Özhaseki, “Çünkü bu beytülmal. 82 milyonun hakkı var. Beytülmal içinde benim hakkım 82 milyon da bir. Vatandaş bana bunu doğru yönet diye teslim ediyor. Belediye başkanının tek kişi ya da grupla kavgası olur, o da beytülmale göz dikenlerle. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde ‘Beytülmalden eski bir hırka aşıran savaşta ölse şehit olmaz ve cennet kokusu duymaz.’ Bundan büyük ihtar olur mu? Bunu temel düstur hâline getireceğiz. Uymayanları uyaracağız. Baktık ki olmuyor ‘senin bizimle ilgin yok’ deyip kapıdan dışarı atacağız.” dedi. 

“BORÇSUZ, SORUNSUZ, KASASI PARA DOLU BELEDİYE BIRAKTIM” 

21 yıllık belediye başkanlığını da anlatan Özhaseki sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“21 yıl önce belediyecilik hayatımın ilk günlerinde alt yapı yok, kanalizasyon hiç yok, şehrin ortasından simsiyah bir ırmak akıyor, içine çocuklar düşüyor boğuluyordu. Üç beş tane park vardı, onlar da mafya işgali altında idi. Belediye ihalelerine mafya dışında kimse giremiyordu. Bismillah dedik işe başladık. Şükürler olsun 21 arkadaşlarımla, personelimizle, kardeşlerimle birlikte çalıştık ve şehrin bir gram alt yapı sorunu kalmadı. Sosyal tesisler, üst yapılar, şehri büyütecek devasa merkezler, dev projeler. Ve bunların çoğunda devletin cebinden para çıkmadı. Baraj, stadyum, terminal, spor kompleksi gibi işlerde devletin bir kuruş parasını harcamadan yaptırdım. Ama ben biliyorum ki Kocaeli'de sol bir kafa, benim yaptırdığım barajın dörtte biri büyüklüğünde bir baraj yaptı, 3,5 milyar dolar devleti borçlandırdı. Yani Ankara Büyükşehir Belediyesinin yatırım bütçesinin 10 misli. Geçenlerde Kocaeli Belediye Başkanımızı aradım, ayda 15 milyon dolar hala borç ödemeye devam ediyor. Bu nasıl bir iştir? Birisi geliyor 4 misli büyük bir baraj yaptırıyor, milletin cebinden tek kuruş çıkmıyor üstelik elektrik üretiyoruz; diğeri geliyor ufacık bir baraj yaptırıyor ve 3,5 milyar dolar. Mahkemelerde aklanabilirsin ama yarın bir gün Cenab-ı Allah’a nasıl hesap vereceksiniz bunu söyleyin asıl siz. Çok şükür borcu olmayan, hiçbir sorunu bulunmayan, kasası da bol bol para dolu bir belediye teslim ettim. 21 yıllık belediyecilik hayatımda Allah şahittir ki bir gram ne benim boğazımdan ne de yavurumun boğazından geçti.” 

SÖZLEŞMELİ MEMURLAR VE ANKARA’DAKİ SIKINTILAR

Sözleşmeli memurların sıkıntısını “Sözleşmeli memur kardeşlerimizin sesi çığlıkları bizim de sesimiz çığlıklarımızdır. Bu suni problem bir an önce bitirilmeli, 6 yıllık özlem bitirilmeli, kadrolar bir an önce verilmelidir.” sözleriyle dile getiren Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Levent Uslu, Ankara Büyükşehir Belediyesinde çalışan memurlarımızın mağduriyetlerini de Mehmet Özhaseki’ye hitaben şu sözlerle dile getirdi:

“Ankara Büyükşehir Belediyesinde kamu görevlilerinin çocuklarının yararlanmasına yönelik bir kreş ve kreş hizmeti yok. Ben eminim ki, 1 Nisan itibariyle Haseki Başkan bir kreşin bir sosyal tesisin bir kompleksin açılışını yapar.

Ankara Büyükşehir Belediyesindeki kamu görevlileri görevde yükselme hakkından ve imkânından da uzunca bir süredir mahrumlar. Görevde yükselme sınavının uzunca bir süredir açılmaması, sınav kapsamındaki kadrolara başka kurumlardan naklen atama yapılması gibi sıkıntılar, memurlarımızın motivasyonunu ve iç huzurunu ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Uzun süredir görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavının açılmadığı gerçeği dikkate alındığında, belediye çalışanlarımızın bu konudaki sitemini de tepkisini de makul görmek ve desteklemek gerek.”

