Çalıştaya Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Sadri Şensoy, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım, MEB Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Cevdet Vural, Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Harun Fatsa, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların genel başkanları, İLKSAN Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Selvi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş, EYUDER Başkanı Adem Çilek de katıldı. Çalıştayda, eğitim sisteminin bütün kademelerini temsil eden 81 ilden alanında uzman eğitimciler komisyon çalışmalarında bulunmak üzere bir araya geldi.
Geylan: Bu teşkilat 4 yıllık süreçte ÖMK ile ilgili bir sendikanın ne yapması gerekiyorsa yaptı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan çalıştayın açılış konuşmasını Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan yaptı. 23 Ekim 2018 tarihinde 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’nin tanıtım toplantısında kamuoyuna ilk kez duyurulan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili bugüne kadar sendika olarak üzerlerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirdiklerini söyleyen Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü:“4 yıllık süreçte kanunda neler olması gerektiğine dair çok ciddi gayret ortaya koyduk. Bakanlık merkez ve taşra teşkilatlarının düzenlediği çalıştaylara katılarak kanuna dair beklentilerimizi ifade ettik. Türk Eğitim-Sen olarak çalıştaylar düzenleyerek, raporlar ve öneriler hazırladık. Sayısını hatırlayamadığım onlarca televizyon programında ÖMK’ya dair görüşlerimizi dile getirdik. Onlarca basın açıklaması ve basın toplantılarında kanunla ilgili taleplerimizi kamuoyuyla paylaştık. Defalarca sosyal medya kampanyaları düzenleyerek, meslektaşlarımızın meslek kanunu sürecine sahip çıkması noktasında gayret ortaya koyduk. 23 Kasım 2021’de Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ‘Meslek Kanunu’nu çok yakın zamanda çıkarıyoruz’ ifadesi üzerine 8 Aralık 2021 tarihinde 81 ilde eş zamanlı olarak alanlara inerek, bir kez daha meslek kanununun nasıl olması, içeriğinde neler yer alması gerektiğine dair duruşumuzu bir kez daha ortaya koyduk. 31 Aralık 2021 tarihinde kanun teklifinin TBMM’ye sunulmasının ardından, sürecin TBMM safhasında iki genel başkan yardımcımız vasıtasıyla komisyonlarda öğretmenlerin haklı taleplerini yüksek sesle ifade ettik. Kanun, 3 Şubat’ta kabul edildi, 14 Şubat’ta Resmi Gazetede yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Bundan sonra yapılacak tek şey kalmıştı; o da öğretmenleri huzursuz edecek düzenlemeler konusunda yargı hakkımızı kullanmak. Bu nedenle kanunun uygulamasına dair hazırlanmış olan mevzuat düzenlemesinin arazlı yönlerinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle yargıya başvurduk. Kısacası bu teşkilat dört yıllık süreçte ÖMK ile ilgili bir sendikanın ne yapması gerekiyorsa yaptı.”
Geylan: Türk Eğitim-Sen, 30 yıllık sendikal bakiyesinde temsil ettiği kesimin beklentilerini, dertlerini, isyanını asla sendikal rekabetin ya da siyasal husumetin mezesi haline getirmemiştir, bundan sonra da getirmeyecektir.
Türk Eğitim-Sen kanunla ilgili gayret sarf ederken, başkalarının sınav kapıya dayanana kadar hiçbir şey yapmadığını belirten Geylan, şunları kaydetti: “Ancak biz tüm bunları yaparken, başkaları ne yaptı? Adeta kariyer sınavı kapıya dayanana kadar hiçbir şey yapmadılar. Kariyer sınavı süreci başlayınca öğretmenlerimizin büyük tepki ve öfkesi ortaya çıktığında birtakım sendikalar ve siyasetçiler ancak bir şeyler olduğunu fark ettiler ve ardından istismar başladı. Öğretmenlerimizin hayalleri, umudu maalesef sendikal ve siyasi husumetlerin mezesi haline getirildi. Biz bunu kabul etmiyoruz. Türk Eğitim-Sen, 30 yıllık sendikal bakiyesinde temsil ettiği kesimin beklentilerini, dertlerini, isyanını asla sendikal rekabetin ya da siyasal husumetin mezesi haline getirmemiştir, bundan sonra da getirmeyecektir. Herkes görecektir ki; süreci istismar edenler, bir sonraki sınava kadar yine dönüp meslek kanununa bakmayacak, her zamanki gibi biz bakacağız. Meslek kanununun adına yakışır şekilde içinin doldurulması, zenginleştirilmesi noktasında gayret ortaya koyan teşkilat, yine Türk Eğitim-Sen olacak.”
