Öğretmenlerin iyi bir maaş kadar iyi bir morale de ihtiyacı var.

Öğretmenlerin iyi bir maaş kadar iyi bir morale de ihtiyacı var.

Siyaset zor zanaat, hele hele eğitimde!

 

Siyasette hiçbir zaman kesin ifadelerle konuşulmaması gerektiği bir kez daha ortaya çıktı.
Ne söylerseniz söyleyin, bir süre sonra tam tersini yapmak zorunda kalabiliyorsunuz.
Bu, dün de böyleydi, bugün de böyle. Anlayacağınız, kamuoyu baskısı, her şeyi bir anda ters yüz edebiliyor...
Öğretmen atamaları konusunda, bugüne kadar, kim çok katı ifadeler kullandıysa, hep tam tersini yapmak zorunda kaldı. Umarız artık, daha esnek olurlar. Çünkü artık söyledikleri her sözün, bir süre sonra değişebileceği ya da delinebileceği intibaı yaratıyorlar. Bu da oturdukları makamın ve kendilerinin yıpranmasının ötesinde bir işe yaramıyor...
Yüz binlerce işsiz öğretmenin yıllardır atama beklediği bir süreçte, görünen o ki, tek atama formülü hiçbir zaman işlerlik kazanmayacak. Bu yüzden doğru bir proje de olsa inat etmenin kimseye bir yararı yok.

Şubat ataması!
MEB, öğretmen atama takvimini kamuoyu baskısına göre değil de üç, beş yıllık planlara göre daha önceden açıklayıp, gerçekleştirse, bugün yaşanan dayatma ya da hayal kırıklıklarının hiçbirisi gerçekleşmezdi. Şubattaki 17 binlik alım kararı, hiç kimseyi tatmin etmedi. Etmeyecek de. Temmuzdaki alımlar da yine aynı şekilde sevinenden çok, küskün yaratacak. İşte bu yüzden ücretli öğretmenlik sorununu da, tıpkı sözleşmeli öğretmenlikte olduğu gibi bir çırpıda çözecek bir formül açıklanmalı ve bu tansiyon düşürülmelidir.
Örneğin 100 bini aşkın ücretli öğretmen ve üç yıl içerisinde artı 150 bin öğretmen alınacağı göz önünde bulundurularak, 250-300 bin öğretmen alımını kapsayan üç yıllık bir takvim açıklansa sanki taşlar yerli yerine oturur.
Yok öyle yapmayıp da 10, 15, 20 binlik alımlarla tansiyon düşürülmeye çalışılırsa, ne alan memnun olur ne de veren.
Günü kurtarmaya yönelik kararlar, milli eğitime hiçbir zaman rahatlama getirmedi. Tam aksine, rahatsızlığın boyutlarını daha da büyüttü.
Bizden hatırlatması!..

Öğretmene 2. maaş!
Öğretmenlerin geçim sıkıntısını çözmeden, ne doğru düzgün bir eğitim ortamı yaratabiliriz, ne eğitimin temel sorunlarını çözebiliriz ne de FATİH gibi büyük projeleri kalıcı hale getirebiliriz...
Atanamayan öğretmenler gibi halen görev yapan öğretmenlerin de büyük sorunları var. Bunu bir şekilde çözmek zorundayız.
Aldıkları maaşın çoğu kiraya gidiyor. Bu yüzden, ya çok düşük ödemelerle ev sahibi olmalarına olanak sağlanabilir ya da kendilerine bulundukları ilin özel idareleri veya yerel yönetimleri tarafından lojman verilebilir. Ama sanki en doğru olanı, yine il özel idareleri veya yerel yönetimler tarafından, öğretmenlere, az ya da çok ikinci bir maaşın verilmesidir. Bunun için farklı fonlar oluşturulabilir, farklı akarlar sağlanabilir. Yeter ki istensin...
Eğer söz konusu olan hizmetse, çocuklarımızın, dolayısıyla ülkemizin geleceğine yönelik hizmetten daha önemlisi olamaz. Bunun yolu da huzurlu ve mutlu öğretmenlerden geçiyor. Onlara bunu sağlamadan, diğer tüm sorunlar ancak teferruat olarak kalır!..
Ne olur onları artık ciddiye alalım. Öğretmenler mutsuzlar. Hem de her açıdan. Alın size bir örnek:
“17 yıllık öğretmenim. Başınızı ağrıtacağım ama bu konunun yeniden gündeme gelmesini istiyorum. Kasım ayında yapılan ek ödemeler. İnanın derdim para değil. Ama zoruma gidiyor. Niye üniversite okumuşum, niye yüksek lisans yapmışım, emek harcamışım, saç dökmüşüm, para harcamışım, kafa ağrıtmışım. Çünkü bu ek ödemelerle birlikte mesleğe yeni başlayan bekar bir öğretmen 1550 TL maaş alıyor. Diyorlar ki öğretmenin ek dersi var. Ama her öğretmen ek ders alamıyor. Bazıları maaş karşılığını dolduracak dersi zor buluyor. Ek dersi tam alsa bile; yaz tatilinde 3 ay alamıyor, sömestr tatilinde alamıyor, dini bayram tatillerinde alamıyor, kar tatili oluyor alamıyor. İnanın derdim para değil, o zaten yetmiyor. Emeğimizin karşılığını görelim yeter.”
Öğretmenlerin iyi bir maaş kadar iyi bir morale de ihtiyacı var. Ve bunu artık onlardan esirgemeyelim...
Özetin özeti: Niye ille de öğretmen diyenler mutlaka çıkacaktır. Haklılar, herkesin derdi kendine. Ama biraz düşündüklerinde, ne demek istediğimizi çok daha iyi anlayacaklardır...

Abbas GÜÇLÜ-Milliyet

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

KAMU PERSONELİ Haberleri