Bir öğretmenim ben, Kaçkar’ın alageyiğinde. Bir martının çığlığında, denizdeki dalgaların yakamozunda. Bir duanın mırıltısında, bir köy yolunun çakılında. Bir öğretmenim ben, gökyüzünden düşen kar taneciklerinde. Yağmurun toprakla buluştuğu nisan pencerelerinde, bir öğretmenim ben.
Her bahar yağmurunda, önce hafiften bir meltem misali, eserim, efil efil. Sığdıramaz hiç kimse beni köhneliğe; coşarım sonrasında gürül gürül! Bir öğretmenim ben, sonbaharda düşen ilk yaprak..Çamurlu yollardaki küçük su birikintilerinde görürsün sen aksimi. Yansımamın renkleri gökkuşağını kıskandırır, utandırır kemerlerini.
Bir öğretmenim ben, ellerinde insanlar yaşatan. Ve benim ellerim bembeyazdır tebeşirden; yarınlara ümitle sevdalı ellerim.
Hayalleri sınırlarla ölçülemeyen bir öğretmenim ben. Bir ağacın dalındaki meyve, hasat zamanı kaldırılan ilk ürünüm ben. “Bir ben var bende benden içerü” diyen Yunus’un varlığıyla ben varım senin varlığında: bedenimle, yüreğimle, canımla, sevdamla, duamla. Ben varım, tüm varlığımla senin varlığında.
Bir öğretmenim ben. Boğaz’dan geçerken seyrettiğin yalıların mimarı.. Yunus’tan dinlediğin ilahilerin öyküsüyüm ben. Öğretmenim, tüm varlığımla, senin varlığında.
En güzel aşk şiirinde benim adımı göreceksin. Mısralar dökülecekse dudağından ilk benim adımı işleyeceksin name name. Harf harf dokuyacaksın öğrettiklerimi , bir halı motifindeki kanatlı kartala…
Bir çiçek büyüteceksen eğer, saksılara sığdıramayacaksın onu; bahçelere, ovalara, tüm toprağa dağıtacaksın. Toprağa serptiğin ilk tohumda benimle çimleneceksin. Yeşeren ilk filizin adını “sevgi” koyacaksın. Şüphesiz…
Bir öğretmenim ben, benzemez rüyalarım sizinkilere. Deprem yüzlü insanları, bitmek bilmeyen savaşları, açlığı, sefaleti görürüm rüyalarımda. İki büklüm olur gözlerim, asırlık çınarlara inat. Umarsızca harcanan bedenlerden örülür kabuslarım. İstemem uyumak; köprü altı çocuklarının taştan yorganlarını bile bile…
Dedim ya, bir öğretmenim ben; benzemez uyanışlarım da sizinkilere. Her yeni doğan güneş, bir ümidi de besler içimde; acım kadar derin bir o kadar sonsuz..
Ne beni yes’e gark edecek savaşlar olsun cihanımda, ne de beni gözyaşından mahrum kılacak bir duygu çöreklensin yüreğime. Bir öğretmenim ben, yurtta ve dünyada barış için hiç dinmesin gözyaşım, hiç bitmesin öğretmenliğim.
Bir öğretmenim ben, gül renginde. Saba yeli çalmadan kapıları henüz, bir çiy damlası gibi düşüveren her yaprağa…
Ve bir öğrenciyim ben, henüz yedi yaşında. İlk harflerini öğrenmeye çalışan, küçücük, sırasında. Kalem tutamıyor ellerim daha, nasıl da zorlanıyor bak! İlk kez duyduğum bir alageyik türküsünü dinletiyor bana sıcacık bakışıyla öğretmenim. Kulaklarımda anamın duası mırıl mırıl: “ Sen okut, Ya Resullallah!”
Yunus Emre KAKI
www.turkiyeegitim.com