Geylan: İki gün boyunca ÖMK’yı kamil hale getirmek için vizyon ortaya koyacağız.
Meslek kanunu sürecinin nihayete ermediğini, gayretlerinin öğretmenlerin beklentisini karşılayacak zamana kadar devam edeceğini kaydeden Geylan, Türk Eğitim-Sen olarak ‘ÖMK iptal edilsin’ çığırtkanlığı yapmadıklarını, içinde eksiklikler olsa da Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmış olmasının olumlu bir adım ve kazanılmış bir mevzi olduğunu ifade etti. Geylan, “İçinde eksiklikler, aksaklıklar olsa da Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmış olması mesleğimiz ve meslektaşlarımız namına kazanılmış bir mevzidir, olumlu bir adımdır. Şimdi bu mevziden yürüyeceğiz ve bu kanunun içini hep beraber dolduracağız. Nitekim Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Eğitimde Türkiye Yüz Yılı hedefleri arasında 2023 hedefleri içerisinde öğretmenlerin özlük hakları ile ilgili düzenlemelerin yapılacağını ifade etti. Bu ifade, MEB adına ne anlama geliyor? ‘ÖMK’daki eksikleri biliyoruz, bunu tamamlamak için gayret ortaya koyacağız.’ Biz böyle anladık ve pası aldık. İki gün boyunca ÖMK’yı kamil hale getirmek için vizyon ortaya koyacağız. ” dedi.
Geylan: Öğretmene şiddet meselesinin toplumun gündeminden çıkması lazım.
Adı Öğretmenlik Meslek Kanunu olan bir kanunun içerisinde en azından öğretmenlerin tabi olduğu süreç ve mevzuatı ekseriyetle yer alması gerektiğini bildiren Geylan, “Öğretmen yetiştirme ile atama ve yer değiştirmeler bu kanunda yer almalı. Öğretmene şiddet konusu da kanunda olması gereken hususlardan birisidir. Gün geçmiyor ki öğretmene bir saldırı, darp haberi görmeyelim. Bu konudaki yasal düzenlemenin kanunda yer alması lazım. Önceki yıl Türk Eğitim-Sen olarak öğretmenlere yönelik şiddet konusunda bir kanun teklifi hazırlayarak, Iğdır Milletvekili Sayın Yaşar Karadağ aracılığıyla TBMM’ye sunmuştuk. Herkes bilmelidir ki, öğretmenin itibarını korumadan eğitimde istediğimiz yere ulaşmamız mümkün değildir. Bunun için öğretmene şiddet meselesinin toplumun gündeminden çıkması lazım. Unutulmamalıdır ki; öğretmene verilen değer çocuklara verilen kıymettir. Öğretmenin etkinliğinin ve itibarının artırılması çocuklarımıza sahip çıkmak anlamına gelir.” diye konuştu.
Geylan: Elverişsiz bölgelerde öğretmen istikrarını sağlamanın yolu öğretmenleri çakılı sözleşmeli çalıştırarak esir etmek değil, teşvik etmektir.
Geylan kanunda olması gereken bir başka önemli konunun zorunlu hizmet tazminatı olduğuna vurgu yaptı. Zorunlu hizmet bölgelerinde görev yapan öğretmenlere bölgenin mahrumiyet derecesine göre bir brüt asgari ücret ile iki brüt asgari ücret arasında değişen oranlarda zorunlu hizmet tazminatı ödenmesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Bu şekilde elverişsiz koşullarda görev yapan öğretmenlerimiz, ‘Zor koşullarda görev yapıyorum ancak devletim de benim bu fedakârlığımı görüyor’ diyecek ve motive olacaktır. Elverişsiz bölgelerde öğretmen istikrarını sağlamanın yolu öğretmenleri çakılı sözleşmeli çalıştırarak esir etmek değil, teşvik etmektir” dedi.
