Bir önceki Milli Eğitim Bakanın hediyesi ara tatiller sorun olmaya devam ediyor. İşin hakikatine bakarsanız ara tatil konusu bağlamından da kopmuş durumda. Eski Bakan Ziya Selçuk ile birlikte eğitime getirilmek istenen yeni modelde anlamı olan ara tatil ile yapılmak istenen, öğrenmeyi öğreten ve proje odaklı bir eğitime geçiş yapmaktı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve kurgulanan model tutmadı. Elde kalan ise nasıl değerlendirileceği belirsiz olan bir ara tatil oldu.
Milli Eğitimin patronajı, Mahmut Özer'e geçince doğal olarak bakış ve vizyon değişti. Yapılmak istenenler arasında ara tatiller başlangıçta kurguladığı üzere proje ve faaliyetlerin uygulama imkanı bulduğu dönemler olmaktan hepten uzaklaşmış oldu.
Ara tatil meselesinde gelinen noktada, kamuoyuna yansıyanlara ve alanda müşahede ettiklerimize bakıldığında yeni bir sorunla daha karşı karşıyayız. Sayın Bakan, Nisan ayı ara tatil döneminde planlanan seminerlerin online olacağını ve öğretmenlerin -isterlerse- memleketlerine gidebileceklerini söylemesi üzerine konu mecrasından iyice saptı ve eğitim kamuoyu bu dönemi bir idari tatil olarak algıladı.
Her ne kadar gönderilen resmi yazılarda ÖBA üzerinden yayınlanan sunumların en az bir tanesinin izlenmesiyle seminer döneminin geçirilmiş sayılacağı ifade edilse de olan olmuştu bir kere ve herkes tatil moduna girmişti. Sonuçta yapılması gereken belliydi; sunumların izlenmesi gerekiyordu. Ancak bu arada sunumların izlenmesinin teknik olarak her yerde mümkün olmayabileceği ise ıskalanmış oldu.
Memleketine giden öğretmenlerin bir kısmı internet erişiminde sorun yaşaması, bir kısmı yanlış videoları izlemesi bir başka grubun ise eksik izlemesi sonucu MEBBİS kayıtlarına göre seminer görevini yapmamış olmak gibi sonuçla karşı karşıya kalınması gibi bir sonuç ortaya çıktı. Ek ders işlemleri yapılırken MEBBİS kayıtları baz alındı. Bu durum, öğretmenlerin önemli bir kısmının ek ders ücreti alamayacağı bir sonucu da beraberinde getirdi.
Hiç birimiz, bakanlığın talimatına rağmen kasten görevini yerine getirmeyen öğretmenlerin ücret almasını savunacak değiliz. Ancak, ortada yönetilmesi gereken bir kriz var ve onu da görmek gerekiyor.
Bakanlığın bu krizi doğru okuması ve buradan çıkacak olası bir kaosa müsade etmemesi gerekir. Okul müdürleri ile öğretmenleri karşı karşıya getiren, çalışma barışını tehdit eden bu sorun mutlaka dikkate alınmalı ve bir çözüm üretilmelidir.
Peki, çözüm bulmak çok mu zor?
Elbette istenirse bu soruna çözüm üretmek o kadar da zor değildir. Kasten görevini yerine getirmeyenler ile teknik aksaklıklardan ve mazerete bağlı olarak sunumları izleyemeyen öğretmenlerin ayırt edilmesi mümkün değilse- ki mümkün değildir- yapılacak bellidir. Genel Başkanımız Ali Yalçın'ın da sosyal medya hesabından paylaştığı üzere bakanlık bir defaya mahsus olmak üzere sunumların izlenebilmesi için yeni bir imkân sunarak bu sorunu kökten çözebilir.
Devlet olmanın âli cenaplığı ile atılacak bu adım, öğretmenlerin motivasyonunu artıracak ve kaostan beslenmek isteyen kesimlerin de heveslerini kursaklarında bırakacaktır. Eğer Sayın Bakan bir irade ortaya koyarak bu sorunu çözerse bu adım öğretmenler için en büyük bayram müjdesi olacaktır.
İdris Şekerci
Eğitim Bir Sen İstanbul 6 No'lu Şube Başkanı