Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in alıkonularak Güney Nizamiye'den kaçırılmak istendiği anda darbeciler ile nöbetçi askerler arasında çıkan çatışma anı güvenlik kameralarına yansıdı.
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığında işlenen suçlara ilişkin görülen davanın dosyasına giren görüntülerde, onlarca darbeci özel kuvvetler komutanlığı personelinin, Güney Nizamiye'den tam teçhizatlı şekilde girdikleri görülüyor.
Bu olaydan kısa bir süre sonra gözleri ve elleri bağlanan Orgeneral Güler, darbeciler tarafından siyah renkli bir araçla aynı nizamiyeden çıkarılmak isteniliyor. Bu sırada durumdan şüphelenen nizamiyedeki nöbetçi askerler aracın geçişine izin vermiyor.
Darbeci askerler, bariyerleri zorlayarak geçmek istedikleri anda nizamiyedeki nöbetçi askerler, silahla karşılık vererek onları engellemek istiyor.
Bunun üzerine Güney Nizamiye'de yaklaşık iki dakika süren çatışmadan sonra darbeci askerler, elleri ve gözleri bağlı Orgeneral Güler'i araçtan indirerek yeniden karargaha götürüyor.
Nizamiyeden çıkamayacaklarını anlayan darbeci askerler, Güler'i Akıncı Üssü'ne helikopterle götürüyor.
İfadesinde anlatmıştı
Yaşar Güler yaşadığı o anları müşteki sıfatıyla savcılıkta verdiği ifadesinde şöyle anlatmıştı:
"15 Temmuz 2016 saat 21.25 sıralarında makam odamda yalnız başıma çalışmaktaydım. Kapı çalındı. Girmesini söyledim. Birden bir patırtıyla 'Yere yat yere yat' sesleri yükseldi. Odamda yaklaşık eğitim kıyafetli silahlı, silahların hepsi üzerime çevrilmiş 10 personeli gördüm. İçlerinden biri tekrar 'Yere yat' şeklinde bağırdı. Ben de 'Siz kimsiniz' diye sordum. Tekrar 'Yere yat' diyerek üzerime saldırdılar. Ben bunlardan bir tanesini tutarak diğer tarafa fırlattım ve yere düştü. Bunun üzerine daha büyük bir öfkeyle üzerime çullandılar. Yüzükoyun yere yatırdılar, içlerinde bir tanesi kafama ayağıyla bastırdı. Ayaklarımı ve kollarımı ayırıp çekiyorlar. Ellerimi arkadan bağladılar. İlk başta ağzımı bantladılar. O vaziyetteyken sivil biri sırıtarak omzuma vurdu. 'Komutanım merak etmeyin bir tatbikat' diye alaycı ifadelerle konuşunca baktım benim emir subayım Mehmet Akkurt'tu. Ekibin yöneticisi olduğunu anladım."
Ardından kafasına yüzünü kapatacak şekilde bere geçirdiklerini aktaran Güler, ifadesine şöyle devam etmişti:
"Bu şekilde zorla beni kaldırdılar. Ben bu yapılanlara karşı direniyordum. Beni yerde sürükleyerek koridora çıkardılar. Beni koridorda sağa doğru çevirerek sürüklediler. 3 kat aşağıya sürükleyerek götürdüler. Daha sonra binanın yan tarafında bulunan kapıdan dışarı çıkardılar. Bir araca soktular. Araç hızla hareket etti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının istikametindeki kapıya doğru götürdüler. Nizamiyeye gelince 'Kapıları aç' diyerek bağırıyordu. Bağıran kişi, sesinden tanıdığım kadarıyla emir subayım Mehmet Akkurt idi. Kapıya orada bulunan mantar bariyerlerin içeriden indirilmemesi nedeniyle açtırmayınca öndeki Mehmet Akkurt araçtan idi. Oradaki birilerine 'Kapıyı aç yoksa ateş edeceğim' diye bağırdı ve ateş etti. Karşı taraftan da mukabil ateşle karşılık verildiğini anladım. İçerisinde olduğum araca mermiler isabet ediyordu. Araçta benim yanımda oturan biri araçtan indi ve 'Bir şehit' diyerek bağırdı. O anda araçta solumda bulunan şahsa omuzum ile şiddetli bir şekilde vurdum. Bunun üzerine açık olan arka kapının muhtemelen dışında sol tarafta bulunan diğerleriyle birlikte beni araçtan dışarı çıkardılar ve dizlerimin üzerinde asfalt üzerinde sürterek başka bir araca götürdüler. Kışla içinde bir yere götürdüler, uzunca bir süre bekledik. Helikopterle Akıncı Üssü'ne getirildim."
Muhabir: Tanju Özkaya