AK Parti 7. Olağan Büyük Kongresi'nin tamamlanmasının ardından Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, saat 17:30'da toplandı. Eski üyelerin yanı sıra Kongre'de seçilen yeni üyelerin katıldığı toplantı devam ederken AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik gündeme ve MKYK toplantısına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
AK PARTİ'DE MYK BELLİ OLDU! İŞTE İSİMLER VE GÖREVLERİ
1. Recep Tayyip Erdoğan - Genel Başkan
2. Binali Yıldırım - Genel Başkanvekili
3. Numan Kurtulmuş- Genel Başkanvekili
4. Hayati Yazıcı - Siyasi ve Hukuki İşler Başkanı
5. Erkan Kandemir - Teşkilat Başkanı
6. Ali İhsan Yavuz - Seçim İşleri Başkanı
7. Hamza Dağ - Tanıtım ve Medya Başkanı
8. Efkan Ala - Dış İlişkiler Başkanı
9. Jülide Sarıeroğlu - Sosyal Politikalar
10. Özlem Zengin - Halkla İlişkiler ve Sivil Toplum Başkanı
11. Mehmet Özhaseki - Yerel Yönetimler Başkanı
12. Nurettin Canikli - Ekonomi İşleri Başkanı
13. Vedat Demiröz - Mali ve İdari İşler Başkanı
14. Mustafa Şen - Ar-Ge ve Eğitim Başkanı
15. Leyla Şahin Usta - İnsan Hakları Başkanı
16. Ömer İleri - Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanı
17. Çiğdem Karaaslan - Çevre, Şehir ve Kültür Başkanı
18. Fatih Şahin - Genel Sekreter
19. Ömer Çelik - Parti Sözcüsü
20. M. Naci Bostancı - TBMM Grup Başkanı
21. Mahir Ünal - TBMM Grup Başkanvekili
22. Mustafa Elitaş - TBMM Grup Başkanvekili
23. Bülent Turan - TBMM Grup Başkanvekili
24. M. Emin Akbaşoğlu - TBMM Grup Başkanvekili
25. Cahit Özkan - TBMM Grup Başkanvekili
26. Ayşe Keşir - Kadın Kolları Başkanı
27. Eyüp Kadir İnan -Gençlik Kolları Başkanı
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamaları şöyle;
Gelecek dönemle ilgili olarak siyasi değerlendirmelerini MKYK üyeleriyle hangi beklentiler içerisinde olduğunu paylaştı. MKYK üyelerimiz de şu an da kendileri söz alarak kendi değerlendirmelerini paylaşıyor. Genel Başkanımız yeni dönemde görev alacak üyeleri açıkladı. Binali Yıldırım ve Numan Kurtulmuş bey Genel Başkanvekili olarak görev yapacak.
Geçmiş MKYK çok tarihi olaylara şahit olduğumuz bir dönemi temsil ediyordu. Örneğin 30 yıl işgal altında olan Karabağ topraklarının kurtarılmasını takip etmişti. Ayasofya'nın yeniden camii olarak işlevine dönmesi milletimizin büyük bir talebiydi, geçmiş dönemdeki MKYK takip etti. Doğu Akdeniz'deki gelişmeler Türkiye tarihinde çok önemli yer edinmiş gelişmeler, MKYK bunu da takip etmişti.
Pek çok dış politika ve iç politika konusu, bunların yönetilmesi, başarılı şekilde parti politikası haline getirilmesi ve milletimizle paylaşılmasına geçmiş dönemdeki MKYK şahitlik etmiştir. Teşkilatlarımız Türkiye'nin her tarafından geldiler, büyük bir coşkuyla kongrenin gerçekleşmesine katkı sundular. Siyasi partiler millet için vardır. AK Parti kendisini milletin varlığına adamış bir partidir. Milletimizin özlemlerini, taleplerini devlete yansıtmak için büyük bir misyonu üstlenmiş bir partidir. Büyük bir Türkiye ve dünya markasıdır.
DİYARBAKIR ANNELERİ
Diyarbakır Anneleri'nin selamını aldık, başımızın üstüne koyduk. Bir kere daha kongremizde Cumhur İttifakı'nın birliğinin önemi, geleceğe dönük irademizin altı çizildi.
KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ
Cumhurbaşkanımızının takdirinde bir konu bu. Bu tip durumlardaki bütün tahminler boşa çıkar. Ne zaman, nasıl yapılacağı tamamen cumhurbaşkanımızın takdiridir. O listelerin de uydurma olduğunu görmüşsünüzdür. Ankara siyasetinin cilvelerinden biri bu, kabine revizyonuyla ilgili tahminde bulunmak.
TÜRKİYE'NİN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN ÇEKİLMESİ
Usulüne ilişkin bir problem yok. Burada önemli olan, egemen bir devlet olarak Türkiye hakkını kullanmıştır. Hepimizin odaklanması gereken konu, kadına şiddetin önlenmesiyle ilgili daha çok ne yapabileceğimizdir. Siyaset kurumu, hükümet bunu farklı enstrümanlarla yapabilir. Enstrümanların değişmesi bu hattan ayrıldığı anlamına gelmiyor. Kadın haklarını güçlü şekilde savunuyoruz.
Kadınların görkemli mücadelesi aslında bir insanlık mücadelesidir. Bu konudaki birçok çeşitli eleştiriler var. Bir kısmının iyi niyetli olduğunu düşünüyoruz, değerlendiriyoruz. İyi niyetli olan bütün eleştirilere saygı duyuyoruz.
Pek çok tartışmanın neticesinde bu şekilde bir sonucun ortaya çıkması kesinlikle kadın haklarından vazgeçildiği anlamına gelmiyor. Hem kamusal hem siyasi hayatta kadının yer alması, kadına şiddetin önlenmesi bizim için sadece politik bir tercih değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluk.
Mesele öncelikle kültüreldir. Biz bu konuda açığız ve netiz; bunu bir ahlaki zorunluluk olarak görüyoruz.Hep beraber kadınlarımızın haklarını daha çok korumaya odaklanalım. Enstrümanların ne olduğundan ziyade hedefin güçlü şekilde korunması gerekir. Kanunlarla ilgili gereken adımların atılabileceği konusunda Cumhurbaşkanımız çok net mesaj verdi. Buna karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz.
İçişleri Bakanımız bana da gösterdi; oradaki görev yapan arkadaşlarımız yaptıkları görevin bilincindeler. Biz kadını şiddetten korumanın insanlığı koruma vazifesi olduğunu farkındayız ve kadına karşı şiddetle sonuna kadar tavizsiz olarak devam edeceğiz. Yasa çıkarılması gerekiyorsa onu çıkarmaya hazırız, başka kurumların başka şekilde harekete geçmesi gerekiyorsa onu da değerlendirmeye hazırız. Bakanlıklarımız bu konuyu takip etmeye devam ediyor.Bu politik bir tercih değil, ahlaki ve insani zorunluluktur.
MACRON'UN TÜRKİYE SÖZLERİ
Sayın Macron'un sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığı son görüşme olumlu geçmişti. Hepimiz sayın Macron'un oradaki çizgisini korumasını arzu ederiz. Çünkü orada bölgemizdeki büyük sorunlar konusunda köklü ilişkilerimiz olan Fransa'yla samimi ve yapıcı bir diyalog içerisinde olmak isteriz. Sayın Macron'un bu şekildeki açıklamasının o görüşmedeki çizgiyle uyumlu olduğunu söyleyemeyeceğim.
Avrupa'daki sağcıların, faşistlerin dilidir bu. Biz bu konuda açık bir diyalog içerisinde olmak isteriz Fransa ile. Bu şekildeki söylemler maalesef onları da rahatsız eden, ikili ilişkilerimize de gölge düşüren, önceki yapıcı çizgiye de uymayan bir yaklaşım. Seçimlere müdahaleyle ilgili bir devlet herhangi bir devleti suçluyorsa ortaya somut bir kanıt koysun.
Herhangi bir somut kanıt olmaksızın bu şekilde suçluyorsa aslında kendi demokrasisinin ne kadar kırılgan olduğunu, seçim sisteminin ne kadar zayıf olduğunu, demokrasi kültürünün kendi sistemlerinin bir zaaf içerisinde olduğunu söylemiş oluyor.
Umarız bu ifadeyi düzeltirler. Bizim hiç kimsenin seçimlerine, içişlerine karışmak gibi bir arzumuz olamaz.