Milliyet'ten Çiğdem Yılmaz'ın haberine göre: Askerliğinin bitmesine iki ay kalan Ayverdi'nin cenazesi, 21 Ocak'ta Malatya'da Şehir Mezarlığı'nda düzenlenen törenle defnedildi. Aile ise er Ayverdi'nin öldürüldüğünü ve intihar süsü verildiğini öne sürdü. Milliyet'e konuşan Ayverdi'nin ağabeyi Sedat Ayverdi (30) şu iddialarda bulundu:
'Neden beklediler?'
"Biz kardeşimle iletişim halindeydik. Keyfi yerindeydi, arkadaşlarıyla da arası iyiydi. Bana,'Üç gün boyunca kar temizledik, belimi incittim' demişti. Yürürken zorlanıyormuş. Hatta öldüğü gün beli çok ağrıdığı için nöbete gidemeyeceğini söylemiş ama komutanı izin vermemiş. Ölmeden bir saat önce annemle mesajlaşmalarında şunları yazmış: 'Nöbete geldim. Belim çok ağrıyor. Yürüyemiyorum, istirahat istedim, vermediler. Üstüne üstlük fırçaladılar.' Bu yazışmadan bir saat sonra kardeşim ölmüş. Bize verdikleri bilgiye göre kardeşim nöbet tutuğu sırada saat 20.05'de intihar etmiş. Ama kardeşimin ölümünü 15 saat sonra bize bildirdiler. Neden bu kadar geç bildirdiklerini sorduğumda da, 'Kötü hava şartları' denilerek bahane uyduruldu. Ölüm haberini 15 saat sonra Şırnak'tan gönderilen askerler vermedi. Onlar verseydi 'Tamam hava şartları' derdim. Ama bize haberi Malatya'da görevli askerler verdi. Askerde böyle bir şey yaşanırsa, iki ya da üç saat içinde aileye bilgi verilmesi gerekiyor. Neden 15 saat beklediler?"
'Açıklamalar çelişkili'
Sedat Ayverdi iddialarına şöyle devam etti: "Kardeşim Azmi Ayverdi'nin ölümünden sonra bize yapılan açıklamaların hepsi çelişkili. Bana bilgi veren binbaşıya kardeşimin komutanıyla tartıştığını ve izin istediğini söylediğimde bunu kabul etti ve bana aynen şunu dedi: 'Evet, öyle bir muhabbet varmış. Komutan kardeşine 'Bir saat dinlen, saat 20.00'de gelirsin' demiş. Kardeşimin bir saat dinlendiğini iddia ediyorlar. Oysa, kardeşim dinlendiğini iddia ettikleri saatte zaten nöbet tutuğu yerde. Bir saat izin verildiyse, kardeşim neden anneme izin verilmediğini yazmış. Kardeşimin beli ağrıyorken nasıl nöbete götürdüklerini sorduğumda da, araçla götürüldüğünü ve sonrasında da 40-50 metre yürüdüğünü söyledi. Bir de bunların silahlarında tetiğin yanında bir aparat var ve bu aparatlar alyanla sıkılmış, insan gücüyle açılamaz. Binbaşıya 'Komutanın yanında bu aparatı nasıl açar da intihar eder' diye sorduğumda da 'Komutan yokken araçtan indikten sonra 40-50 metre rümüş, orada açmış olabilir' dedi. Varsayımlar üzerinden bize açıklama yapılıyor. Her şeyi geçtim, devletin askeri belinin ağrıdığını, yürümekte güçlük çektiğini ve nöbet tutamayacağını söylüyor. Ama kalkıp nöbete götürüyorlar. Daha önce de birçok askerin ölümüne intihar denildi. Yıllar sonra cinayet olduğu ortaya çıktı. Benim kardeşim de hayat dolu biriydi. İntihar edecek biri değildi. Her gün kız arkadaşıyla da bizimle de konuşuyordu. Bir sıkıntısı olsaydı anlardık. Ailesine aşırı düşkündü, evimizin neşesiydi. Kardeşimi öldürüp intihar süsü verdiler."