Otistik çocukları leylekler mi getirdi?

Bugün aslında bu köşede, dünkü yazdıklarıma bir de tersten bakacaktım, böyle yazmıştım yazımın sonuna...

 

Bugün aslında bu köşede, dünkü yazdıklarıma bir de tersten bakacaktım, böyle yazmıştım yazımın sonuna...
 
O yarına kaldı...
 
Çünkü, diline Allah kelimesini dolamış ama belli ki yüce Mevlayı kalbine alamamış, sözüm ona bir sosyoloğun sözlerini ve otistik çocukları yazacağım...
 
Yani FARKLI çocukları...
 
Evet, onlar farklı... Ama bu onların bir kalbi olmadığı anlamına gelmiyor. Son yıllarda, özellikle 2000'li yıllardan sonra doğan çocukların davranışlarını inceleyen bilim adamları daha önceki yıllarda doğmuş çocuklarla aralarında olumlu anlamda çok fark olduğunu söylüyor.
 
Ve bilim kanıtlamıştır ki, bir bebek dünyaya ahlaklı ve vicdanlı olarak gelir, sonradan öğrenir vicdansızlığı, sonradan öğrenir kendini Allah sanıp "bunlar inanmıyorlar" demeyi!
 
Ve bir de kendi içinde inanç sıfırken, otistik çocukları inançlı hale getirebileceğini! 
 
Haydi bunların hepsini bir kenara koyalım.
 
Bu sözüm ona sosyolog gibi, kendini Allah sanan bazıları yüzünden, içlerindeki imanın gücü hesaplanabilir sananlar türedi.
 
Bir bebeğin, farklı doğmuş bir bebeğin kalbini, hislerini kendi yobazlığıyla ölçen bu adamların bir de toplumda kabul gören bir kariyerleri var.
 
İsminin önündeki sıfatlara baksan adam sanırsın!
 
Açın, internetten okuyun, otistik bir çocuk nasıl davranır, nelerden hoşlanır, nasıl oyun oynar, nasıl yemek yer...
 
En çok neyi seviyorlar biliyor musunuz?
 
Sevgiyi, sevmeyi...
 
Bu bile onların inancının kuvvet derecesini gösterir ki, atesit olmaları, ateist olmayı seçmeleri bunu değiştirecek değildir.
 
İçindeki sevgiye olan inancın gücü illaki din eksenli bir güç değildir.
 
Sözüm ona kendini adam sanan bu sosyoloğun inançlı olmadığını iddia edebilir miyim?
 
Sözlerine bakarsak edebilirim!
 
Bence onda Allah inancı yok!
 
Nasıl, oldukça yaralayıcı değil mi?
 
Ama, o da aynısını yaptı!
 
Zaten azıcık inancı olsaydı, sözüm ona dindar yapacağını söylediği çocukları da inandığı Allah'ın yarattığına inansaydı, şu ayeti dikkate alırdı.
 
"Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden (sülale'den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu 'düzeltip bir biçime soktu' ve ona ruhundan üfledi..." (Secde Suresi, 7-9)
 
Yoksa, otistik çocukları leylekler mi getirdi! Leylekler mi onlara ruhundan üfledi!
 
Aslında biliyorum, kendi inancını dünyanın en güçlü inancı sanan bu insan kılığında gezen yaratıklara ne söylesen boş, okuduğunu anlamaz, anladığını uygulamaz!
 
Ama, yarın 23 Nisan...
 
Söylediği o sözlerin içini kanattığı çocukların, ki eğer yanlarında konuşuluyorsa bu durum, ben anladıklarına adım gibi eminim, yüreklerine bir bıçak yarası bıraktığı ailelerin sesi olmak istedim.
 
Evet onlar farklı çocuklar...
 
Oyun anlayışları, oyuncaklarıyla oynama biçimleri, yemek yeme şekilleri, gülümsemeleri, ağlamaları, sosyal ilişkileri farklı...
 
Ama sevgi anlayışları aynı...
 
Şimdi aşağıdaki şu resme bakın, bakın da karar verin...
 
Gözlerindeki ışıkta, inancın, sevginin ve şükretmenin gücünü görebiliyor musunuz?
 
 
Nesrin YILMAZ-İnternethaber.com

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

EĞİTİM Haberleri