Türk Eğitim-Sen’in 15 yıldır dile getirdiği bu önerinin aslında devletimiz tarafından da kabul edilmiş durumda olduğuna dikkat çeken Geylan, “2023 Eğitim Vizyon Belgesi tanıtım toplantısında elverişsiz koşullarda görev yapan öğretmenlere teşvik uygulaması getirileceği ifade edilmişti. Şimdi sıra teşvik uygulamasının meslek kanunu marifetiyle hayata geçirilmesindedir. Bu yapılırsa aynı zamanda bir kısım öğretmenlerimizi kadrolu meslektaşlarından farklı olarak sözleşmeli istihdam etmek zorunda kalmayacağız.” diye konuştu.
Geylan: Liyakat ve ehliyetin esas alındığı, hakkaniyet üzerinde yürütülen bir yönetici atama sisteminin yasal bir zemine oturtulması şarttır.
Genel Başkan Talip Geylan, yönetici atama sisteminin mutlaka meslek kanunu ile yasal hale getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. MEB’in, 100 binin üzerinde yönetici pozisyona sahip bir bakanlık olduğunu, dolayısıyla bu kadar geniş bir yönetici kadrosuna sahip olan bakanlığın hazırladığı öğretmenlik meslek kanununda yönetici atama sürecine yer verilmemesinin doğru olmadığını belirten Geylan, yönetici atama sisteminin her bakan, her iktidar, her bürokrat değiştiğinde rötuşlanarak yamalı bohçaya dönen bir sitem olmaktan kurtarılmasını istedi. Geylan, kişisel inisiyatiflere son verilmesi gerektiğini bildirerek, liyakat ve ehliyetin esas alındığı ve hakkaniyet anlayışıyla bir yönetici atama sisteminin yasal bir zemine oturtulmasının şart olduğuna dikkat çekti. Geylan özellikle proje okullarındaki keyfi atamaları da eleştirerek, “Proje okulları sınavla öğrenci alan okullardır ama biz ülkemizin geleceğini inşa edecek, akademik başarısı en yüksek olan nitelikli öğrencilerimizin olduğu bu okullarımıza yönetici ataması yaparken objektif kriter koyamıyoruz. Bu okulların yönetici atama sürecine dahil edilmesini istiyoruz” dedi.
Geylan: Kariyer planlamasında hizmet yılı esas alınmalıdır.
Kariyer basamakları sınavının 19 Kasım tarihinde yapıldığını hatırlatan Geylan, “Biz kariyer düzenlemesinin ilk gündeme geldiği 2005 yılından beri öğretmenlerin kariyerleri belirlenirken esas alınması gereken kriterin; deneyim, tecrübe, hizmet yılı olduğunu dile getirdik. Sınavla kariyer belirlenmesine karşıyız. Öğretmenlik sadece bilme değil, bildiğini aktarma mesleğidir. Oysa sınav sadece bilgiyi ölçer. Dolayısıyla kariyer planlamasında hizmet yılı esas alınmalıdır” diye konuştu.
Geylan: Uzman ve başöğretmen tazminatları emeklilik kesintisine dahil edilmelidir.
Kariyer sistemindeki diğer eksikliklere de dikkat çeken Geylan, şunları kaydetti:
- “Başöğretmenliğe başvurmak için uzman öğretmenlikte 10 yıl bekleme şartı var. Hizmet yılı fazla olan öğretmenlerimiz başöğretmenliğe başvurmadan emekli olabilirler. Bu bir haksızlıktır. En azından 20 yıl ve daha fazla çalışma süresi olan öğretmenlerimizin bekleme süresi kaldırılmalı ya da azaltılmalıdır.
- Uzman ve başöğretmen tazminatları emeklilik kesintisine dahil edilmelidir.
- Uzman öğretmenliğe başvurmak için 10 yıl şartı var fakat 10 yıl altında çalışan öğretmenler ile uzman öğretmenler arasında maaş konusunda çok ciddi bir makas var. Son yapılan zam ile birlikte genç öğretmenimizin aldığı maaş 12 bin TL’dir. Hizmet yılı az olan öğretmenlerimizin ücretleri ile ilgili düzenleme gereklidir.”