HASEKİ BAŞKAN’DAN “YÜZDE 100” BEKLENTİMİZ

Göreve gelir gelmez SDS imzalayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna’ya da teşekkür eden Levent Uslu, “Sosyal Denge tazminatı gerek yargı zemininde gerekse yürütme ve yasama zemininde Bem-Bir-Sen’in sendikacılığa, sendikal hayata ve mevzuata kazandırdığı bir kazanım olarak tescil edilmiştir. Sosyal Denge Tazminatındaki yüzdesel sınırlama kaldırılarak ‘asgari destek tutarının belirlenmesi’ gerekir. Yerel yönetim memurlarına performans ikramiyesi verilmesi bir çözüm yoludur. Ancak mevcut uygulama, çalışan memurlarımızın sadece yüzde 10’unu kapsamaktadır. Bu kapsam çeşitli oranlardan yüzde 100’e kadar genişletilebilmeli, bu konudaki yetki belediye meclislerine bırakılmalıdır. Kapsam oranı ve memur sayısına da belediye meclisleri karar vermelidir. Haseki Başkan’dan hepinizin huzurunda bir söz almak istiyorum: Başkanım 1 Nisan sonrasında atacağınız ilk imzalardan biri sosyal denge sözleşmesi olsun. Sosyal Denge Sözleşmesinde Ankara başkent olmanın hakkını versin ve başı çeksin.” çağrısında bulundu. 

3600 EK GÖSTERGE

“Yerelde adaleti sağlamadan, ülkede kalkınmayı gerçekleştirmek imkânsız.” diyerek memurların taleplerini sıralayan Bem-Bir-Sen Genel Başkanı Levent Uslu, “Biz Bem-Bir-Sen olarak 3.600 ek gösterge konusunda, belli bir zümreye değil, tabandan tepeye bütün kamu görevlilerinin, özellikle yerel yönetim memurlarının dikkate alınmasını istiyoruz. Ek gösterge konusunda ortaya konacak iradenin, yapılacak düzenlemenin adalet hassasiyeti noktasında terazi işlevi göreceğinin bilinmesini istiyoruz. Ek gösterge konusunda, ayrıcalık ya da ayrımcılık değil kapsayıcılık esas alınmalı, daha fazla kamu görevlisinin mutlu olması sağlanmalıdır.” şeklinde konuştu.

İKİ UNVAN SORUNU

Genel Başkan Uslu yerel yönetim hizmetleri kolunda iki unvanla ilgili mutlaka çözülmesi gereken iki büyük sorunu ise şu şekilde açıkladı:

“Bu salonda bizim ateş savaşçıları dediğimiz kahraman itfaiyecilerimiz var. Ve büyük zorluklarla vatandaşın hayatını kolaylaştırmaya çalışan nizam-intizam-ölçü mücadelesi veren zabıta memurlarımız var. İtfaiye ve zabıta kadrosunda görev yapan arkadaşlarımızın fiili hizmet zammı yani yıpranma tazminatı konusundaki mağduriyetleri giderilmelidir.

Zabıta arkadaşlarımız kolluk kuvveti kapsamındalar, fakat diğer kolluk unvanlarının aksine yıpranma tazminatı kapsamının dışındalar. Emniyet kuvvetlerimiz, jandarmamız, silahlı kuvvetlerimiz yıpranma tazminatı hakkına sahip zabıta değil. ‘Neden?’ sorusuna verilebilecek anlamlı ve hukuka uygun bir cevap bulamadık çünkü böyle bir cevap yok. Kısaca, Zabıta memurlarımızın fiili hizmet zammından yararlanması gerekiyor.”

İTFAİYECİLERİN SORUNLARI

Levent Uslu itfaiyecilerin durumlarının daha da vahim olduğunu belirterek sıkıntıları şu şekilde sıraladı:

“Kağıt üzerinde yıpranma tazminatı hakkına sahipler fakat hayat üzerinden bakıldığında bu hakkın verilmemesi arkadaşlarımızı yıpratıyor. Niçin böyle söylüyorum? Çünkü itfaiyeci arkadaşımızın yıpranma tazminatı yıllık 60 gün. Mevcut tazminat hesaplama yöntemine göre bırakın yılda 60 gün tazminat hak etmeyi, çalışma hayatı boyunca 60 günü alması neredeyse imkânsız. Çünkü yıpranma tazminatı gün ya da ay esasına göre değil saniye ve dakika esasına göre hesaplanıyor. Yangınla mücadele kapsamında yapılan mesai kaç dakika ya da kaç saat sürmüşse onun üzerinden yıpranma tazminatı alıyorsunuz. Diyelim ki ayda 3 saat yangınla mücadele ettiniz. Bu durumda alacağınız yıpranma payı, yaklaşık 30 dakika civarında. ‘Ne kadar yangın o kadar yıpranma’ anlayışı var. Fakat milletvekili, polis, gazeteci, jandarma iseniz bu durumda unvanınız esas alınıyor ve yıllık azami süre üzerinden yıpranma tazminatından faydalanabiliyorsunuz. Bir tarafta işin yapılma süresi üzerinden, diğer tarafta ise unvan üzerinden yıpranma tazminatı ödeniyor. Kısaca itfaiyeci arkadaşlarımızın yıpranma tazminatındaki adaletsizlik ateşi hala yanıyor ve söndürülmeyi bekliyor.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

KAMU PERSONELİ Haberleri