Merhaba değerli okurlarım ve dostlarım. İnsanoğlu bazen çok hassas oluyor, bazen çok alıngan. Belki de çok ince düşünceli olalım derken; derdini anlatamadan ne kadar büyük kabalıklar yapılabiliyor. Bu kimi zaman orantısız kibarlıktan, kimi zaman orantısız nezaketten ama her ne olursa olsun orantısız bir cehaletten oluyor, bu kesin.
Rus edebiyatının usta ismi Anton Çehov’un “Memurun Ölümü” isimli eserinden bir öyküyü sizlerle paylaşmak istedim. Konuyu özetleyerek size aktaracağım. Bu öyküyü bir arkadaşımdan ilk dinlediğimde, çok gülmüştüm. Oysa örnek, farklı bir çok konumda bulunan insanların başına gelebilecek, mesajlı bir örnekti.
Olay Rusya’da gerçekleşiyor. Sıradan bir memur olan kahramanımızın tiyatroya gider. Gösteri başlar ve bizim dostumuzun burnu kaşınır en sonunda da aksırır. Ön sırada önemli makama sahip birinin homurdanarak boynunu sildiğini görür. Bu dostumuzu üzer ve arka koltuktan fısıldayarak özür diler. Adam ‘zararı yok, zararı yok’ der ve konuyu uzatmak istemez. Dostumuz bunla yetinmez ve ayağa kalkıp özür dilemeye çalışır. Adam kızmaya başlamıştır “ Oturunuz lütfen. Rahat bırakında piyesi izleyelim” der.
İşler iyice kötüye gitmiştir. Derdini anlatamayan adam akşam eşiyle konuşur. Eşi de sen ne yaptın yarın git özür dile işten attırır seni deyince işler iyice zorlaşır. Dostumuz traş olur ve sabah ilk iş yoğun olan adamın yanına varır. Adam iyice kızar ve “defol” der.
Üzüntüsünden ve derdini anlatamamaktan ne yapacağını bilmeyen dostumuz eve gider ve uzandığı kanepede içindeki sıkıntıdan son nefesini vererek kurtulur. Artık açıklama zorunda kalmayacaktır.
Evet sözün özünü Rus yazar böyle anlatmış. Demek ki her şeyi tadında bırakmak gerekir kibarlığı bile…
Mahmut SELCUK
www.mahmutselcuk.com