Son yıllarda Yüksek Lisans; özellikle yönetici atamada puansal olarak, uzman öğretmenlikte de muafiyet olarak avantaj sağlayıp buna ek olarak özür grubu yer değiştirme olanağı da verilince iyice önem kazanmıştır.
Öğretmenler ardı ardına yüksek lisans eğitimine başvururken vakıf üniversiteleri de program üzerine program açmaya başlamışlardır.
Adeta furya halini alan bu noktada;
YÖK; Eğitim Fakülteleri olmayan Üniversitelerin Eğitim alanında yüksek lisans programı açamamaları yönünde karar almıştır.
Bazı vakıf üniversiteleri de bulundukları iller dışında programlar açmaya başlamışlardır. Geçen yıl bir üniversite sadece İstanbul’da 1500 civarında kayıt almıştır. Şimdi de tez yaptıracak akademisyen bulmakta zorlanmaktadır. YÖK bu konuda da kısıtlamaya gitmiştir.
Bazı üniversiteler de gerekli şartları sağlayamadıklarından Eğitim Yönetimi alanında yüksek lisans onayı alamamakta bunun yerine İşletme Yönetimi programlarına Eğitim Yönetimi Modülü adı altında program açmaktadırlar.
Oysa ki; bu programlardan alınacak diplomalarda böyle bir modülün (Eğitim Yönetimi) bulunması mümkün değildir. Ancak ve ancak bazı derslerin bu alanda verilmesi mümkündür.
Öğretmenler bu programlara kayıt yaptırırken Eğitim Yönetimi alanında Yüksek Lisans yaptıklarını düşünmektedirler.
Bu duruma çanak tutanlar arasında sendikalar ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri de vardır. Onlar da indirim yaptırdık adı altında protokoller imzalamışlardır. Gerçekten büyük oranda indirim yapıldığı doğrudur fakat programın içeriğinin iyi bilinmesi gerekir.
Milli Eğitim Bakanı Ömer DİNÇER döneminde bu tür protokoller yapılmaması emredilmiştir.
Bu konuda eğitimcilerin uyanık olmaları gerekmektedir. Öğretmenler Yüksek Lisans eğitimi yapacaklarsa;
- Üniversiteyi iyi seçmeleri,
- Üniversitede özellikle alandan akademisyen bulunup bulunmadığını,
- Eğitim yönetimi alanında yüksek lisans eğitimi açmak için YÖK’ten onayları bulunup bulunmadığını,
araştırmaları gerekir.
Aksi halde gelecekte yapılacak mevzuat düzenlemelerinde eğitim bilimleri yada öğretmenlik branşı alanında yüksek lisans yapmış olma şartı aranırsa mağduriyetler oluşacaktır.
Bu konudaki en bariz örnek uzman öğretmenliği düzenleyen Kariyer Basamakları yönetmeliğinde yer alan “Alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans öğrenimini tamamlayan öğretmenlerden” şeklindeki hükümlerdir.
Alandaki önemli akademisyenlerle Twitter (@maksutbalmuk) üzerinde yaptığımız yazışmalarda alan dışından özellikle İşletme Yönetimi alanındaki yüksek lisanslarla okulları yönetmenin çok da sağlıklı olmayacağına, 21.yüzyılın eğitim yöneticisinin bu şekilde yetiştirilemeyeceğine işaret etmektedirler.
Bu konuda;
- Duyuruya çıkan Üniversiteler açtıkları programı ve onaylarını yayımlamalıdırlar.
- Ders verecek akademik kadrolarını, dersleri ve içeriklerini yayımlamalıdırlar.
- Protokol imzalayan sendikalar açıklayıcı bilgiyi, protokolü ve YÖK onayını yayımlamalıdırlar.
- Protokol imzalayan İl Milli Eğitim’ler yanılgıya yer vermeyecek şekilde açıklama yapmalıdırlar.
Bakan İşletmeci (eski), bürokratlar işletmeci olunca öğretmenlerin de İşletmeye merak salmaları, İl MEM’lerin protokol yapmaları da gayet normal karşılanmalı fakat yüksek lisans yapayım derken işletilmek insana ağır gelir. Bu nedenle asıl uyanık olması gereken müşteriler(!) olmalıdırlar.
Maksut BALMUK
Eğitim Yöneticisi