Okulların İşletil(eme)mesi

Okullar üç temel esas üzerine kurgulanmış formel bir yapıdır. Bunlardan birincisi ve en vazgeçilmez olanı öğretmenler eliyle sürdürülen eğitim süreçleri, ikincisi veli ve velilerle sağlanacak koordinasyon ve üçüncüsü öğrencilerin yaşam alanlarıdır.

Okullar üç temel esas üzerine kurgulanmış formel bir yapıdır. Bunlardan birincisi ve en vazgeçilmez olanı öğretmenler eliyle sürdürülen eğitim süreçleri, ikincisi veli ve velilerle sağlanacak koordinasyon ve üçüncüsü öğrencilerin yaşam alanlarıdır. Bu üç yapı birbiri ile ne kadar insicamlı olursa eğitim- öğretim faaliyetleri ve bireylerin toplumsallaşma süreçleri o kadar başarılı olacaktır. Bu yapılardan birinin aksak kalması yapının bir bütün olarak nakıs kalmasına sebebiyet vereceği muhakkaktır.  Türk milli eğitim sisteminin uzun yıllardır en temel problemi öğretmenlerin eksikliği ve insan kaynağının yetersizliği olmuştur. Öncelikle öğretmenlerin yeterli sayıda olmaması ve öğretmen yetiştiren mekanizmaların yeteri kadar kaynak üretememesi öğretmenlerin istihdamını zorlaştırmış. 2017 yılına gelindiğinde son on beş yıl içerisinde istihdam edilen yaklaşık yedi yüz elli bin öğretmenle bu problem  büyük oranda aşılmış durumdadır.  Öğretmen yeterlilikleri konusunda çalışmalar olumlu yönde seyrini sürdürmektedir. Bu her haliyle sonu olmayan bir menzildir ve bu yolculuk sürecektir.

                Türk milli eğitim sisteminin şu an en büyük sıkıntısı okulların işletilememesi problemidir. Maslow'un ihtiyaç hiyerarşisinde de ifade edildiği şekliyle insanın en temel ihtiyacı fiziksel ihtiyaçlar ve ardından güvenlik ihtiyacıdır. Maslow, bir ihtiyaç giderilmeden bir sonraki aşama ihtiyaca da geçilemeyeceğini belirtmiştir. Eğitimin yegane gayesi insanın kendini gerçekleştirmesi ve potansiyelini en üst seviyede kullanma yetisine sahip olmasıdır. Bu büyük gayeye giden yolun ilk merhalesi de öğrencilerin fiziksel ihtiyaçlarının ve güvenlik ihtiyaçlarının giderilmesi ile mümkündür.

                2012 yılında yayımlanan Okul Aile Birliği Yönetmeliğinin okullara maddi anlamda destek sağlayan spor salonları, halı sahalar ve açık alanların kiralanmasının sonlandırması okulların gelirlerini  de sonlandırmıştır. Okulların önemli gelir kaynaklarından birini teşkil eden veli bağışları da biraz bu konuda mantalitenin değişmesinin de tesiriyle artık eskisi kadar etkili bir finansal kaynak değildir. Merkezî bütçeden de okulların işletilmesine dair sadece enerji ve su ihtiyaçları için ödenek tahsis edilmiş olması okulların işletilememesi doğal sonucunu doğurmaktadır.

                Okullara yardımcı hizmetli personel istihdamının son on beş yıldır yapılmaması ve yapılan istihdamların da engelli personelden  oluşması okulların çok ciddi anlamda yardımcı hizmetli personel ihtiyacı yaşamasına sebebiyet vermektedir. Her 8 derslik için bir yardımcı personel ihtiyacının ancak aile birliği imkanlarıyla karşılanmaktaydı ve artık bu finansal kaynağın da işlerliğini yitirmesi sebebiyle okullar temizlenemez bir hal  almaya başlamıştır.

                Uzun zamandır halının altına süpürülen eğitim ortamlarında temizlik ve hijyenin sağlanamaması problemi artık baş edemeyecek bir hal almıştır. Ülkemizin en seçkin okullarının  tuvaletlerinde bırakın kağıt ve peçeteyi  sabun dahi bulunamaması artık sıradanlaşan bir durum haline gelmektedir. Bakanlığımız, acilen bu duruma müdahil olmalı ve okulların temizlik personeli ve temizlik malzemesi ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri mekanizmaları oluşturmalıdır. Bütün finansal kaynaklarının sonlandırıldığı okulların bu problemle artık yerel imkanlar dahilinde baş etmesi mümkün görülmemektedir. Kısa zamanda bu probleme bir merhem bulunamazsa okullarda öğretmenler eliyle sürdürülen eğitim ve öğretime dair bütün güzellikler heba olacaktır.

İbrahim Hakkı Celis

memurpostasi.com

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

MEB PERSONEL Haberleri