Genel Başkan ayrıca yüksek lisans ya da doktora eğitimlerinin mazeret tayin hakkı içinde yer alması gerektiğini de bildirdi.
Formasyon konusuna da değinen Geylan, 500 bin öğretmenin atama beklediği ülkemizde her önüne gelenin öğretmen olacağı bir düzenin başlatılamayacağını bildirdi. Geylan, “Eğitim fakültelerinde karşılığı olan bölümlerle ilgili başka fakülte öğrencilerine formasyon verilmesini asla doğru bulmuyoruz. Öğretmenlik mesleği joker mesleği değildir” dedi.
Geylan: Nefesimizin son zerresine kadar ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ diyoruz.
Geçtiğimiz hafta bir siyasi parti genel başkanının Anayasanın 42. maddesiyle ilgili bir tartışma başlattığını hatırlatarak, bunu asla kabul etmediklerini bildirdi. Bu açıklamaların Anayasa ihlali olduğuna dikkat çeken Geylan, “Bizim anayasamızın 42. Maddesi, ‘Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez’ der. Dolayısıyla bunun aksini iddia eden sıfatı, pozisyonu ne olursa olsun yasal suç işler. Bu nedenle gereğini yapmalıdır” dedi.
Aynı siyasi parti genel başkanının Anayasa’nın 66. Maddesine de dokunduğunu bildiren Geylan, “Anayasa’nın 66. maddesi milli kimlik tanımı yapar. Bu tanım kültürel ve sosyolojik anlamda bir kimlik tanımıdır. Büyük Atatürk, ‘Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk halkı denir’ ifadesini kullanmıştır. Nitekim Atatürk 10. Yıl Nutkunun sonunda ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ demiştir. Bu bir aidiyet, mensubiyettir” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran kadronun, Osmanlının son kurmay kadrosu olduğuna dikkat çeken Geylan, “Bu kadro bir imparatorluk bakiyesi üzerine yeni bir devlet kurduğunun şuurundaydı. Anayasanın 66. Maddesindeki kimlik tanımı işte bu şuurun yansımasıdır. Dolayısıyla Anayasanın 66. Maddesi’nden rahatsız olmak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş felsefesinden rahatsız olmaktır, Atatürk’ten rahatsız olmaktır, Anadolu’daki ebedi Türk varlığından rahatsız olmaktır. Türkiye Kamu-Sen olarak Anayasamızın 42. ve 66. Maddelerini tartışmaya açanları şiddetle kınıyoruz. Nefesimizin son zerresine kadar ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ diyoruz.”
Şensoy: 2023 yılı 6 Şubat’tan itibaren 5 milyon öğrenciye ücretsiz yemek vermek için bakanlığımızın tüm birimleri çalışmaya başladı.
Genel Başkanın ardından MEB Bakan Yardımcısı Sadri Şensoy kürsüye geldi. Şensoy, “Milli Eğitim Bakanımız 2022 hedefinde 3 bin yeni anaokulu 40 bin yeni anasınıfı oluşturacağını söylemişti. Bu hedefi ikiye katladık ve 6 bin 4 anaokulu oluşturmuş olduk. 2021 yılında yüzde 65 olan okul öncesi 5 yaştaki okullaşma oranı bugün itibariyle yüzde 99’a çıkmıştır. 2023’te bu hedefimizi yüzde 100’lere çıkarmak istiyoruz. Orta öğretimdeki okullaşma oranı da yüzde 97’ye çıktı. Böylece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde tüm kademelerde okullaşma oranı yüzde 95’in üzerine çıktı” dedi.
6 Şubattan itibaren 5 milyon öğrenciye ücretsiz yemek vermek için bakanlığın tüm birimlerinin çalışmaya başladığını söyleyen Şensoy, “2021’in Aralık ayında 159 bin olan çırak-kalfa sayısı bugün 1 milyon 200 binin üzerine çıkmıştır. Türkiye’de ‘aradığım elemanı bulamıyorum’ retoriği kalmıştır. Öğrencilerimize 160 milyon yardımcı kaynağı okullar açıldığında çocuklarımıza ulaştırdık. Ücretsiz dağıttığımız ders kitabı 153 milyondu, bunu 160 milyon yardımcı kaynakla destekledik. Önümüzdeki yıl hedefimiz 200 milyon yardımcı kaynaktır. 2023 yılı 6 Şubattan itibaren 5 milyon öğrenciye ücretsiz yemek vermek için bakanlığımızın tüm birimleri çalışmaya başladı. Önceliğimiz okul öncesi olacak ve okul öncesindeki tüm öğrencilerimiz bundan böyle ücretsiz yemekten faydalanacak” dedi.
