Okul Öncesi Eğitimde Ne Durumdayız?

Abdullah Damar

 

Örgün eğitimin ilk basamağı okul öncesi eğitimdir. 3-5 yaş grubundaki çocuklar bu eğitimi alır. Bu eğitim, çocukların zihinsel, bedensel, duygusal gelişimini ve iyi alışkanlık kazanmalarını ilkokula hazırlanmalarını, elverişsiz çevreden gelen çocuklar için ortak bir yetişme ortamı hazırlanmasını, Türkçenin doğru ve güzel konuşulmasını amaçlar. Öğrenim sürecinin en önemli basamağı olan bu dönemde edinilen beceriler yaşantının bütün evrelerini etkiler.

 

MEB Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliğinin 6.maddesinde, okul öncesi eğitiminin amaçları şöyle belirlenmiştir; “Türk Millî Eğitiminin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak;

a) Çocukların; Atatürk, vatan, millet, bayrak, aile ve insan sevgisini benimseyen, millî ve manevî değerlere bağlı, kendine güvenen, çevresiyle iyi iletişim kurabilen, dürüst, ilkeli, çağdaş düşünceli, hak ve sorumluluklarını bilen, saygılı ve kültürel çeşitlilik içinde hoşgörülü bireyler olarak yetişmelerine temel hazırlamak amacıyla çaba göstermek,

b) Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak,

c) Çocukların Türkçe’yi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamak,

d) Çocuklara sevgi, saygı, iş birliği, sorumluluk, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma gibi davranışları kazandırmak,

e) Çocuklara hayal güçlerini, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerilerini, iletişim kurma ve duygularını anlatabilme davranışlarını kazandırmak,

f) Çocukları ilköğretime hazırlamaktır.”

 

MEB 2010-2014 Stratejik Planının okul öncesi eğitimle ilgili bölümünde, stratejik hedeflerden ilki, “Okul öncesi eğitimde % 33 olan net okullaşma oranını dezavantajlı çocukları gözeterek plan dönemi sonuna kadar % 70’in üstüne çıkarmak.” olarak belirlenmiştir.

 

 Bu hedefi gerçekleştirmek için de, “9.Kalkınma Planı ve Hükümet programında, 48-72 aylık çağ nüfusunun okullaşması hedefine ulaşabilmek için 2014 yılı sonuna kadar resmî anaokulu sayısını 2.402’ye (anaokullarında derslik sayısı 12.010’a) resmî ana sınıflarındaki sınıf sayısı 33.397 olmak üzere 45.407 dersliğe çıkarılacaktır.” şeklinde bir hedef-program ortaya konulmuştur.

 

Bugün gelinen aşamada, 4+4+4 Eğitim Sisteminin yürürlüğe girmesiyle, okul öncesi eğitime başlayacak yaş grubu 48-72 aylıktan, 37-66 aylığa çekilmiş, stratejik plandaki hedefler tarumar olmuş, 60-72 aylık çocukların velileri, okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokulların idarecileri, özellikle bu okullara kayıtların yapıldığı haziran-eylül ayları  arasında, çocukların hangi okullara kayıt olacağı konusunda kafa karışıklığı ve kararsızlık durumuyla karşı karşıya kalmışlardır.

 

Okul öncesi eğitim konusunda, son 3 öğretim yılının okul, öğrenci, öğretmen ve derslik sayılarına baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor;

 

Öğretim Yılı

Okul Sayısı

Öğrenci Sayısı

Öğretmen Sayısı

Derslik Sayısı

2010-2011

4 209

1 115 818

17 531

46 336

2011-2012

4 647

1 169 556

22 936

48 802

2012-2013

5 018

1 077 933

26 029

49 372

 

Tablo dikkatlice okunduğunda; MEB 2010-2014 Stratejik Planında hedeflenen derslik sayısı hedefine ulaşıldığı, hatta bu hedefin aşıldığı söylenebilir. Öğretmen sayılarındaki artışların da, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ve derslik başına düşen öğrenci sayısında ciddi azalmaların olduğu görülebilir.

 

Ancak 2010-2011 ve 2011-2012 öğretim yıllarındaki öğrenci sayılarındaki artışın, 2012-2013 öğretim yılında düşüş göstermesi, hem çağ nüfusunun artmasına paralel bir artışın olması gerektiği gerçeğine ters olması, hem de MEB stratejik planındaki % 70 hedefinin yakalanamaması anlamında oldukça düşündürücüdür.

 

Okul öncesi eğitimin, öğrencinin sonraki eğitim aşamalarındaki etkisi ve önemi düşünüldüğünde, öğrenci sayısındaki bugünkü tablonun pek parlak olduğu söylenemez. Tabloyu tersine çevirmenin ve okullaşma hedefinin OECD ülkeleri ortalaması olan % 90’lara çıkarmanın yolunun da, okul öncesi eğitimin de zorunlu eğitim kapsamına alınması ile mümkün olacağı gözden kaçırılmamalıdır.