Ortaöğretime geçiş sistemi yıllardır üzerinde tartışılan ve önümüzdeki yıllarda da tartışılmaya devam edilecek olan konuların başında gelmektedir.
2013 yılında, MEB’in çağrısı üzerine, ERG, TEDMEM ve SETA hazırladıkları raporlarda ortaöğretim ve geçiş sistemine ilişkin model önerilerini kamuoyuyla ve MEB yetkilileriyle paylaşmıştır. Bu üç düşünce kuruluşunun yeniden yapılanma önerilerinde öne çıkan noktalar şunlardır:*
“1) Sadece tek bir sınava değil birden fazla girdiye (ilköğretim başarı notları, öğretmen puanı, öğrencinin özel yetenekleri, tercihler, adres) dayanan bir ortaöğretime geçiş sistemine ihtiyaç vardır.
2) Merkezi sınavla (ya da merkezi sınav, ilköğretim başarı notları ve öğretmen puanı bileşimiyle) öğrenci alan liseler sadece az sayıda seçici devlet liselerinden ibaret olmalıdır.
3) Seçici devlet liselerinin sayısı ve kontenjanları yasal olarak sınırlandırılmalıdır. Seçici devlet liselerinin toplam kontenjanı çağ nüfusunun % 1 -% 2’sini aşmamalıdır.
4) Merkezi yerleştirme sınavına giren öğrenci sayısı önemli oranda (yüzde 90’dan fazla) azaltılmalıdır. İlköğretim okullarında en yüksek % 3 - % 5 başarı dilimlerindeki öğrenciler sınava girmelidir.
5) Sınava girmeyen öğrenciler adresleri ve tercihleri temelinde ya da adresleri, ilköğretim başarı notları ve tercihlerini bütüncül değerlendirebilecek bir mekanizmayla, il ve ilçelerindeki okullarla eşleştirilmelidir.
6) Yerleştirme sınavında, ya da yerleştirme puanının belirlenmesinde, sadece çoktan seçmeli sorular değil, açık uçlu sorular da olmalıdır.
7) Yerleştirme sınavında okul başarı puanı ve/veya öğretmen karar puanlarının ağırlığı kademeli olarak artırılmalıdır.
8) Ortaöğretim sisteminde eğitim kalitesi yükseltilmeli, farklı lise türleri arasındaki ve farklı iller/ ilçelerdeki liseler arasındaki kalite farkları azaltılmalıdır.”
Bu üç değerli kuruluşun raporlarında öne çıkan başlıkları ve ortaöğretime geçiş sistemimizi birlikte ele alarak değerlendirecek olursak; ortaöğretime geçiş sistemimizin, özellikle seçici devlet liselerine, öğrencilerin % 1-2’lik diliminin alınması, diğer öğrencilerin çeşitli şekillerde ortaöğretime yönlendirilmesi önerisinin dikkate alınmadığı; merkezi sınavlara giren öğrenci sayısının %3-5 civarında olması gerektiği fikrinin hayata geçirilmediği, aksine bütün öğrencilerin merkezi yazılı sınavlara zorunlu olarak gireceği; sınava girmeyen öğrenciler olmayacağı gibi, sınavlar sonucunda herhangi bir liseye yerleşemeyen öğrencilerin de, diploma notuna göre ortaöğretim kurumlarına yerleşeceği; merkezi yazılı sınavlarda sadece çoktan seçmeli sorular olacağı; ortaöğretime yerleştirme puanı hesaplanırken, merkezi sınavların % 70, okul başarı puanının ise % 30 olacağı ortaya çıkmıştır.
Son olarak önerilen farklı lise türleri arasındaki ve farklı iller/ ilçelerdeki liseler arasındaki kalite farkları azaltılması önerisine ise, bu kuruluşlarla alay edilircesine, başarıya göre gruplandırılan liselerle karşılık verilmiştir.
MEB; ERG, TEDMEM ve SETA gibi kuruluşlara ortaöğretime geçiş sistemi ile ilgili raporlar hazırlatmış, bu kuruluşların katıldığı toplantılar gerçekleştirmiş ama sistemi belirlemede adeta “Burnunun dikine gidip” bu kuruluşların sunduğu önerileri dikkate almayarak, kendi bildiğini okumuştur.
*Yeni Ortaöğretime Geçiş Sistemi Üzerine Değerlendirmeler, http://erg.sabanciuniv.edu/sites/erg.sabanciuniv.edu/files/ERG_OrtaO_gecis_politika_notu.pdf