Yıldırım: Herkes bilmelidir ki, öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının, akademisyenlerin, üniversite çalışanlarının sorunları partimizin birinci önceliklerindendir.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım, sözlerine MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 22 Kasım’da Meclis grubunda yaptığı konuşmadan bir bölüm aktararak başladı. “Sayın genel başkanımız, ‘Mutlu ve huzurlu, kaygı ve korkudan sıyrılmış, geçim derdini yenmiş, sosyal ve ekonomik refaha erişmiş bir öğretmen milletimizin en kudretli gücüdür. Öğretmenimizin her daim yanında olacağız. Kuşkusuz fedakârlık simgesi olan öğretmenlerimizin haklı taleplerini biliyor ve çözümü için de elimizi taşın altına koymaya hazır olduğumuzu ifade ediyorum. Ancak biz bardağın daha çok dolu tarafına bakıyoruz. Boş kısmının da zamanla el birliğiyle dolacağına inanıyor ve Cumhur İttifakı olarak bunu gerçekleştireceğimizi düşünüyorum.’ dedi. İşte genel başkanımızın, partimizin hassasiyeti budur. Herkes bilmelidir ki; öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının, akademisyenlerin, üniversite çalışanlarının sorunları partimizin birinci önceliklerindendir. Gerek Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun hazırlanmasında, çıkarılmasında, katkı verip desteklenmesinde gerekse bundan sonraki süreçte öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının üniversitelerin sorunlarının gündeme getirilmesinde çalışmalarımız sürecektir. Meslek kanunun eksiği var mıdır, vardır, ihtiyaç olduğunda katkıda bulunacak mıyız, bulunacağız. Dikkat ederseniz torba kanun vardır. Torba kanun içinde her kurumun ihtiyacı olan kanunlar çıkarılır. Bu nedenle kimsenin endişesi olmasın” dedi.
Konuşmaların ardından Genel Başkan Talip Geylan, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Sadri Şensoy ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırıma çalıştaya katkılarından dolayı hediye takdiminde bulundu.
Açılış konuşmalarının ardından “Bir Kariyer Mesleği Olarak Öğretmenlik” konulu panel düzenlendi. Panelin Oturum Başkanı Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Çalık olurken; MEB Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürü Cevdet Vural, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mahmut Selvi ve Genel Sekreter Haydar Urfalı konuşma yaptı. Panelin ardından Genel Başkan Geylan panelistlere plaket takdim etti.
Daha sonra komisyon çalışmalarına geçildi. Çalıştayda oluşturulan 7 komisyon şu şekildedir: “Öğretmen Yetiştirme Seçimi Atama ve Yer Değiştirme”, “Öğretmen Hizmet içi Eğitimi ve Gelişimi”, “Öğretmen Kariyer Basamakları ve Görev Tanımları”, “Öğretmen Görevde Yükselme, Okul Yöneticiliği ile Eğitim Yöneticiliğine Geçiş, Atama ve Yer Değiştirme”, “Öğretmen Mali, Özlük ve Sosyal Hakları ile Emeklilik”, “Öğretmene Şiddet ve Mobbing”, “Öğretmen Denetim, Ödül ve Ceza.”
Komisyon çalışmalarının ardından komisyon üyelerine Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından katılım belgeleri sunuldu. Daha sonra Prof. Dr. Ayhan Aydın, Türk eğitiminin güncel durumunu ÖSYM ve PİSA sonuçları üzerinden değerlendiren bir sunum gerçekleştirdi.
İki gün boyunca yapılan komisyon çalışmalarının ardından hazırlanan raporlar komisyon sözcüleri tarafından haziruna sunuldu. Çalıştay Genel Başkan Talip Geylan’ın kapanış konuşmasıyla sona erdi. Komisyonların hazırladığı raporlar başta Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri olmak üzere yasa koyuculara da sunulacaktır.