Maalesef, otoriter öğretmenin, öğrencilerin düşünmelerini sağladığı söylenemez. Böyle bir bakış açısıyla, bu öğrencilerimizin özgürleşmesi de olası değildir. Başka bir ifadeyle, özünde körü körüne öğretmene itaat olan bir anlayışla öğrenci özgürleşebilir mi?
Özgürleşemeyen öğrenci başkalarına bağımlılık duyacağı anlamına geliyor. Bunun diğer anlamı, özgürleşemeyen öğrenci seçimlerini özgürce verememesi anlamına gelecektir. Gelecekte, bir insan yaşamı için eş seçimi, meslek seçimi ve oy verme davranışı konularında özgür seçimde bulunabilir mi?
Özgürleşemeyen bu öğrencilerimizin gelecek yaşamında toplumla bütünleşmeleri olası değildir. Bu da öğrencilerimizin gelecekte, yabancılaşmaya aday olduklarını gösteriyor.
Diğer taraftan, öğretmenin otoriter tutumu öğrencilerin olay ve olguların neden ve sonuçları sorgulayamaması anlamına geliyor. Bu durumda, öğrencinin yaşamında eleştirel düşünememesi ve yaratıcılığının gelişmemesi anlamına geliyor.
Yine, otoriter bir öğretmenin öğrencide özgüven duygusu geliştirmesi olası değildir. Özgüven eksikliği de öğrencide özsaygı eksikliği anlamına geliyor. Böyle bir öğrencinin öğrencilik ve gelecek yaşamında mutlu olması beklenemez.
Otoriter öğretmen tutumu, öğrencide analiz, sentez, değerlendirme ve yorumlama gücünü zayıflatabilir. Yine, sosyal beceriler, empati, iletişim, işbirliği alanlarında bu öğrencilerimizin yoksunluk yaşayacakları açıktır. Bütün bu olumsuzluklar öğretmenlerin demokratik tutum ve davranışa sahip öğretmenlerin okullarda görev yapmasını zorunlu kılıyor. Belli başlı tutum ve davranışlar şunlardır:
- Çift yönlü iletişim
- Öğrencileri karara katma
- Öğrenciye kendini ifade etme hakkının verilmesi
- Öğrenciye gerektiğinde sorumluluk verilmesi
- Öğrencinin de bir onuru olduğunun bilinmesi
Hasan Güneş
Emekli Akademisyen