Eğitimde kadroların belirlenmesindeki keyfiyet, liyakat düşmanlığı her gün yeni bir örnekle karşımıza çıkmaktadır. Bir işi ehline, bir kadroyu hak edene vermeye alerjisi olan zihniyet, Tekirdağ'daki mülakat skandallarında kendini göstermiş ve eğitimdeki kadroların belirlenmesinde artık "Vali'nin keyfi" kriterinin bile devreye girdiğini ortaya koymuştur.
Bilindiği üzere; Okul idarecileri seçme mekanizmasında mülakat adı altında kadroların yandaşlara peşkeş çekilmesi, ilerici eğitimcilerin ayıklanmasına karşı yıllardır verdiğimiz mücadele sonrasında, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk geçen sene bir açıklama yapmış ve mülakatlarda adaylara yazılı sınavdan aldığı notların aynısının verileceğini söylemiştir.
Bakan Selçuk'un talimatı birçok ilde uygulanırken, Tekirdağ'da bir rezalet yaşanmıştır.
Neredeyse tüm illerde mülakata giren yönetici adaylarına yazılı sınavdan aldığı not verilirken, Tekirdağ'da 34 eğitimci,15 Mart 2020'de girdikleri Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme Sınavı'ndan iyi not almalarına rağmen mülakatta düşük puan verilerek elenmiştir. Bu keyfi hak gaspına itiraz eden ve elenme gerekçelerini öğrenmeyi talep eden yönetici adaylarına, bir cevap vermeye bile lutfedilmemiştir.
Skandalın arkasında yatan neden ise Tekirdağ İl Başkanımız Hüseyin Eren'in eğitimcilerin hakkını savunmak için komisyonla yaptığı görüşmeyle ortaya çıkmıştır.
Mülakat komisyonunun başkanına "Güvenlik ya da siyasi gerekçelerle mi böyle bir karar verdiniz?" diye soran yöneticimiz, "Hayır böyle emir aldık" yanıtını almıştır. Yöneticimiz Hüseyin Eren, "Diğer illerde neden her şey Bakan'ın dediği gibi oldu? Tekirdağ'ın farkı ne?" sorusuna ise komisyonun başka bir üyesinin "Oraların valisi farklı" cevabı verdiğini söylemiştir.
Tek başına bu diyalog bile göstermektedir ki, geldiğimiz noktada artık eğitim, bürokrasi oyunlarından önemsiz; bir Bakan'ın talimatı ise bir Vali'nin keyfinden güçsüz görülmektedir.
Eğitim-İş olarak soruyoruz:
• Bakan'ın talimatı belliyken, il bazında uygulamalarda nasıl farklılıklar olur? İl Milli Eğitim Müdürlükleri özerk, Bakanlık'tan bağımsız bir hale mi gelmiştir?
• Mülakatta elenen öğretmenlerin hiçbiri hakkında güvenlik soruşturması olmadığı komisyonca doğrulanmışken, bu elemeye yol açan yasadışı bir siyasi fişleme mi söz konusudur?
• Vali'nin talimat verdiği iddiasının üstüne gidilecek ve devlet kadrolarının nasıl bir mantıkla talan edildiği ortaya çıkarılacak mıdır?
• Türkiye'deki eğitim için hayati öneme sahip sınavların tarihlerini bile Cumhurbaşkanı'ndan fırsat bulup da kendi açıklayamayan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, artık valilere de mi boyun eğmektedir?
• Tek yapılması gereken mülakat denen garabeti kaldırmakken, çözümün arkasından dolanmak nedendir? Her halükarda mülakata girenlere yazılı sınavla aynı puan verilecekse o zaman mülakata ne gerek vardır? Mülakatın kaldırılması çağrılarımıza daha ne kadar kayıtsız kalınacaktır.
Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz:
Eğitim, bu alanla ilgisi olamayan bürokratların müsamere alanı değil, ülkenin geleceğidir. Tekirdağ'da yaşanan bu skandal, ülke genelinde eğitimin nasıl yönetildiğinin acı bir örneğidir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a kendi sözünü çiğneyen Tekirdağ İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nden hesap sorma çağrısı yapıyoruz.
Eğitim-İş olarak konunun peşini bırakmayacağımızı, Tekirdağ Şubemiz tarafından başlatılacak olan hukuki sürecin takipçisi ve destekçisi olacağımızı ilan ediyoruz.
Eğitim-İş Genel Merkezi